12 Eylül 1980 Askeri darbesi :Türk Silahlı Kuvvetlerinin idâreye el koymak üzere emir komuta zinciri içinde giriştiği harekât olarak tarihe geçmiştir.

Tarih 12 Eylül 1980 Cuma saat 03.00. Radyolardan ve dönemin tek kanalı TRT’den yükselen sesler, Türkiye’nin içinde bulunduğu hali ve geleceğini değiştirmiştir. Bunlar, ‘Bayrak Harekatı’nın başlangıç sesleri olmuştur. Sabahında ise birçok şey, artık eskisi gibi olmayacaktır ve olmamıştır. Bilançosu fazlasıyla ağır olan 12 Eylül Darbesi’nin yapılma amaçları; siyasi iktidarsızlık, ekonomik sebepler ve aşırı sağ-sol çatışmaları ile oluşan kaos ortamı olarak sıralanmıştır.

12 Eylül Harekâtı öncesinde Türkiye'de siyâsî ve ekonomik bunalım hüküm sürüyordu. Ayrıca, 1974 senesinde çıkarılan genel afla daha önce devleti yıkmaya kast etmiş, devletin güvenlik kuvvetlerine kurşun sıkmış olan anarşistler de affedilmişti. Aftan faydalanan kimseler devletin temel nizâmını yıkmaya yönelik şiddet hareketlerine başladılar. Şiddet olayları bilhassa fakülte ve yüksek okularda olmak üzere orta dereceli okullara kadar sıçradı. Devletin devâmını isteyen ve okullarda okuyup milletine faydalı olmayı gâye edinen kimseleri rahatsız eden şiddet olayları karşılıklı çatışmalar hâline döndü.

Türkiye tarihindeki en kara leke belki de 1980 darbesidir. İşte bugün düşünemeyen ve düşünmeye çekinen bir toplumun ortaya çıkmasına neden olan 12 Eylül ihtilalinin ülkemizde yarattığı ağır sonuçlar ve bilanço şu şekildedir.

Tarih 12 Eylül 1980 Cuma saat 03.00. Radyolardan ve dönemin tek kanalı TRT’den yükselen sesler, Türkiye’nin içinde bulunduğu hali ve geleceğini değiştirmiştir. Bunlar, ‘Bayrak Harekatı’nın başlangıç sesleri olmuştur. Sabahında ise birçok şey, artık eskisi gibi olmayacaktır ve olmamıştır. Bilançosu fazlasıyla ağır olan 12 Eylül Darbesi’nin yapılma amaçları; siyasi iktidarsızlık, ekonomik sebepler ve aşırı sağ-sol çatışmaları ile oluşan kaos ortamı olarak sıralanabilir.12 Eylül 1980 Askeri Darbesi! Kimilerine göre dönemin gençliğini alıp götüren ve düşünemeyen bir toplumun yaratılmasına neden olan ‘postallı’ müdahalesi. Kimilerine göreyse Ülkenin ve çocukların kurtuluşu...

12 eylül darbesi Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir. Esas itibariyle bu dönem 1970’li yıllarda yaşanan birikim rejimi krizinin ve sınıflar mücadelesinin bir sonucu olarak görülebilir. Aslında 1980 darbesi 1971 darbesinin başarısız bir denemesi de denebilir. 12 eylül harekatı Osmanlıdan bu yana modernleşmenin mimarı ve baş aktörü olmuş olan ordunun yaptığı en şiddetli ve en acı darbedir. Oysa 1908 yılında Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkmadan önce şunları söylemişti: “Ufukta tehlike bulutları görüyorum. Ordunun siyasete karışması işi artık bitmelidir. Asker kışlasına, siyasetçi siyaset sahnesine dönmezse, her şey mahvolur... 

