Pek Muhterem ve Aziz Kardeşim, Osman Karaman Beyefendi.

Şifa ve sıhhat temennîlerinize, Hüsn-ü Zan ve İltifatınıza teşekkür eder, yol gösterici, kıymetli yorumlarınızı beklerim. İnşâ Allah! Hep birlikte, Son Müceddid’in Evlâdı olarak, Tecdid Hareketini devam ettireceğiz, Sünnet’leri ihya, her tür bid’atleri de imhâ edeceğiz. Böylece, Sevâd-ı A’zam, ehl-i Sünnet yolu, üzerindeki bütün pürüzler izâle edilecektir.

Pek Değer’li Kardeşim, Ali Osman Beyefendi.

Tutturmuşlar, büyüklerimiz izin verdi, büyüklerimiz kıldırdı. Kuzum, sahî bu büyükler kimlerdir? Benim için Büyüğümüz, Silsile-i Zeheb-Silsile-i Saâdât’ın 23. Halkası, Kutbu, Bizim Üstadımız, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid, Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazretlerinin, Nisbet-i Ma’neviyye ve Nisbet-i Ruhâniyye ile merbut bulunduğu, İmam-ı Rabbânî, Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretleridir. Bu Büyüğümüz Mektubat-ı Kudsiyye’de, Cild 1, Sahife 328, 288.Mektupta, Tesbih Namazı da dâhil, nâfile namazların cemaatle kılınmasının, tahrîmen mekruh olduğunu söylüyor. Bir başka Büyüğümüz, Silsile-i Zeheb-Silsile-i Saâdât’ın 33. Halkası-Kutbu, Silsile-i Saâdât arasında 5. Kutbul Aktabı, Mürşid-i Kâmil Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazretlerinin bu husustaki görüşleri de Yorumunuzda tasrîh buyurduğunuz gibi zâten bellidir. Öyleyse, bu inad ve ısrar niçin?

Merhûm Büyüğümüz, Cennetmekân, Kemal Bey Ağabeyimiz, Kemal Kacar’ın vâkî, bir istişâre neticesinde rey çokluğu ile (ekseriyyetin reyiyle) seçildiği iddiası tamâmen yalandır, uydurmadır. Ne yazık, bir şehir efsânesidir. Efendi Hazretleri, Tasarruf-u Hakîkî’ye geçmeden önce de, İhvanımızdan, kendisine bir şey danışıldığında, husûsiyle Umur-u Dünya’ya aid hususlar da, fikrini söyler, fakat “Bu mes’eleyi bir de Kemal Bey’e soralım,” buyurdular. Hazret’imizin İrtihâl buyurduğu, 16 Eylül 1959 tarihinde, orada bulunanlar, benim tespitlerime göre, Merhûm Mustafa Çırpanlı, Merhûm, Çatalca Müftüsü, Lutfi Davran ve Bartın’lı, Tâcir’lerden, Merhûm, Lutfullah Kocabaşoğlu, Pek Tabîî, Büyük Damadı, Kemal Kacar, Küçük Damadı, Hüseyin Kâmil Denizolgun bulunuyordu. Bu Zevât ve başkaları, Fart-ı Muhabetten dolayı büyük bir şaşkınlık içerisindeydiler. –Hatırlayınız, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in Ruh-u Azizleri, Mele-i Âlâya uruç ettiğinde, Haz.Ömer radiya’llâhu anh, Efendimize haber verildiğinde, Resûl-i Ekrem’e olan Fart-ı Muhabbetinden, deliye dönmüş, kılıcı kaptığı gibi, Medine Sokaklarında, “Hayır! O, Aslâ ölemez, ölmemiştir. Her kim, Onun öldüğünü söylerse başını uçururum,” diye feryâd etmişti.

Tıpkı Hazreti Ömer gibi, başta büyüklerimiz olmak üzere, hepimiz, Hazreti Üstazımızın anî ufûlü, irtihali karşısında, hayretler içinde kaldık, hepimiz, göz yaşına boğulmuştuk.

