Batı algısında olayları değerlendirme kriterleri göz önüne alındığında karşımıza hep düalite veya çok yönlü bir yüz algısı gelir.
Tabir-i diğer:Çok yüzlülük.
Sinsi, derin , iç hesaplı ve acımasız.
Bu yüzden batı çok yüzlü ve çok alternatifli bir algı sahibi ve daima zihin karıştırıcıdır.!

Kendi düşünce ve yaşantısında olmayan her şeyi karşı tarafta ve öteki görür.

Üçüncü sınıf bir demokrasi bilincinde olan Ukrayna da yaşanan olaylar birkaç lastiğin yakılması birkaç binanın işgal edilmesinden öteye geçmez iken (..ki Dünya gündeminde ilk sırada ve başbakan halkın direnişine karşı istifasını verebilecek kadar demokrat ve saygılı üstelik Almanya başta olmak üzere ;Tüm Avrupa :”Ukrayna halkı sahip olması gereken değerlere herhalde kayıtsız kalamaz !”diyerek onları alenen desteklediklerini deklare ediyorlar!?. ) ama aynı insani haklara sahip olması gereken doğulu/ötekileştirilmiş olunca ; Irak’ta, Cezayir’de , Arakan’da, Doğu Türkistan’‘da, Mısır da Suriye de ve diğer halkı İslam olan yerlerde en acımasız katliamlar yapılmasına rahatlıkla göz yumulabiliniyor.!!

Dünyanın genel siyasi nabzına bakıldığında batının (düşünce-inanç ve felsefesinin dışında) her yere kan, gözyaşı ,acı ve perişanlık götürdüğü hemen görünebilir..
Tekniğin ve yönetimin (bugünün şartlarında batının müsaade ettiği kadar demokrasi algısı!) açısından tamamen yalnızlaştırılmış ülkeler yekunu.İlim ve yönetim olarak yalnız bırakılmış bu coğrafyanın mazlum insanları;çaresizliğin acı girdabında hergün yenilenen ızdırapla ,emperyalist batı dünyası tarafından daha çekilmez bir acının içerisine doğru itilmekte..
Gün geçmiyor ki insanın tüylerini ürperten korkunç katliam görüntüleri ortaya çıkmasın..
Uganda da Fransız askerlerinin gözü önünde aynı Suriye’de Arakan da Bosna da olduğu gibi canlı canlı insanları yakabiliyorlar. Ve acıdır ki bu katliamlara Demokrasi havarisi Dünya seyirci.?!
Bu acımasız/zalim felsefenin oluşumunda; batı sadece endüstiriel gücünü değil bunun yanında toplum üzerinde inanılmaz etkileri bulunan,psikolojik ve sosyolojik bütün enstrümanlarını da devreye sokmayı başarmıştır.
Bu zalim kültürün olgusu tarihin derinliklerinden ; –Kudüs’ün acımasız ve korkunç intikam hissi katliamından! –(Haçlı seferlerinden) günümüze sarkan bir düşüncenin eseridir hiç şüphesiz.! Mesela geçenlerde Amerika’da eski asker Ben Smith denen bir pislik , bir çay Partisinde yaptığı konuşma sırasında İslam’a hakaret edip, elindeki Kur’an-ı Kerim-i yere fırlattı ve çevresindeki insanlar kahkahalar atarak alkışladılar?!.Acı ile seyretmekten başka elimizden bir şey gelmedi.?!İşte bu durum batı ahlakının ve halkının ;Müslümanlara karşı dışa dönük bir travmasıdır.!

Günümüzün gelişen şartları ,enstrümanlarının çeşitliliğini Batı adına daha da artırmış ve zulüm adına etkinlik düzeyini ise en üst seviyeye çıkartmıştır.
En aktif ve etken bir güç olan medyayı da yanına alarak zulmün sürekliliğini sağlamıştır..
Medya üzerinde oluşturduğu manipüle ve dezenformasyonlarla tüm dünyayı kendisine maalesef istediği gibi inandırmaktadır.!
Topluma istediği yaftayı takabilmekte ;en masum duygulara sahip Müslümanları kafatası avcıları! olarak gösterebilmektedir ?!.
Buna ilintili olarak kan dökme algısını daha elim ve ızdırap verici olan yeni yöntemlerle değiştiren batı ;Bilhassa oligarjik cuntalar vasıtasıyla ; iyiye yönelmiş dünya haritasının pusulasını karanlığa ve dehşete doğru yönlendirebilmektedir.!?
Askeri istilaların yerine bırakılan işbirlikçi yerli kuklalar ; zulme daha müsait bir ekseriyet haline dönüştürüldü.Değişen dünya stratejik hinterlandında; bu durum hem yerel görünümlü hem daha inandırıcı olan bir taktik!..Yenilenen dünya gelişimi aradaki ülke sınırlarını kaldıran bir ivmeye sahip olduğundan ;batılı stratejisizler ;kendi halklarının refahları adına! sömürü sistemlerini daha legal görünümlü bir stratejiyle yer değiştirebiliyorlar.!..
Çok iyi biliyorlar ki izini yakinen sürmedikleri / takip etmedikleri/edemedikleri hiçbir olayın gerçek takipçileri değiller.?!
Bu yüzden uygulanabilir stratejilerini devamlı güncelleyerek; kılıklarını , maskelerini ve Müslümanlar aleyhine geliştirdikleri enstrümanlarını devamlı değiştirmektedirler...
İşin batı ve yerli işbirlikçileri adına mevcut durum bu..

