Türkiye yüzyıllardır benzer sorunlar üzerinde cebelleşip duruyor...

Bu sorunlar benzer sonuçlar gibi aynen vakti gelen bir çıban gibi patlayıp etrafa saçılıyor.

Yüz küsur yıl önce de Libya'da uğraşıyorduk bugünde uğraşıyoruz... Keza Yunanistan'la 1821'den bu yana bitmeyen sorunlarla karşı karşıyayız... Aynı şeyler Irak ve Suriye içinde geçerli!

Ruslarla halen yüzyıllardır süren "ayıdan post, Rus'tan dost olmaz"ı tartışıyoruz... ABD'den hep bildiğiniz gibi! İngiltere, Almanya ve İsrail'in de onlardan kalır yanı yok...

Yani tarih sahnesinde dün oynananlar bugün değişik aktörlerle yeniden vizyonda...

Bunlara karşılık dönüp iç cepheye baktığımızda esas sorunun burada olduğunu görüyoruz.

Ortalık toz duman! Her şey birbirine karışmış durumda... Savaş eden bir memlekette olmayacak şeyler oluyor!

Manipülasyon, dezenformasyon, dedikodu, komplo teorileri almış başını gidiyor! Yani anlayacağınız "at izi it izine" karışmış durumda... Bunun bir an önce önüne geçmeliyiz.

Türkiye Cumhuriyeti geleneği olan binlerce yıllık bir devlettir... Keza Türk Ordusu da öyle. Yönetenleri beğenmeyebiliriz ve eleştirebiliriz ancak geçtiğimiz bu zorlu günlerde sabırlı olmak ve Türk milletinin yetki verdiği siyasetçilere, bürokrasimize ve ordumuza güvenmek ve onlara destek olmak zorundayız... Hesaplaşmalar iyi günlere kalmalı! Şimdi zor günlerdeyiz.

Bizim meselemiz ne yazık ki; her zaman iç cephemiz olmuştur. İçimizde kabul edelim ki, birçok hain yaşamaktadır. Rahmetli Atilla İlhan bunu bir "hain kontenjanı" ile ifade etmiştir. Bunların her birinin farklı ihanet nedenleri vardır. Bu kişiler fırsat bu fırsattır diyerek efendilerine hizmet için zor günlerde daha bir arzı endam ederek ortalıkta adeta teneke çalarlar... Bunların atalarını 1919-1923 arasından iyi tanıyoruz! Yine öyle yaptıklarını görüyor ve üzülüyorum..

Bir de gafillerimiz var ki; sormayın gitsin! Sayıca hiçte hafife alınacak gibi değiller...

Ben Cumhurbaşkanıma, Dışişleri Bakanlığıma, Türk Ordusunun baştan aşağıya tüm mensuplarına, Türk bürokrasisine, devletimin kadrolarına sonuna kadar güveniyorum... Eleştiri haklarımı bu zor günlerin ertesine saklıyorum... Kızgınlıklarımı ve öfkelerimi içime atıyorum!

Onun için Türk Milleti, iç cephede bölünme yaratacak eylem ve söylemde bulunanları dikkatle izlemeli ve onlara asla prim vermemelidir. Kolay bir şey midir bu? Elbette hayır... Ancak istikbalimizin ve istiklalimizin iç cephede birlik ve beraberlikten geçtiğini biliyor ve anlıyorsak zorları kolaylaştırıp "at izi" ile "it izi" ni birbirinden ayırt etmeyi başaracağız... Etrafınıza bakın ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!