Bir taraftan da, Teçhiz-ü Tekfîn hazırlıkları yapılıyordu. Böylesine bir ortam’da her şey bir tarafa bırakılacak da, yeni bir idareci seçimi için ba’zı ağabeyler toplanacak, kim idareci olsun, diye müzâkere edecekler ve netice’de ba’zıları birilerine, diğer ba’zıları, bir başkasına rey verecek de ekseriyetle birisi seçilecek... Böyle bir yalanı söyleyenler ve böyle bir iftirada bulunanlar, bizi, bizim büyüklerimizi, ağabeylerimizi hiç tanımamışlar-tanıyamamışlardır.

Bir taraftan büyük bir hayret ve şaşkınlık içinde o Mübârek Zât’ın edebiyyete intikâl telaşı içerisinde bulunuyorken, diğer taraf’tan, “kimi idareci olarak seçelim,” derdine düşecekler, anlaşamayacaklar, netice olarak da, “Mâdem, bir kişi üzerinde ittifat edemiyoruz, öyleyse oylama yapalım, kim oyların hepsini veya ekseriyyetini alırsa o idareci olsun,” denilecek... Böyle bir durum, vukûatın normal seyrine tamâmen aykırıdır.

Cennetmekân, Merhûm, Kemal Beyağabeyimiz, Mürşid-i Kâmil’i, 1936 yılının, yaz aylarında, Galatasaray Lisesi’nden me’zun olduğu yıl, 19 yaşındayken, tanımış ve kapılanmıştır. Daha sonra, hasbelkader, sıhriyyet yoluyla en yakınlarından birisi olmuş, irtihaline kadar da kendisinden hiç ayrılmamıştır. Babaları, Merhûm, Halil Kacar Bey, o devirlerde, Türkiye’nin en zenginlerinden birisiydi. Efendi Hazret’lerinin mücâdele yıllarında, ihtiyaç duyduğu, zarûrî masrafları bizzat kendisi karşılıyordu. –Meraklısına, Merhûm Büyüğümüz, Cennetmekân, Kemal Bey Ağabeyimiz, Ticârî hayatında Banka’larla çalışmaz, Bankalara para yatırmaz, Banka’lardan kredi kullanmazdı. Ateşten kaçarcasına faizli muamele’lerden uzak dururdu. Nukûd ve diğer ziynet varlıklarını, devrin, Osmanlı Bankasından kiraladığı, Kiralık Kasa’larda muhafaza ederdi. Cumhuriyet’in ilk yıllarından i’tibâren, uzun bir müddet, Kâime (Kayma) Kağıt paraları basmak için Merkez Bankası’nın bir matbaası yoktu. Filhakîka, bozuk paralar dediğimiz, madenî paralar, İstanbul’da, Darphâne’de basılıyordu. Fakat, Kâime veya Kayma, denilen, kağıt paralar, Fransa’da-Pâris’te basılıyordu. Merkez Bankasının, para bastırma ihâlesini de Osmanlı Bankası kazanırdı. Zirâ, bu hususta, başkaca, herhangi bir uzman kuruluş bulunmuyordu. Para’nın Banka’lara, devlet dâirelerine tevzi’ini de, Osmanlı Bankası yapıyordu. Kemal Bey Ağabey, matbaa’dan çıktığı gibi, paketi açılmamış, el değmemiş, paraları Efendi Hazretlerine, talebeye verilmek üzere, talebe’nin ihtiyaçlarının karşılanması için veriyordu.

Talebe’den birisini hizmet için bir yerlere gönderirken veya talebe’nin ihtiyaçları için vekilharç durumundakilere para verirken, Mübârek sol elinin uzunca ve me’zun parmaklarıyla, diz kapağına kadar uzunca ceketinin sağ iç cebinden hiç el değmemiş paraları çıkarır verirdi. Görenler, Hazretimizin, kerâmet izhar ettiğini, hiçbir kimsenin kullanmadığı, el değmemiş paraları cebinden çıkardığını zannederlerdi.

