Merhaba Önce Vatan Gazetesinin Sevgili Okurları. 

Çocuklarımızın yetişmesinde rol model olan, her türlü fedakarlığı  gösteren öğretmenlerimizdir kuşkusuz.  Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Kutlamaları taçlandırmak adına, bugünkü konuğum Emekli Öğretmen, Şair ve Yazar Sayın Salih Koç Beyefendi.  

Sayın Salih Koç’u benden değil de, “Anılarım Şiirlerim“, “Anadolu’da Eğitim Güneşi”, “Bir Yolunu Bulmuştuk” isimli kitaplarını okuyarak anlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum siz değerli şiir severlere.  

Kulağınıza fısıldamadan geçemeyeceğim; okuyucusu ile buluşmak için sabırsızlanan kitabı da fırından çıkmaya hazırlanıyor.  

İçimizden Biri, evlerine gelen misafirlerinin ellerine şeker ve kolonya yerine, yazdığı şiir kitaplarını veren Sofya’nın Yazar Salih Dedesi, Köy Enstitülerini anlatan yüzlerce kitap arasında, Köy Enstitülerini şiirsel bir dille anlatılan ilk kitabının Yazarı Sayın Salih Koç Beyefendi, Bende Bugün. Buyurun lütfen. 

-Merhaba. Hoş geldiniz. Kendinizi anlatır mısınız?

Resmi kayıtlara göre 1956 yılı Ağustos ayı diye yazılsa da Sinop ilinin Erfelek ilçesi İnesökü Köyünde, mayıs sonu haziran ayı başı gibi dünyaya gelmişim. Köyümüzde evimizden yaklaşık kırk beş dakikalık uzaktaki bir ilkokula 1964 yılı eylülünde başladım. Babamın askerde olması nedeniyle ona mektup yazabilmek merakıyla rahmetli annemin önce sesli harfleri sonra da sessiz harfleri öğretmesi ile birinci sınıfa gittiğimde yarı kadar okumayı-yazmayı, yüze kadar sayıları saymayı öğrenmiştim. Daha sonra 1970 yılında Kastamonu Göl İlköğretmen Okulunda beş yıl, son sınıfı da Sinop Kız Öğretmen Lisesinde okuyarak Haziran 1976 yılında Öğretmen Lisesi diploması alarak mezun oldum. Köy Enstitülerinin kapatılması ile yerlerine açılan İlköğretmen Okullarının kapatılmasına bir gerekçe olarak (kılıf) 1973 Haziran'ında İlkokul öğretmenlerinin de üniversitelerden yetiştirilmesi hususunda kanun çıkarılmıştı. İlkokul öğretmeni olabilmek için girdiğim Giresun Eğitim Enstitüsünden 1978 yılı Ocak ayında mezun oldum. 1979 Mart'ında göreve başlayarak yurdun muhtelif yerlerinde ilkokul öğretmenliği ve yöneticilik yaptım. 2004 yılı 31 Ağustos’unda bazı paşalarla birlikte emekli oldum. İki kızım ve bir torunum var. Emekli olmama rağmen eğitimden kopamadım 2005 yılından bu yana da Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezlerinde yarım gün de olsa çalışmaya devam etmekteyim.

2017 yılında ‘’Anılarım Şiirlerim’’, 2020 Ocak ayında ‘’ Anadolu’da Eğitim Güneşi’’ ve aynı yılın Temmuz ayında da ‘’Bir Yolunu Bulmuştuk…’’ adlı Köy Enstitülerini şiirsel bir dille anlattığım basılmış kitaplarım bulunmaktadır.

- Hemen şimdi öğrenebileceğiniz bir şey olsa bu ne olurdu?

Sanırım bir yabancı dil olurdu.

- Kendi kendine konuşanlar deli mi?

İçi içine sığmayan ve kendini dışa vuran, ‘’El âlem ne der?’’ sınırını aşmış insanlar olarak görmüşümdür onları.

- Hayat felsefeniz nedir?

Karşılaştığım bir olumsuzluk karşısında ‘’benim de burada bir hatam olmuş olabilir mi?’’ Sorusunu sormuşumdur kendi kendime. Faturanın birazını da kendime kesmek gibi bir alışkanlığım vardır. Mutlu olmadığım işi yapmamak da eklenebilir buna.

