Belediye başkanı olmak için inanılmaz kulislerin, ekonominin ve her  fırsatta karşının/ötekinin alaşağı edilmesi için savaş tamtamlarının en yüksek seviyede çalınacağı günler arifesindeyiz..
insanı ajite edecek şekilde karmaşık duyguların piyasaya sürüldüğü bir mahalle pazarının girişindeyiz  de diyebiliriz.
Aday belirleme adına sistem birazcık değişti.Değişik bir kalıp ve yepyeni bir sunumla piyasaya arz edilen adaylar  ( etkin çevre biraz da ekonomik güce bağlı olarak herhalde ?!) ilgili  parti merkezinin binasında tam bir seçim atmosferi ortamında görücüye çıkıyorlar ;tabiri caizse.
Şayet mensubu olduğu kendi partilisi ise mevcut aday (Sözüm o’na tam bir kibarlık ve nezaket ölçülerinde )son derece kardeşhane bir üslupta yapılacak olan eksiklikler babında bir sunum da bulunuyor?! Yok eğer karşı tarafta bir partiye mensup ise “Yandı gülüm keten helva!”. Elde bir önceki seçimin broşürleri ve vaat edip yapılamayan  işler tek tek sıralanıp topluluk huzurunda inanılmaz bir mahkeme gösteri ve şovu başlıyor.
Doğru yanlış ayrı konu.
Gelmek istediğimiz nokta ayrı.
Artık modern! Dünyanın klasikleşmiş yaşanılan bir seçim atmosferi var.Ülke insanlarının rahatsız ve rencide edilmediği ve bu iş için hakikaten olması gereken adayların olduğu / yapıldığı seçimler.
Şimdi soruyorum !?
Seçimler savaş tamtamlarının çalındığı günler mi olmalı? Ya da kirli bohçaların ortaya serpildiği günler.!
Biz millet olarak bu derin seçim iç çığlığını dinlemek zorunda mıyız ? Sükunetin alaşağı edildiği –ne hasta hakları ne insanlık erdemi saygısının hiçe sayıldığı-bu azap verici halleri yaşamaya mahkum muyuz?
İnsanlara sunulan dayanılması zor , ses ve görüntü kirliliğini yaşamak zorunda mıyız ?!
 ve daha nice alt alta sıralanabilecek sorular..
Ancak gelmek istediğim temel konu daha farklı.
Kimler başkan adayı olmalı ? Kimleri belediye başkanı olarak seçmeliyiz?
Öyle ya ülkenin üniversitelerinde belediye başkanı yetiştirecek bir sürü fakültelerimiz mevcut.Siyasal bilimler,Yönetim Bilimleri,Kamu ,Siyaset Akademileri ve bunlara mümasil/eşdeğer bir sürü okulumuz var ve bu amaca yönelik müfredatları var.Yani en güzelinden başkan ve adaylarını yetiştirecek yerler.
Ancak siyasilerimize ve başkan adaylarımıza baktığımızda durum hiç de böyle değil !
Bir başkan adayında
Geçenlerde katıldığım bir tv.programında birlikte davet edildiğimiz tanınmış bir tıp profesörünün özellikle altını çizerek  ,”Hiçbir tıbbiyelinin veya akademisyenin veya sahasında uzmanlaşmış kariyer sahibi birisinin kesinlikle siyasete girmemesi gerektiğini ifade eden sözleri” duyunca şahsen sevindim Çünkü bunlar benim öteden beri savunduğum bilgiler cinsinden..Demek ki yalnız ben değil olayın sıkıntısını duyan daha bir hayli insan var diye düşündüm..
Evet hoca doğru söylüyordu.Bu ülkede bir doktor yetiştirmenin bir pilot yetiştirmenin veya bir akademisyen, başarılı bürokrat yetiştirmenin maliyeti millete oldukça yüksek ve zaten bu gaye için de yetiştirilmiyorlar..
İstisnaları göz önüne almamak gerekir.
Özü üst düzey kamu yönetimi olan bir göreve bu görevin akademik inceliklerini öğrenmiş insanların gelmesi zaruridir.Bir asker ; sivil yönetimde asla başarılı olmaz, bir öğretmen bir tıpçı kendini yetiştirmiş bir akademisyen
de aynı şekilde.
Başarılı bürokrat, akademisyen, doktor, sanatçı ve iş adamlarının siyasete girmesini uygun bulmuyorum. Bu ülkede doktora da iş adamına ihtiyaç var. Herkes en iyi olduğu alanda çalışmasını yaparsa ülkeye en büyük katkıyı yapacaktır. Siyaseti, siyasetin çekirdeğinden gelen, çilesini çekmiş, yıllarını bu işe vermiş ve bu işin mektebine gitmiş kişiler yapmalı, onun için ülkemizde siyaset gelişmiyor. ?!
Müşavir veya danışman kadroları niçin var.?! Başkan veya yönetici seçildiğinde ilgili konu her ne ise uzman insanlardan yardım alınsın ,sorulsun, danışılsın ; ilgili heyetler oluşturularak topluma fayda sağlansın.!Zaten bu  cihetle müşavir/danışman kadroları var..
Ama maalesef ülkemizde  –hiç sorulmayan ,hatta hiç görüşülmeyen -danışmaların olduğu hakikati hepimizin malumudur. Bu yüzden kısır döngülerin ve tekrarlanan aynı şeyler içerisinde yuvarlanıp duruyoruz.
 Neden siyasetin çözüm üretemediğini daha sıkı daha ciddi olarak irdeleme zorundayız.
Bu yüzden bir başkan adayında zaruri ölçülerde olması gereken şu şartları mutlaka taşıması gerekliğine inanıyorum:
…Öncelikle ve mümkünse teorik ve pratik bilgilerle donanmış , kendini kanıtlamış olmalı ve mastır derecesinde üniversite eğitimi almalıdır. Anadilinden başka, gelişmiş ülkelerde kabul gören en az bir yabancı dil bilmelidir
…İyi bir aile terbiyesi görmüş olmalı ve  ülkesinin örf , adet ve milli duyguları benimsemiş olmalıdır.
…Kişisel bazda lider yapılı ve karizmatik bir kişiliğe sahip olmalıdır.
..Kültürlü ve yöneticilik vasfı olmalıdır.
Ancak bu ve buna ilave değerlerle mücehhez olan kişilerin başkan olduklarında daha güvenilir bir siyasi geleneği başlatmış oluruz.
Umarım millet olarak özlemimiz bu seçimlerde bir nebze olsun hak ettiği yere gelir.
Unutmamak gerekir ki ; bir gazetecinin ifadesiyle “Bilime dayanmayan siyaset, slogan üretir. “A.D
En kalbi saygılarımla..