-Ebeveynlerin evliliği sürdürme üzerindeki etkisi nedir-

Ela gözlü, genç kadın çok sevmişti. 

Sevdikçe daha çok onunla birlikte olmak istedi. Onunla daha çok birlikte olabilme ihtimalini düşündükçe, yeşillendi dünya; hiç görmediği renkleri, hiç duymadığı sesleri keşfetti. “Daha önce yaşamıyor muydum acaba ben?” diye geçirdi içinden, “eğer yaşamak buysa.” 

Genç erkeğin de hissiyatı çok farklı değildi hani. Sadece ruhundan yukarılara çıkıp ifade bulurken, erkek olarak büyümenin getirdiği birçok forma çarpıp yitiriyordu kelimelerini. Kalmıyordu elinde, kadınınkiler kadar.

Duyguları o kadar yükseldi ki bir olmak istediler, derinlerde bir yerlerde bir şeyler sonsuz olmak istedi. Bir bebek doğdu, biraz kadından aldı, biraz erkekten; onlar bir aile oldu. 

Bu mucizenin yaşandığı evden çok uzak diyarlarda, başka bir evde de bambaşka bir genç kadın bambaşka bir genç erkekle, evrenin bambaşka (!) bir mucizesine tanıklık etmekteydiler: masumiyet topu; bebekleri.

Üzerlerine titrediler çocuklarının her bir çift;

İlkinin ilk gülümsemesine bakarken düşüyordu babası, az daha. Annesi, uykusuz geceler geçirdi; tekrar eden ateşli hastalıklarda, gözyaşlarıyla, bebeğinin başucunda. 

İkinci bebeğin babası, yürümekte gecikti diye evladı, gidilmedik doktor bırakmadı. Gecelerce eşiyle korkuları üzerine konuşup evlatlarının saçlarını okşayarak teselli buldular.

İlk çocuk, gitara merak sardı. Ebeveynlerinin işleri iyi gitmemekteydi o dönem, baba ömründe ilk kez borç aldı; doğum gününde, çocuğunun böylece gitarı oldu.

İkinci çocuk, üniversitedeyken, annesi ağır bir hastalık geçirdi, her gün sınavlarına nasıl zorlukla çalıştığını anlatan evladına “yavrum, çok zor günler geçiriyorum” diyemedi, demedi.

Hikâye bu ya, oldu ya! Bu iki evlat, tanıştılar. O kadar çok sevdiler ki birbirlerini aile olmaya karar verdiler. 

Şimdi, siz söyleyin: 

Bu evlatlar; büyüdükleri ailelerinden, evliliklerine tüm bu yaşanmışlıkların izlerini getirmeyecekler mi? Normlar adında, taşınırken yanlarında getirdikleri valizin içinden; biraz anne, biraz baba, biraz teyze, biraz amca, üç beş komşu, birkaç öğretmen çıkmayacak mı? 

Peki, evladını büyüten anne ve baba; ne kadar objektif yaklaşabilecek, evlatları için artık oldukça önem arz eden, bu yeni insana? 

Evlatlar dengeyi kurmakta, kendileri olmakta, yeni kurmakta oldukları aileyi özgürce oluşturmakta, büyüdükleri ailelerine karşı gönül bağlarını, sorumluluklarını taşımakta, birbirlerinin alanlarına, bağlarına saygı duymakta ve sınırları korumakta ne kadar başarılı olacaklar? 

Bu iki kümeden hiçbirinin diğerini kapsamadığı ancak kesişen çok büyük bir alanın olduğu, pay sahiplerinden her biri tarafından ruhen, kalben, aklen anlaşılabilecek mi?

Şimdi, siz söyleyin: 

Ebeveynlerin, evlilikleri sürdürmekte etkisi var mıdır? Ne kadar?