- Dünyaya ikinci kez gelme şansınız olsa, nasıl bir hayat yaşamak istersiniz?

Yine öğretmen olmayı seçerdim. Kimsenin ‘’işini, eşini seçmesine’’ karışmaz, sorarlar sa cevap verirdim.

- Dünyada istediğiniz her türlü değişikliği yapabilecek kadar gücünüz olsa, sihirli değneğinizi dokunduracağınız şey ne olurdu?

Herkesin aşı, işi olmasını isterdim.

- Tüm koşullar uygun olsa ve size bir iş kurma şansı verilse, nasıl bir şirketin patroniçesi/patronu olurdunuz?

Köy Enstitülerindeki gibi; ‘’üretirken öğrenen, öğrenirken üreten’’ eğitim alanında bir iş kurmak ve onun patronu olmak.

- Yeteneklerinizi başka bir kişiyle değiştirme şansınız olsa, şu anda yaşayan, ya da bir zamanlar yaşamış olan hangi kişinin yeteneklerine sahip olmak isterdiniz?

Arif Sağ gibi bir saz çalabilmeyi çok isterdim.

-Hayattan beklentiniz nedir?

Düşündüklerimi yazılı birer eser haline getirebilmek.

- Sizi dünyanın en mutlu insanı yapabilecek şey ne olabilir?

Herkesin barış içinde yaşadığı, çağdaş bir eğitim almış, aşı-işi olan insanlardan oluşan dünya topluluğu beni çok mutlu eder.

- Bugüne kadar attığınız en gururlu zafer çığlığı hangi başarınıza ait?

Köy Enstitülerini şiirsel dille anlatmaya çalıştığım “Anadolu’da Eğitim Güneşi” ve “Bir Yolunu Bulmuştuk…” adlı eserlerimin yaklaşık yüze yakın hayattaki Köy Enstitülü Çınarlarımızla buluşturmam. Kitaplarımı okurken gönderdikleri görsellere bakmak ve onlarla dakikalarca yaptığım telefon konuşmalarım.

-Gözlerinizi dolduran en son olay nedir?

Köy Enstitülerini şiirsel bir dille anlatan ilk eseri yazmış olmak.

- Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Küçük tekelerimiz vardı, onlarla oynamak.

- Bir mucize olsa geçmişinizdeki hangi hatalarınızı düzeltmek istersiniz?

Evlilik konusunda yüreğimin sesini dinlemek isterdim.

-Yazmak yetenek işi midir, sonradan öğrenilebilir mi?

“Yazmak’’ bir eylemdir.  Günümüzde okuyan herkes yazabilir.

Yazmak için okumak şart diyebiliriz...

Okumadan yazanlar var mıdır? Bilemiyorum!

- Şimdiye kadar yaptığınız en çılgınca şey nedir?

Kastamonu İlköğretmen Okulunda öğrenci iken aileme danışmadan bir arkadaşımla bisiklet almaktı.

- 17-18 yaşlarınıza geri dönme şansınız olsa yine aynı hayatımı yaşardınız, yoksa başka bir hayat mı yaşardınız?

Başka bir hayat yaşamayı isterdim.

- Kendinizi dünyanın en güçlü insanıymışçasına başarılı ve mağrur hissettiğiniz en son deneyiminiz nedir?

Hiç öyle bir egoya sahip olmadım.

- Şu anda kişi olmanızda payı olduğunu düşündüğünüz kişiler kimler?

En başta dedem, annem kısaca ailem.

- Çocukken ne olmak ve kim olmak isterdiniz?

Ben hep öğretmen olmayı istedim.

- Gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük hayaliniz nedir? Ve gerçekleşti mi hayaliniz?

Duygu ve düşüncelerimi yazılı birer eser haline getirmektir. Bir miktarını gerçekleştirdim sayılır.

- TV Programcısı olsaydınız, nasıl bir program yapmak isterdiniz?

İnsanları iyiye, güzele, doğruya, bilime, üretime yönelten programlar yapmak isterdim.

- Karşınızdaki kişiyi tanımak için hangi davranışına bakarsınız?

Her karşılaştığım insana yüz puan veririm. Eksikliklerini gördükçe ve de beni kendine benzetme çabası içine girdiğinde sessizce uzaklaşırım.

- Birine ya da bir olaya sinirlendiğinizde tepkiniz ne olur?

