Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, görüyoruz ki, 2021 yılı kış mevsiminin ilk iki ayını hastalığı ve sağlığıyla atlatmak üzereyiz. Ancak Corona’da durum bildiğiniz gibi. Eskilerin ifadesiyle Şubat ayı bodur ay olup kısa sürer. Mart ayı ise kapıdan baktırıp, kazma kürek yaktırabilir. Ancak,  öyle veya böyle kış hastalıkları yapacağını yapıyor ve bizleri hayli üzüyor, sıkıntılar yaşatmaya devam ediyor. Bu nedenledir ki bizler de bu hastalıklara karşı tedbirler almak zorundayız.

İşte sizlere yararlanabileceğiniz birkaç ipucu: Genellikle kış aylarında sıkça görülen hastalıklardan biri olan nezle, genel olarak yaklaşık 10 gün süren bir solunum yolu enfeksiyonudur. Hastalığı taşıyan kişilerin öksürmesi ya da hapşırması ile havaya yayılan damlacıklarla ve doğrudan temasla bulaşan grip aynı zamanda merdiven trabzanları, kapı kolları, bilgisayar klavyeleri, telefonlar gibi ortak kullanılabilecek eşyalar ile bulaşabilen bir enfeksiyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ile başlayan hapşırık, öksürük boğaz ağrısı, hafif ateş ile devam eden semptomlara sahiptir. Genellikle 1 haftada iyileşme gerçekleşebilir, ancak hastalık 2 haftadan uzun sürüyorsa, akla alerjik bir hastalık ihtimali mutlaka gelmelidir. Nezle, bir bakteri enfeksiyonu olmadığı için de antibiyotiklerle tedavi edilmesi söz konusu değildir. Bu aşama da tedavide istirahat, bol sıvı alınması, bazı gargaralar, sprey ya da pastiller ve belirti giderici yani semptomatik ilaçlardan yararlanılabilir. Korunmak için mümkün olduğunca havasız ve kapalı ortamlardan kaçınmak,  elleri sık sık itina ile yıkamak, oksijenden fazlasıyla yararlanmak gerekmektedir. Nezle, komplikasyon olarak, sonrasında kulak iltihabı ve sinüzite de yol açabilmektedir. Şiddetli sinüs ağrısı, öksürük, balgam ifrazatı, yüksek ateş, nezlenin üzerine eklenen bir bakteri enfeksiyonu olarak ortaya çıkabilir. Gribin belirtileri arasında ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, öksürük, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı ve halsizlik sayılabilir. Belirtilerin başlamasından önceki yaklaşık 24 saat ve sonraki beş gün kişi bulaştırıcı etkiye sahiptir. Genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülür. Ancak yaşlılarda, diyabetlilerde, böbreğe, kalbe ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir. Bunun yanında zatürre gibi hastalıklara da zemin hazırlayabilir. Grip, bir virüs hastalığı olduğundan antibiyotik tedavisine cevap vermediğinden, virüse yönelik ilaçlar erken dönemde ancak yararlı olabilmektedir. Hasta kişilere bol sıvı almaları, yatak istirahati ve belirtilere yönelik ilaçlar yararlı olmaktadır.  Peki, gripten korunmak için neler yapmalıyız? Korunmanın yegane yolları, gripli kişilerle temastan kaçınılması, ellerin sık sık yıkanması, kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durulması yarar getirmektedir. Bunun yanında temizliğe ve beslenmeye de dikkat etmemiz gerekmektedir. Öksürüğün süresine de dikkat etmemiz gerekir. Şöyle ki; Bronşit, büyük havayollarının yani bronşların iltihabi hastalığı anlamına gelir. Hem virüsler, hem bakteriler akut bronşite neden olabilir.