Taksimde 1 mayıs işçi bayramını kutlamak için toplanan kalabalığın taranarak 34 kişinin öldürülmesiyle başladı . 6 Nisan 1978’de Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoloğlu’nun evine bomba gönderildi. Zaten gergin olan ortam Hamit Fendoloğlu’nun öldürülmesiyle iyice gerildi. Başkanın Adalet Partili ve SUNİ idi  bunu Aleviler yaptı düşüncesiyle halk ayaklandı. Sağ ve sol çatışmaları Alevi-Süni çatışmalara dönüşmüştü ve Alevilere yönelik çok şiddetli saldırılar olmuş ve bir çok sol görüşlü alevi vatandaşımız öldürülmüştür. 3 Ekim 1978’de MHP’li Recep Haşatlı’nın oğlunun öldürülmesine misilleme olarak 4 Ekim günü iki solcu genç öldürülmüştür. 9 Ekim’de ise bahçelievler katliamı olarak bilinien acı olay yaşanmıştır. O dönemde kürt sorunu ile ilgili ilk sinyaller gelmeye başlamış ve 27 kasım 1978’de PKK terör örgütü kurulmuştur. 19 aralık 1978 tarihinde ise çok acı bir olay olan 120 civarı alevi vatandaşımızın öldürülmesi ve yaklaşık 5000 insanın yaralanmasına yol açan maraş katliamı yaşanmıştır. Bu olay 12 eylül öncesi belki de olayların kontrolden çıkmasına neden olan en büyük olaydır. Kahramanmaraş olayları sadece ülkeyi değil, bunca yıl terör içinde yaşanmasına rağmen, fazla ilgi duymayan batı ülkelerini de ilk defa kaygıya düşürmüştü.” 1 şubat 1979’da Abdi İpekçi suikastı yaşanan olayların üstüne ortamın daha da gerilmesine neden olmuştur. “Abdi İpekçi’nin öldürülmesi olayı, terörün en ılımlı çevrelere de el attığının en belirgin simgesi olmuştu” Olaylar her tarafı sarmıştı artık halk da bir darbe beklentisi içerisine giriyordu... 

11 Eylül günü akan kanlar 13 Eylül günü durdu. Çatışmalar sona erdi, her şey biranda bıçakla kesilir gibi gibi kesiliverdi. Bu durum darbe öncesi askerin görevini yerine getirip getirmediğinin sorgulanmasına yol açtı.12 Eylül döneminin en önemli gelişmelerinden biriside 1961 anayasasının kaldırılarak yeni bir anayasa hazırlanmasıydı. yeni bir anayasa hazırlandı ve halkın oyuna sunularak kabul edildi. Halkın büyük çoğunluğu (%91) bu yeni anayasaya evet oyu vererek kabul etti. Sonuçta halkın seçimle bir şeyleri değiştirebileceği inancı tamamen yok olmuştu,  12 Eylül sonrasında belediye başkanlarından kaymakamlara kadar herkes görevden alındı ve yerlerine askeri atamalar gerçekleştirildi. Meclis dağıldı ve tüm yetki Milli Güvenlik Konseyinde toplandı. Tüm sendikal faaliyetler durduruldu. Grevler yasaklandı, ücretler donduruldu, Türk-iş hariç tüm sendika, dernek ve siyasi partiler kapatıldı, DİSK’in tüm malvarlığına el kondu. 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyondan fazla kişi fişlendi. 517 kişi idam cezasına çarptırıldı. Bunların 50’si asıldı.12 Eylul vatandaşı siyasetten ve devletten soğuttu. İnsanlar İnanılmaz acılar çekmiştir. Bugün kendi devletimizin haklı olduğu konularda bile ona destek vermeyen bir kuşak oluşmuştur. Kenan Evren’in” Ne zaman ki bir ordu politikanın içine girmiştir, o ordu yavaş, yavaş disiplinini kaybetmeye ve yavaş, yavaş çökmeye başlamıştır…”sözleri tarihe not düşmüştür.

Ülkemiz Bölünüp Parçalanma noktasına gelmişti her akşam haberlerini izlerken onlarca kişinin ölüm haberleri ile sarsılmaktaydık 12 Eylül harekatının Ülkemizin bölünüp parçalanmasının önüne set çeken ve bozulan DEMOKRASİ AYARLARIMIZI akort eden bir harekat olduğu gerçeği de asla göz ardı edilemez...