Oradan uzaklaşmak olur. Kavgacı değilimdir.

- Kendinizde neleri değiştirmek istersiniz?

‘’Hayır’’ demeyi öğrenmek isterdim.

- Motive olmak için başvurduğunuz ilk yöntemler nelerdir?

Sessizlik.

- Sonsuza kadar yaşlanmayacaksınız diyelim, hangi yaşta kalmayı istersiniz?

Kırk.

- Bu yıl hayatınızın sona ereceğini bilseniz, neyi daha farklı yaparsınız?

Dünyayı gezmek isterdim.

- Akıl hocasına ihtiyaç duysanız, bu kim olurdu?

Bu biraz da danışacağımız konuyla alakalı.

- Ölü ya da yaşayan biriyle tanışabilecek olsanız, bu kim olurdu? Ve ne sorardınız O’na?

Aziz Sancar olurdu. ‘’Türkçe bilim dili olamaz mı?’’ diye sorardım.

- Başardığınız en zor şey neydi?

Tek maaşla üniversite de aynı anda iki tane çocuk okutmak.

- Kendi paranız ile aldığınız ilk şey neydi?

Kitap.

- Çekingen mi, yoksa atılgan mısınız?

Çekingen bir yapım vardı. Son yıllarda ondan kurtuldum.

- Kimi dört gözle bekliyorsunuz?

Torunum Sofya’yı.

- Ne tür insanlar sizi etkiler?

Dünyayı gezmiş, yabancı dil bilen, kültürlü insanlar.

- Tesadüflere ve mucizelere inanır mısınız? Neden?

Yok.

- Güven problemi yaşar mısınız?

Yok.

- Uzay boşluğuna çıkmak mı, okyanusun dibine inmek mi? Neden?

Uzay daha mantıklı, çevreye yüksekten bakarak daha çok şey görme avantajınız olur.

- Mezar taşınıza ne yazılmasını istersiniz?

Okurdu, yazardı, gezerdi.

- En son kimin önünde ağladınız ve nedeni neydi?

Annemin cenazesiydi.

- Gecemi, gündüz mü? Neden?

Gündüz, hep aydınlık olduğu için.

- Aşk her şeyi affeder mi?

Mantığın bittiği yer, sevdiğiniz insanın mükemmel olduğuna inandığınız bir akıl tutulması anı.

- Ne zaman konuşmanız gerektiği halde sessiz kaldınız?

‘’Konuştuğunuzda dikkate alınmayacaksanız’’ konuşmanın bir anlamı olmadığına inananlardanım.

- Bir papağanınız var ve bir cümle söyleyebilir. Hangi cümleyi öğretirdiniz?

‘’Hak etmediğini alma’’

- Hangi konuda kendinizin en büyük düşmanısınız?

‘’Başkalarını kendimden daha fazla düşünmek’’ konusunda.

- İçinizdeki ses son zamanlarda ne diyor?

‘’Üzüldüğü yerden kopsun’’ diyor.

- Gitmesine izin vermeniz gereken neleri hayatınızda tutuyorsunuz?

Eskimiş bir bilgisayarım var onu halen hayatımda tutuyorum.

- Uçurumdan tam atlamak üzereydiniz, durdunuz aklınıza ne geldi?

‘’Değer miydi?’’

- Gözyaşının yıkayamadığı şeyler nelerdir?

Pişmanlıklar.

- Bir dalga olsanız ilk nereye vururdunuz?

Başkalarının sırtından yaşayanlara.

- Cehennemin çıkışında yazması muhtemel sözler nelerdir?

Gelirsen acımam.

- Yolda gidiyorsunuz köşeyi döndünüz ve karşınıza siz çıktınız ne yapardınız?

‘’İkizim mi acaba?’’ diye düşünürüm.

-Duygusal mısınız, yoksa mantıklı mısınız?

Ağırlıkla duygusal.

- Hayatınızda olmazsa olmaz dedikleriniz?

Okumak, yazmak, gezmek.

- Sizi geleceğe dair en çok ne endişelendiriyor?

Ülke nüfusunun demografik yapısı ve tarikatlar.

Hatalarımızdan ders çıkarıyorsak neden hata yapmaktan korkuyoruz?

Bazı şeylerin geriye dönüşü olmuyor da ondan.

