Yeni bir yıla girdik. Eski bir yıla veda ile beraber yeni bir yılın başlangıcı, insanoğluna her zaman hüzün ile sevincin paylaşımını hatırlatır. Vedalar hüzün, başlangıçlar ise heyecan ve sevinç tattırır insana. İkisi yan yana ise karmakarışık duygular… 2008 yılının bitimine yakın yaşanan hüznün altını kanla çizerek bu yılın sonunu acıyla noktalayan İsrail, 2009 yılının başlangıç sevincini ise vahşetle gölgeleyerek, tarih sayfalarında bütün dünyanın şahit olduğu kara bir leke olarak aldı yerini. Tüm dünyanın canlı seyrettiği bu vahşete susan insanlar, duymamazlıktan geldi çocuk çığlıklarını.. Görmemezlikten geldi ve gelmekte; kimi yaralı, kimi cansız, kimi anasız minik bedenleri..Onlar bizim bedenlerimizin değil, bizim kanımızdan, canımızdan değil, onlar bizim vatanımızdan da değil ama bebeklerin ulusu yok ki…Aynı değil mi kahkahaları, ağlamaları ya da çığlıkları. Aynı değil mi korkuları, acıları..Her dilde aynı değil midir ağlamanın anlamı? Kahkahalar aynı tadı bırakmaz mı damaklarda? Gülüşlerin lezzeti bir değil midir? Onlar bizim değil ama insanlığımızdan birer parça ..Onlar kendilerine ait ama hep başkalarının kirli emelleriyle kirletilmiş bir dünyanın temiz kalmış tek geçeği. Yarınlara dair ve gelecekte barış ve kardeşliğin eşliğinde yaşanabilir bir dünya için tek umut belki de.. Filistin’in gökyüzünü kirletenler umutları da kirlettiler teker teker.. Sadece Filistin’li çocuklar için değil kendi çocuklarımız için de kirlendi gökyüzü, yarınlarımız gibi. Bebeklerin ulusu yok diyor Ataol Behramoğlu..Yurdundan uzakta yaşadığı bu duyguyu dizelere dökerken, derinden dokunuyor yüreklere ılık ılık sevgi tadında ve bir o kadar duygu yüklü diyor: Ulusu Yok Bebeklerin. “Başlarını tutuşları aynı. Bakarken gözlerinde aynı merak. Ağlarken aynı seslerin tonu…Bebekler çiçeği insanlığımızın. Güllerin en hası, en goncası. Sarışın bir ışık parçası kimi. Kimi kapkara üzüm tanesi…Babalar çıkarmayın onları akıldan. Analar koruyun bebeklerinizi. Susturun! Susturun söyletmeyin. Savaştan, yıkımdan söz ederse biri. ..Bırakalım sevdayla büyüsünler. Serpilip gelişsinler fidan gibi. Senin, benim hiç kimsenin değil. Bütün bir yeryüzünündür onlar. Bütün insanlığın gözbebeği…İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu. Bebeklerin ulusu yok. Bebekler çiçeği insanlığımızın. Ve geleceğimizin biricik umudu” diyor sevgili şairimiz. Dünyanın yeni celladı İsrail, Çirkinliklerin, hırsın, nefretin ve vahşetin ilk adresi Amerika, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve tüm dünyanın insanım diyen ama insanlıktan nasip almamış canlıları, kendini tarihe borçlu hissedip birilerinden özür dileyen aydınları!! dünün kapısını çalmadan önce bu gün yapılan soykırımlar için affeder mi sizi çocuklar?. Bir ülke işgal altında, bombalar yağıyor her köşeye, adres sormadan, nereye düşünmeden..Uçurtmaları vurdular önce, ardından balonları..Gökyüzüne ait ne varsa yok ettiler ve kirlettiler haince. Afganistan, Irak ve şimdi Filistin çocukları aynı dilde atıyor çığlıkları ve bombalar susturuyor aynı serçe atışlı yürekleri..Yıllar sonra belki Filistinliler özür dileyecek İsrail’den. İmza toplayacaklar belki de soykırımın suçlusu biziz, affedin diye. Belki de çirkin ve acı da olsa kurulu bir dünya düzeninden çıkar gözetenler atacak altına sessizce imzaları, kim uğruna hesap bile vermeden. Bebekler ölecek çığlık çığlığa kime ne? İnsanlık bahanelere kurban verilerek ölecek sessizce ve yarınlar kanla yazılmış tarih sayfalarının altına imza atacak birilerinin elleriyle kirlenmeye devam edecek. “Senin, benim hiç kimsenin değil, bebekler çiçeği insanlığımızın. Bütün bir yeryüzünündür onlar, bütün insanların gözbebeği. Bebeklerin ulusu yok.” Gökyüzünü kirletenler ve bu çirkinliği seyredenler!: Yeryüzü küçük mezarlarla doldu taştı. Bombalar yağarken o küçük bedenlere, sadece onların değil tüm dünya çocuklarının gülüşlerini çaldınız. Sadece bu günü değil yarınları da kararttınız. Filistinli çocuklarla beraber tüm çocukların, umut yolunda hep aynı dille atan yürek atışlarını da susturdunuz. Çocukların ulusu yok. Kanla yazılı tarih sizi affetse de çocuklar asla affetmeyecek bilesiniz…