İzmirin düşman işgalinden kurtulması; Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün Önderliğindeki Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmesi, Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması’na uzanan süreci başlatması dolayısıyla Milli Mücadele’nin sona ererek Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesi olmuş çok önemli bir tarihi olaydır.

 İzmir’in, 15 Mayıs 1919 yılında Yunan güçleri tarafından işgal edilmesi, Anadolu’da Milli Mücadele’nin başlamasında önemli bir aşama olarak kabul edilir. O tarihe kadar Anadolu'da işgallere karşı dağınık olan düşünce ve örgütlenme biçimleri mevcuttu. İzmir'in işgali Anadolu insanın direniş ve karşı koyuş düşüncesini körüklemiş, İstanbul’da başlayan işgali protesto mitingleri Damat Ferit hükümetinin düşmesine sebep olmuş; örgütlenme ve protesto mitingleri Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayılmıştı. Artık İzmir Anadolu harekâtı için temel sembollerden biri haline getirilmişti ve İzmir’in işgaline karşı protesto mitingleri, her yıl işgalin yıl dönümlerinde, Anadolu’nun çeşitli kent ve kasaba merkezlerinde tekrarlanmakta; konu sürekli gündemde tutulmaktaydı. Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar -Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri milli mücadelenin kazanılmasında önemli adımlar atılmıştı. Türk güçleri tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhasını temsil etmektedir.

Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi; 30 Ağustos’ta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” tarihi emrini verdi ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun başkomutanlığına getirilmiş General Nikolaos Trikupis tutsak edildi. Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Miralay Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00’da İzmir’e girdi.

Atatürk izmirin kurtuluşundan sonra BÜTÜN CİHAN İŞİTSİN Kİ EFENDİLER ARTIK İZMİR ÜZERİNBE HİÇBİR KİRLİ AYAĞIN BASAMAYACAĞI KUTSAL BİR TOPRAKTIR diyerek İzmir'in kurtuluşunun önemini ortaya koymuştur.

İzmir’de işgalci düşmana ilk kurşunu sıkarak bu uğurda verdiği canıyla milli mücadelenin fitilini ateşleyen Şehit Gazeteci Hasan Tahsin’i saygı ve minnetle anıyoruz. Meslektaşımızın Ruhu şad olsun! Hasan Tahsin’in attığı ilk kurşunla başlayan mücadele 9 Eylül’de İzmirin dağlarında çiçekler açtırır. Bu çiçekler ki dillere destan meşhur İZMİR MARŞIMIZIN da mısralarını oluşturur.Yunan işgalinden kurtulan Anadolu insanının Mustafa Kemal Paşaya atfen oluşturduğu sözler Anonim halk edebiyatımızla beraber İZMİR MARŞINA söz konusu olmuştur bu marşın bestelenen 2 kıtası şöyledir.

İzmir’in dağlarında çiçekler açar.
Altın güneş orda sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar.
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa.
Adın yazılacak mücevher taşa.

İzmir’in dağlarında oturdum kaldım.
Şehit olanları deftere yazdım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Kader böyle imiş ey garip ana.
Kanım feda olsun güzel vatana.

Anadoluda da Kurtuluş savaşımızın kahramanlarına Analarımız Mustafa Kemal için türküler ağıtlar yazdılar Konya yöresinde Konyalı ANA larca kurtuluş savaşı yıllarınca yazılan bestelenen ve söylenen türkü sözleri ise şöyledir.

ASLAN MUSTAFAM

Kenardan geçeyim yol sizin olsun
Ağular içeyim bal sizin olsun

Amanın gel gel gel aslan Mustafam aman
Haydi gel gel garip başlı yarim gel

Bozkır dedikleri büyük kasaba
Sevilen güzeller gelmez hesaba

Amanın gel gel gel aslan Mustafam aman
Haydi gel gel garip başlı yarim gel