- Dünyaya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?

Yazılı eserler bırakmak istiyorum.

- Günlük hayatımızı telaşla yaşarken neleri gözümüzden kaçırıyoruz?

Kendimize vakit ayırmayı.

- İleriye dönük planlar yapanlardan mısınız, yoksa anı yaşamak daha mı önemli?

Anı yaşarım.

- Ruhunuzu besleyen şeyler var mı, neler?

Müzik, okumak, yazmak, gezmek, sevdiğimiz insanlarla birlikte olmak.

- Hayatta neyin peşinden koşuyorsunuz?

Mutluluğun.

- Neleri asla yapmam dersiniz?

Hatalı sollama, hız, kavga etmem.

- Korkularınız nelerdir?

Sel, heyelan, denizde dalga, aşırı hız vb.

- Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?

Yurt dışına çıkamadığıma pişmanım.

- Hangi hataları kabul edersiniz, hangileri etmezsiniz?

Benden kaynaklanan hatalar kabulümdür.

- Sevdiğinize buradan ne söylemek istersiniz?

Biraz sabır.

- Hangisi daha iyi: Acı gerçek mi? Yoksa tatlı yalan mı?

Tatlı yalan.

- Şu an ruhunuzun olmak istediği yer neresi?

Batıda bir sahil kasabası.

- Yakın bir arkadaşınız kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısınız?

O işin muhteviyatına bağlı.

- Yaşamınız boyunca yaşadığınız en heyecan verici tecrübe neydi?

1987’den beri trafikte olmama rağmen şimdiye kadar trafik kazası yapmamış olmak.

- Özünüzden kaybetmek istemediğiniz ne var?

Sağlığım.

- Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?

Kitap okuyarak, mekân değiştirerek.

- Sizce yaşamayı en değerli kılan şey ne?

Onur.

- Dünyanın en güzel yeri neresi?

Hiç yurt dışına çıkmadım ki! Bu nedenle Türkiye.

- Ne zaman, hangi olayla çaresizim dediniz?

Babamın son hastalığı.

- Sevmek mi, sevilmek mi?

Biri olmadan diğeri anlamsız.

- Hayatta ne olmasa her şey çok daha güzel olurdu?

Başkaları beni yönlendirmeye kalkmasa her şey daha güzel olurdu.

- Hiç kimsenin göremediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?

Öyle bir özelliğim yok, akranlarım profösör oldular.

- Röportajımıza bir soru ekleseniz desem, bu soru ne olur?

Yazma fikri nerden çıktı?

- Eklediğiniz sorunuzun cevabını alabilir miyim?

Otistik bir öğrencimin şiir okurken ikinci hatta üçüncü dizelerde sesini kısılması karşısında ‘’Hadi seninle şiir yazalım’’ dedim ve aldığım verim karşısında her olayı şiirsel dille anlatmaya başladım.

- Doğada ki bir şeyi şişeleyebilseydiniz, bu ne olurdu?

Küçük bir mavi ladin fidesi.

- Piyasadaki üç eserinizden başka bir çalışmanız var mı?

Yayına hazır ortalama 80’er sayfalık öykü, anı türünde dört tane basıma hazır kitap çalışmam var. Ayrıca başlangıcı kurgu devamı yaşanmış bir olaydan esinlenilen Köy Enstitülerini anlatmaya çalıştığım 190 kitap sayfası kadarını tamamladığım ve tahminen 300 350 sayfa tutacağını tahmin ettiğim bir roman denemem var.

Neden son çalışmalarınızda Köy Enstitülerine yöneldiniz?

Özellikle öğretmen camiası da dâhil olmak üzere Köy Enstitüleri tam anlamıyla bilinmiyor. Cumhuriyetten sonraki en büyük devrim diye tabir ettiğim Köy Enstitülerinin önce doğru olarak tanınması ve de bir fırsat bulunduğunda üretime dönük bir eğitim modeline geçilmesi konusunda farkındalık yaratma gayretimden ötürü son zamanlarda Köy Enstitüleri-ne yöneldim.

- Son olarak soruları nasıl buldunuz?

Şimdiye kadar ki bildiğimiz röportaj tiplerinden farklıca. İnsanın samimiyet testine de tabi tutuyor gibi bir izlenim hissettim. 

RÖPORTAJ: SACİDE SARAÇ