Bazen satırlarca cümlenin anlatamadığını bir kare fotoğraf anlatabilir. 

Şehirlerimizde gizli kalmış hazinelerden sayılan sanat eserleri önceleri evlerimizin en özel köşelerini süsler ve birer parçamız olarak bizimle beraber yaşardı.

Şimdilerde böyle bir ev düşünmek hayal gibi bir şey. Olsa bile birçoğumuzun burun kıvırıp geçeceği evler, mekanlar arasında sayılabilir.

 Varsa da sanat zevki gelişmiş, ekonomik doyuma ulaşmış binde bir ailenin böyle hayatı, evi vardır diye düşünüyorum.

Ekonomik doyuma ulaşmış ve köklü aile kültürüne has bir hayat tarız olarak düşünülse de böyle bir ev ve kültür çevresi vardı bir zamanlar bizde. 

Son zamanlarda şehirlerimizde genellikle gözden uzakta bir yerlerde, ilgi bekleyen ve son dönemde giderek önemi artan sanata, sanatkara gösterilen ilgi; müzecilik, eski eser toplama merakı o kadar yaygınlaşmış görünüyor ki insan garipsiyor! 

Bu tür bir uğraşla ilgilenenler bu işe ya gerçekten gönül vermiş, sanat dostları ya da toplumun belli kesimleri son dönemde kültürsüzce ekonomik doyuma ulaşmış ancak sanattan anlamayan gösteriş budalası bir çevreyi temsil ediyorlar. Getirisi çok olan bir meslek olarak görülüyor sanat ve antikacılık. 

Ama ne olursa olsun şehrin ara sokaklarında böylesine göz alıcı, geçmişi bugüne getiren insanların işlettiği mekanlarda hatıraları canlandırmak güzel.  

Yukarıdaki fotoğrafı görünce çarpıldım. Yüzlerce yıllık anılar, kimlerin göz nuru var, kimlerin sessiz çığlıkları gizli ve hangi genç kızların göz yaşları saklı…

 Sosyal medyada “mcbilal83” adıyla paylaşım yapan bir arkadaşa ait bir fotoğraf.  Daha sonradan kendisini tanıdım ve fotoğraflarını adeta konuşturan bir sanatçı Bilal Bey.

Sessizce fotoğraf karesine yansısa dahi sanatın cazibesi başka bir şeyde yok. İnsanı cezbediyor… Müzeler, antika dükkanları gibi. Adeta 

Bin yıllık yalnızlığın içinde birer hatıra ormanı gibi duran ancak sahipsiz antikacı dükkanlarının albenisi farklı.

Kim bilir bizlere “Onlar ermiş muradına ama biz çıkalım kerevetine” demek düşer.