Öksürük; 5 günden uzun sürüp, 20 güne kadar uzayabilir. Nadiren de 1 ayı geçebilmektedir. Balgam genellikle koyu renkli olur. Akut bronşit, çoğunlukla sigaraya bağlı olan kronik bronşitten farklı bir hastalıktır. Kronik bronşit, en az iki yıl üst üste ve bu iki yılın en az üç ayında öksürük ve balgamla seyreden ilerleyici bir rahatsızlıktır. Mikroplar veya kimyasallar nedeniyle akciğerlerin iltihaplanması anlamına gelen zatürre, genellikle, mikrop içeren damlacıkların hasta kişinin öksürmesi veya hapşırmasıyla havaya karışması ve kişinin bunu soluması ile bulaşır. Ayrıca, kişinin ağız, burun ya da boğazında hastalık yapmadan bulunabilen bazı mikroplar, vücut direncinin düşmesiyle hastalık yapar hale gelebilir. Belirtileri arasında öksürük, balgam ( koyu renkli), ateş, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve kimi zaman kan tükürme söz konusudur.  Bazen “tipik olmayan zatürre” söz konusu olabilir. Bu durumda ateş fazla ön planda değildir. Baş, vücut ve eklem ağrıları, hatta karın ağrısı olabilir. Tanı için akciğer filmi, kan tahlili ve balgam kültüründen veya incelemelerinden yararlanılır. Tümör ile ilgili olaylar da bazen bronşları tıkayarak zatürreye zemin hazırlayabildiğinden özellikle ileri yaşta, sigara içme öyküsü olan hastaların mutlaka bu yönden de araştırılmaları gerekmektedir. Antibiyotiklerin keşfinden önce son derece öldürücü olan zatürre, günümüzde büyük ölçüde tedavi edilebilmektedir. Zatürrenin nedenlerinden biri olan “pnömokok” adı verilen mikro organizmaya karşı, risk grubundaki kişilere hekim kontrolünde aşı uygulanabilir. Bağışıklık yetmezliği olanlar, kronik bir hastalığı bulunanlar (akciğer, kalp, böbrek, bazı kan hastalıkları ve diyabet gibi), 65 yaşın üzerindekiler ve dalağı alınmış olanlar, zatürre gelişimi açısından daha büyük risk taşımaktadır. Aşı yılın herhangi bir zamanında uygulanabilmekte olup, genellikle tek doz aşı yeterlidir. Ancak özellikle 65 yaş üzerindekilerde ve bağışıklık yetmezliği olanlarda ilkinden 5 yıl sonra ikinci bir aşı gerekebilir. Bu konuda mutlak surette hekimden veya bir sağlık kuruluşundan yardım alınmalıdır. Yaşlılar, kalp veya solunum yolu hastalığı olanlar (kronik bronşit gibi), diyabetliler, böbrek yetmezliği olanlar, bağışıklık yetmezliği bulunanlar (AIDS hastaları, doğumsal bağışıklık bozukluğu olanlar gibi) ve alkol ve madde bağımlıları özellikle büyük oranda risk grubu oluşturmaktadır.  

Bu mevsim hasta olalım veya olmayalım, özellikle vitamin alımına özen göstermemiz gerekir. Şöyle ki; Soğuk algınlığı, grip ve nezleye yakalanmadan kış mevsimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmek için bazı vitaminlerin desteğine ihtiyacınız vardır. Bu vitaminler bağışıklık sisteminizi büyük ölçüde güçlendirmektedir. Biliyoruz ki bunlardan A vitamini mikropların ilk takıldığı bariyer olarak bilinir. Çünkü bu vitamin deri bütünlüğünü sağlayarak, mikropların vücudumuzun iç bölgelerine kadar ulaşmasını engeller. A vitamininden zengin bir sofra kurmak için sarı-turuncu renkli sebze- meyvelere, ete süte, balığa ve yumurtaya sofrada yer ayırmamız gerekir. 

B6 vitamini adına fazla rastlamasak da, bağışıklık sistemi üzerinde en çok etkisi olan vitaminlerden biridir. Birçok besin kaynağında yer alsa da, en iyi besinsel kaynağı tohum taneleridir. Tam tahıl ürünlerini tercih ederek B6 vitamini ihtiyacınızı büyük ölçüde karşılayabiliriz.  Folik asit ismini sadece hamile hanımların beslenmesinde duymaya alışmış olsakda, aslında folik asit bağışıklık sistemi üzerinde de önemli etkileri olan bir vitamindir. Haftada 2-3 kez kuru baklagiller tüketmemiz ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri kış boyunca mutfağınızdan eksik etmememiz gerekir. C vitaminin soğuk algınlığından koruduğu genelde bilinen bir gerçektir. Yanlış bilinen ise C vitaminin hastalığa yakalandıktan sonra iyileştiriyor olmasıdır. Oysa C vitamini iyileştirmez, hastalıklara karşı koruma sağlar. Vücutta depolanamadığından ötürü her gün düzenli olarak ihtiyacın karşılanması gerekmektedir. Sebze ve meyveler C vitamini kaynaklarıdır. Maydanoz, dereotu, yeşilbiber ise sebze ve meyveler arasında C vitamini açısından ilk akla gelen besin kaynaklarıdır. Sağlıklı bir yaşam sürmek ve de kış hastalıklardan korunmak için; dengeli bir beslenme, hijyen kurallarına uyma, istirahate önem verme, oksijenli ortamlarda bulunma, kapalı havasız kalabalık mekanlardan uzak durma ve özellikle bağımlılıklardan ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmamız ve yeterli oranda su tüketmemiz gerekmektedir.

Corona’dan uzak, sağlıklı ve mutlu nice güzel günler diliyor saygılar sunuyorum.