Ne zaman zora ve dara düşsek, bir teselli kaynağımız vardır; Atatürk olsaydı!

Atatürk bugün hayatta olsaydı, Türkiye'nin modernleşme hedefini gerçekleştirmeye yönelik attığı adımlardan çok büyük gurur duyardı ve Türkiye'nin AB'ye tam üye olarak uluslararası toplumla bütünleşmesine kesinlikle sonuna kadar destek verirdi Türk devletinin laikliğe olan bağlılığını bir şekilde zayıflatmak üzere tasarlanmış İslamcı bir senaryo ile karşı olduğumuz bir gerçektir.

İç ve dış sorunlar kördüğüm olduğunda, çıkmaz sokaklarda yürüdüğümüzde, çaresiz kaldığımızda, “akil adamlar” aradığımızda bir Atatürk özlemidir sarar benliğimizi; keşke Atatürk olsaydı!

Bu anımsama ve özleyiş, Ata’ya güveni perçinlerken, kurtarıcı kişiliğine sığınmamız saygı ve sevgimizin içgüdüsel yansımasıdır Atatürk gerçekçiydi, abartıyı sevmezdi. Yandaşlara prim verme üslubu yoktu. Neyse oydu. Hz. Mevlana’nın deyişiyle “olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan” bir kişilik sergilemiş ve gelecek kuşaklara kıssadan hisse anlamında iletileri miras bırakmıştı.o adam gibi adam gerçek bir lider di.

 Atatürk yaşıyor Türk gençlerinin ruhunda ve hep yaşayacak...

İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, fani Mustafa Kemal; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemaller idealidir. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ber ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı, Türk anaları daha nice Mustafa Kemaller doğurmayacaklar mı? Feyz milletindir, benim değildir.

Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. 

Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Atatürk “benim” demezdi, dediğim dedik, çaldığım düdükçü değildi. “Ben yaptım oldu” gibi çağdışı tek sesliliği ve düzeliği de bütün hizmet ve çalışmalarında ters yüz etmişti. Müşavereye,istişareye ve danışmaya önem verir, bunu her zaman ortaya koyardı. Örneğin, “Dil Devrimi” konusunda sergilediği gibi;

Atatürk dil devrimi yapmaya karar verince dostu gazeteci Falih Rıfkı Atay’ı çağırmış, dil devrimi ile ilgili düşüncelerini açtıktan sonra şöyle konuşmuştu;
“Yahya Kemal Ankara’daymış onu bul, bu işe onu da dahil edelim!”

Falih Rıfkı Atay, hemen Yahya Kemal’i bulur ve ona Atatürk’ün dil devrimi ile ilgili düşüncelerini anlatır. Atatürk’ün işe kendisinin de katılmasını istediğini söyler.
Yahya Kemal yanıt verir;

“Sizin ilminiz, benim ise vehmim var; bana göre bu iş bir sonuca ulaşmaz, hem ben bugün İstanbul’a dönüyorum.”
Atatürk, aradan bir süre geçtikten sonra Falih Rıfkı’yı ikinci kez çağırır;

“Yahya Kemal’in vehmi bizim ilmimize galip geldi. Bu dil devrimi çıkmaz bir sokağa girmiştir. Bundan vazgeçip işlere yeniden bir düzen vermeliyiz.”

Bir gezide hatipler kendisini sırayla övünce tepki göstermiş ve şöyle konuşmuş;
 İsmime böyle riyakâr kelimeleri karıştırmayınız! Söz alan arkadaşlarımız şahsıma teveccühlerde bulunmak nezaketini gösterdiler. Mütehassıs ve müteşekkirim. Yalnız sizden olan bir şahsa sizden fazla ehemmiyet atfetmek, her şeyi onun şahsiyetinde toplamak elbette layık değildir, elbette lazım değildir. Vatanınızda herhangi bir şahsı istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, milli varlığınızı, bütün muhabbetlerinize rağmen herhangi bir şahsa vermeye saik olmalıdır.
Her şeyi niçin bana mal etmek istiyorsunuz? Ben bir eser vücuda getirdimse milletimin kudret ve kuvvetine ve ondan aldığım ilhama dayanarak yaptım. Sizleri konuşturdum, sizleri koşturdum ve yaptım.

Dünlerden bugünlere geldiğimizde kuşkusuz karşımıza çoğu kez olduğu gibi gerçekçi olan koskoca birAtatürk portresi çıkıyor.!

Bu cennet ülkede yaşayan tüm yurttaşların her şeylerini borçlu olduğu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, silah arkadaşlarının aziz hatıralarına gereken hürmeti gösterip saygı duymaları gerekir. Unutmayalım ki Atatürk te bir fanidir ancak aynı zamanda  ATATÜRK CENABI HAKKIN YÜCE TÜRK MİLLETİNE BİR LÜTFUDUR...