Türkiye’de kurulmuş 61 parti vardır. Bunların 19’u seçimlere girebiliyor. Anlayamadığım husus şudur, 4 partinin haricinde seçim barajını aşabilecek, parti görülmüyor. Buna rağmen hangi cesaretle, iyi kötü paralar harcayarak seçim kampanyası yürütüyorlar.
Örneğin, Sn. Emine Tarhan’ın kurduğu Anadolu Partisi’nin şansı nedir? Sn. Tarhan CHP içinde kalıp; mücadele etseydi daha doğru olmaz mıydı? Bir diğeri DSP. Adı bile geçmiyor. Aynı şekilde Vatan Partisi’nin barajı geçme şansı yok. Neden bunlar birlikten kuvvet doğar prensibini benimseyip, CHP çatısı altına girmiyorlar. Sanıyorum ki, baraj şansı olmasa da, bir partide Genel Başkan olmak, parti yöneticisi olmak, bu kişilere unvan ve itibar sağlıyor. Onun için dostlar alışverişte görsün kabilinden, güya seçime giriyorlar. Büyük Birlik ve Saadet Partisi beraber hareket etmeye karar verdiler. Saadet Partisi’ni anlıyorum. Önemli lider Sn. Prof. Dr. Erbakan Hocanın partisidir, MSP, RP, FP gibi bir kökü var. Ama, BBP’nin yeri MHP değil mi?
Asıl acı olan Türkiye’de eserler ve hizmetler yaratan, çağ atlayarak, büyük Türkiye’yi gerçekleştiren Merkez Sağın durumudur. ANAP nerede? DYP nerede? Bu partilere yazık olmuştur. Oysa en değerli kadrolar ve verilen eserler bu partilere aittir. Bugün Demokrat Parti diye bir parti var, ama, sadece adı var. Demokrat Parti bizim dişimizle, tırnağımızla yaptığımız ANAVATAN Genel Merkez Binası başta olmak üzere, ANAVATAN’ın mallarına el koymuştur. Demokrat Parti olayı yanlış ve neticesiz bir olgudur. Başta Sn. Süleyman Demirel olmak üzere, Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Tansu Çiller ve bu partilere mensup kadrolar ve yöneticiler başlarını ellerinin arasına alıp, Merkez Sağı biz ne durumlara düşürdük diye, acı acı düşünmelidirler. İnanın bugün iktidarda olan partinin asıl oyunun %15 olmasına karşın, oy verecek başka parti ve alternatif görmeyen ANAP’lı ve DYP’li seçmenler sayesinde yüksek oylara çıkmaktadır. Ben inanıyorum ki, Türkiye’nin çağdaş, medeniyetçi, laik, demokratik Cumhuriyete inanan, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, dini ve ahlaki değerlere öncelik veren sosyal adalete, sosyal güvenliğe, istihdama, adil gelir ve refah dağılımına önem veren ve kalkınma hamlesini tekrar harekete geçirecek ANAVATAN ve DYP tipi partilere ihtiyacı vardır.
Bütün dünyada sosyal demokrat partiler bazı laflar üretirler, ancak görülmüştür ki, sosyal reformları Merkez Sağ partiler yerine getirmişlerdir. Örneğin İngiliz sosyal Güvenlik Sistemi, Milli Sağlık Hizmeti hep muhafazakar Merkez Sağ partiler tarafından kurulmuştur. Sosyal Demokrat Felsefe mevcudun ve mevcut olmayanın dağıtımını ortaya atar. Tamam, gelir ve refah dağılımını yapalım, ama önce ülkenin büyümesini, gelirlerinin artmasını sağlayalım ki, refah gelsin ve dağılsın. Zaten kalkınma denilen olay büyüme ve büyümenin nimetlerinin toplumun tüm kesimlerine adil, makul biçimde dağılımıdır. Bölgeler arası dengesizliğin kalkması da fevkalade önemlidir.
2015 seçimleri dolayısıyla partiler kampanyalarını sürdürmektedir. Bu bir demokrasi gereğidir. Millet herkesi dinleyecek, sonuçta kararını seçim günü sandıkta verecektir. AKP’nin yeni lideri ile seçimlere asıldığı bir gerçektir. Ancak, Sn. Davutoğlu bir üniversite hocasıdır. Birilerine benzeyeceğim diye, bağırıp, çağırmasına, bu şekilde birilerine yaranmasına hiç ihtiyacı yoktur. Temin ederim ki seviyeli, bilimsel, ama halkın anlayacağı, bağırıp çağırmadan, hakaret etmeden, en önemlisi dini istismar etmeden yapılacak kampanya çok daha başarılı olacaktır.
Realite şudur, HDP’li olmasa da, HDP’ye sempati duymasa da birçok insan AKP’yi ve özellikle Cumhurbaşkanını durdurmak için başkanlık sisteminin gerçekleşmemesi için HDP’ye oy verecektir. HDP’ye oy verenler arasında entelektüellerin bir hayli fazla olduğunu gözlemliyorum. Ancak sözlerimi büyük siyaset ustası, Cumhurbaşkanı Sn. Demirel’in bir sözüyle bitireceğim, “Siyasette 24 saat bile çok önemlidir ve birçok değişikliğe gebedir”.