Halbuki, Mürşid-i Kâmil ve Müceddid, diğer yüksek mertebeli velî’ler gibi, Kevnî kerametlerden imtinâ eder, Kevnî kerâmetleri, “Hayz-u Ricâl olarak telakki eder, herhangi bir zarûret durumunda, elinde bir kevnî keramet zuhur etmiş ise, inhitad ettiği eski mertebe’ye ulaşmak için günlerce murakabe’de çile’de kalırlardı. Sahibizaman olduğu için, kevnî keramet değil, deruhte ettiği vazife’nin tabîî gereği, tasarruf’larda bulunurdu.

Demem odur ki, Efendi Hazret’leri Dâr-ı Bekâ’ya intikâl buyurduğunda, mevcudlar arasında, Umûr-u Dünya’yı ve günlük zâhirî idareyi tedvir edecek Zât, şüphesiz, Merhûm Büyüğümüz, Cennetmekân Kemal Bey Ağabeyimiz, Kemal Kacar idi. Yaş olarak değilse de, tecrübesi, Tezkiye-i Nefs, Tasfiye-i Letâif, dinî ve tasavvufî ilimlerle müsbet ilimler bakımından, bütün bunların da ötesinde, ehl-i Beyt’den bir ferd olarak Beyağabey diğerlerinden bir adım öndeydi.

Beyağabey’in devrinde, uzun yıllar onun idaresine karşı çıkanlar olmamıştı. Herkes, zannederdi ki, kendisi, “Son derece sert mizaçlı, istişâreye ehemmiyet vermez dediğim dedik, çaldığım düdük,” diyen birisiydi. Hayır! Her mes’eleyi istişâre eder, karşısındakileri dikkatle dinler, bizler de hiç çekinmeden, rahatlıkla görüşlerimizi ifade edebilirdik. İstişâre neticesinde, “Yâ! Demek ki, öyle, Pek âlâ! Öyleyse biz de öyle yaparız,” buyururdular. Hazretimizin, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid, Müceddid ve Sahibizaman olarak, bütün tasarrufu, bikemâlihâ ve bitemâmihâ devam ettiğine ve ilâ Mâşâ Allah! devam edeceğine göre, devrin büyükleri, Umur-u Dünya ve zâhirî işleri tedvirle vazifeliler, elbette Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil değillerdir. Bu bakımdan, hiçbirisi, “Lâ Yuhtâ velâ Yüs’el,” (hata etmez ve soru sorulmaz değillerdir).

Sözlerine, icraatlerine katılmayan karşı çıkanlar da olabilir. Bu hususta, Kırmızı Çizgimiz, Pîran, İmam-ı Rabbâni ve Hazretimize dil uzatılmasıdır. Zâten, bu Büyüklerimize dil uzatanların hali, “Hasired-Dünya ve’l-Âhirete Zâlike Hüv’l-Husrânü’L-Mübîn,” (O, dünyasını da âhiretini de kaybetmiştir. İşte bu apaçık zıyanın tâ kendisidir.) (Hac 22/11)

Aziz Kardeşim. Yorumlar, Gazete’den, haftanın bir günü bana kargo ile ulaştırılmaktadır. Üç ay içerisinde iki def’a çok ciddî ameliyat geçirmiş ve uzun bir müddet hastahâne’de kalmış olmama rağmen, yorumcularımızın yorumlarını hep cevaplandırdım. Sadece, 22 Mayıs 2017 Pazartesi yayınlanması gereken Yorumculara cevaplar, teknik bir sebepten dolayı bir hafta sonra 29 Mayıs 2017 Pazartesi günü yayınlanmıştır.

Yorumlar sıraya konulmakta, bize söven, muhtelif hakaretlerde bulunan yorumcuların yorumları bile, tam zamanında cevaplandırılmaktadır. Hiç merak etmeyiniz, bütün yorumlarınız için mutalâa verilecek, bütün sualleriniz cevaplandırılacaktır. Lütfen sizler de, bu zemini tenvir edecek yorumlarınızı göndermeye devam buyurunuz...