Röportaj: Bahar BÜKE

- Bildiğim kadarıyla, yayıncılık sektöründe “ANGE YAYINLARI” olarak yeni sayılırsınız. Sizi bu sektöre atılmaya iten en önemli etken nedir? Okurlarınız ve yazarlarınız neden “ANGE YAYINLARI”nı seçmeli ve sizce sizi diğer yayınevlerinden ayıran nedir? 

Kendimi bildim bileli, kitaplarla her zaman içli dışlıydım. Hem okumayı hem yazmayı seven bir insan olarak başka bir sektörde kendimi hayal edemiyorum. Birçok kitabın editörlüğünü, kitaplara olan tutkumdan ötürü bile isteye kendim üstleniyorum. Ve bunu büyük bir keyifle yaptığımı söyleyebilirim. Ne zaman elime düzenlemem için yeni bir dosya ulaşsa, büyük bir heyecan uyanıyor içimde. Bir solukla başlayıp bitiriyorum. Sanki basılmak için hazırlanması gereken bir kitap değil de bana hediye edilmiş gibi hissediyorum. Bu da işimi daha tutkulu ve özenli yapmamı sağlıyor. Bir yayınevi olmaktan çok okurlarım ve yazarlarımla aile, dost olmaya çalışıyorum. Onlar hayatıma kazandırdığım edebi ve güzel insanlar aynı zamanda. Bu yüzden bu işin maddiyattan öte maneviyatını önemsiyorum. Bu da bizi ANGE YAYINLARI olarak diğer yayınevlerinden ayıran en bariz özellik bence. - Yayınevi yöneticisi ve bir yazar olmanız dışında aynı zamanda sizde bir okursunuz. Bir okur olarak yazarlarınızın kitaplarının daha çok tercih edilesi olabilmesi için bir öneride bulunur musunuz? Bulunursanız bunlar nelerdir? Tercih edinebilmesi olayı, biraz yazım aşamasından sonra olan reklam aracılığı ile oluyor. Siz muhteşem bir eserde çıkartmış olsanız, kimse bilmeyince, belirli kitlelere erişilmeyince maalesef gereken okur kitlesi ile buluşamıyor. Bunun için de yazara ve biz yayıncılara büyük görevler düşüyor. Çağımızın en güzel yanı ise bu konuda sosyal medyanın gücüdür. Yazarlarımızla iş birliği içerisinde, el ele vererek bunu da çok başarılı şekilde üstleniyoruz. Yani samimiyetin, şeffaflığın, birliğin gücünü bilerek ilerlemenin onurunu, yazarlarımızla birlikte eriştiğimiz okur kitlesinden mükafat olarak alıyoruz. Daha iyisini yapabilmek adına da yine iş birliği ile görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz devam etmektedir. 

-Çok kısa sürede büyük bir yükselişe geçtiğinizi görüyoruz. Bunu neye borçlusunuz? 

Öncelikle gerçek anlamda, emek vermediğiniz, vakit ayırıp, fedakarlıklarda bulunup, konfor alanınızın dışına çıkmadığınızda hiçbir şey gelip sizin avuçlarınızın içine konmuyor. Bunun için özveri ve disiplinle çalışmak çok önemli. Bana göre bir yazar ve yayıncı olarak, yazarlarımın ruhuna dokunuyor olmak, her konuda şeffaf olabilmek ve geniş objektif bir perspektiften bakabilmek, bu işin büyümesine yol açan en etken nedenlerden bazıları. Hem çalışanlarım hem yazarlarım hem de kendi emeklerim sayesinde büyüdük ve büyümeye de devam ediyoruz. 

-Gördüğümüz kadarıyla, Türkiye’de bir “kadın” olarak büyük adımlar atarak ilerliyorsunuz ve bu sektöre tek başınıza girmiş olmanız açıkçası çok takdire şayan bir durum. Ben de bir kadın olarak sizi tebrik etmek istiyorum. Zorlandığınız noktalar var mı? Varsa bunların nasıl üstesinden geliyorsunuz? 

Elbette, ülkemizde bir kadın olarak kendi ayaklarının üzerinde durabilmek, tek başına sizin için büyük dünya için küçük adımlar atabilmek kolay olmadı. Önemli olanın sebeplerin değil sonuçların olduğuna inanıyorum. Öyle ya da böyle bir şekilde, tırnaklarımla kazıma pahasına da olsa, buralara geldiğimi ve söz konusu bu tırnakları kaybetmekte olsa bu yolda devam edeceğimi söyleyebilirim. Çünkü bu yol sana bir şeyler veriyor ama aynı zamanda bir sürü şey de götürüyor. Götürdüklerinin ise bir kayıp değil daha ileriye gidebilmek adına, güçlenmem için birer kazanç olduğunu düşünüyorum. Açıkçası edebiyatın e-sini bilmeyen ki; bu dünyadan “Leylanın sokağındaki köpeğin gözlerinden öperim.” diyen Mecnunlar geçmişken, üstelik sırf Leyla’yı gördü diye… Geçmiş böylesine enfes üstatlarla doluyken duygularını bu denli hissiyatlı kelimelere aktaran aşıklarımız, şairlerimiz, yazarlarımız bulunuyorken, açıp bir sayfa kitap okumayan, şiirin ne demek olduğunu hissedemeyen insanların da bu sektörde var olduğunu görüyorum. Bu da çok trajikomik bir durum. Aslında büyümemizin de en büyük sebeplerinden biri karşılarında varlığını duygularıyla temsil eden, bir yayıncı olmaktan öte “insan” olabilmeye çalışan birini gördüklerinde bu durum, yazarlar ve okurlar tarafından daha çok tercih edilmemizi sağlıyor diyebilirim. 

-Benimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Çok keyifliydi. Son olarak söylemek veya eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Görkem Ahi ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız Görkem Ahi ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız

Asıl bu güzel söyleşi için ben teşekkür ederim. Bol bol okumanız ve yazmanız dileğiyle…