Ancak sevinilecek bir durum olarak ;batının karanlık paradigmaları iflas etmeye ;Çağdaş firavunların kalelerindeki derin hesaplar hissedilmeye ve öğrenilmeye başlanıldı..
Karanlığın kirli perdeleri tek tek sıyrılıp yerine aydınlığın görkemli ışıltısını bırakmak üzere.
Zor bir yolun dönemecinde olmakla beraber Müslüman Türk Ulusunun algıları dünya siyasi konjektürünü determine edebilecek bir seviyeye çok şükür ki ulaştı..
Olayları ferasetle takip ederek ,batının çok yönlü enstrümanlarının şeytani sesleri içerisinde kaybolmadan kendi tarihi sesimize kulak vermenin zamanı geldi.
Müslüman Türk milleti olarak işimiz zor, yolumuz uzun ve her türlü oyunların oynandığı bir arenanın gerçek oyuncuları olarak sahnedeyiz..
Korkumuz yok ancak mesafenin uzunluğu ,yüklenen misyonun manevi ağırlığı ve mesuliyeti büyük. Batının korktuğu başına gelmek üzeredir.Yüzyıllar boyu iğdiş ettiği selim ahlaklı düşünce yapısı kendini toparlamaya başladı..Ülke sevgisine sahip ,manevi dinamikleri yüksek düşüncenin varlığı kendini yeniden hissettirmeye başladı.Çok şükür ki tarih sahnesindeki güzel enstrümanların sesi tarafımızdan yeniden duyulmaya başlamıştır.Çevremizdeki gittikçe büyüyen yangın daha net görülüyor..Aceleci batı travmaya girmiştir.
Ayakları birbirine dolaşmış,On yıllara yaydığı sinsi planlarını , korku ve endişelerinden dolayı hemen yürürlüğe koymuştur.?! 
Yeryüzünde asırlardır esen zulmet rüzgârı yerini gönüllerde inkişaf eden bad-ı saba nın serinliğine terk etmeye başlamıştır.

Emperyalist zihniyetin en çok korktuğu hâl olan ‘bilgi katsayılarımızın gittikçe yükselen ivmesi’ her geçen gün yükseliyor.
Artık mega köy olan dünyayı takip edebilen,gelişen yeni doktiriner olayları sentezleyecek beyinlerimiz var..Her alanda bir yapılanmayı endüstiriel bir donanımda takip edebiliyoruz..
Olayları en içsel derinliğiyle ‘Kritik-Analitik’ bir sorgulamaya tabi tutabiliyoruz. Dünya müstekbirlerince Müslümanlara uygulanan mezalim ;bizleri daha aktif ve etken bir canlılığın içerisine çekti..Hiç bir durum aşılamayacak bir hayal değil.
Genelde dünya özelde Ülkemiz adına bu kutsal harekatın bilincini uygulamaktan başka bir çaremiz yok.İncitici ve alıngan duyguların metaforik algılarına düşmeden ; yek vucut ve yek siper olmanın derin hazzını iliklerimize kadar yaşamak zorundayız. En kesif karanlığı aydınlatan bir ışık konumundayız.Siyasetin inanılmaz kirliğine bulaşmadan;doğruyu ve hakkı yüceltmenin gayreti ayrılmaz bir koşulumuz ve bizleri dürüstlüğe iten,teşvik eden bir enerji olmalı.Yepyeni, manevi tezyinatı yüksek metafizik bir olgunluğun içerisinde kendimize bir yer belirlemeli ;kademe kademe yükselen aşamaları tek tek geçmeliyiz. .
Akıl ve imanın erdemi pazılarımıza bir güç olarak ulaştığında hiç şüphesiz dünya yeniden nefeslenecek ve nurlanan bir sabaha merhaba diyecektir.

Yeter ki batının durmadan aleyhimize geliştirdiği enstrümanlarının bilincinde olarak hesaplarımızı ona göre yapıp geleceğimizi bu derin kriterler üzerinde lehimize çevirmesini bilelim.Bunu yapacak güce her zaman sahibiz.
Tarih bu gücü hep fısıldamakta ve bizleri hep diri tutmaktadır.
Batının bir komedi sahnesi olan 22 Ocak’ta başlayıp ne zaman sonlanacağı belli olmayan Cenevre-2 yi CENEVRE GÖLÜ KIYISINDA MONTRÖ SARAYINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN KONFERANSLARI yakinen takip etmekteyim.
Katiyen biliyorum ki Müslümanlar lehine bir karar asla çıkmayacak hatta daha karmaşık bir kaos haine dönecektir Suriye olayı..;Yıkılması gereken birkaç tane daha İslami eser ve ölmesi gereken Müslümanlar var !!!.
Gayret ve çalışma bizden ,başarı ise ancak Allah’tandır..

En kalbi saygılarımla.