Bir zamanlar tutkunu olduğum bir çizgi roman karakteri vardı. Adı; Kaptan Swing... İngiliz-Kırmızı Urba’lılar-a karşı savaşırdı.

En yakın arkadaşları: Geveze, kel ve sakallı Mister Blöf, onun sadık köpeği çelimsiz Puik, Swing'in gizli aşkı sarışın Betty, tek kolu kancalı kaptan El Ginşo, bir de durmadan atalarından söz edip, kötü kehanetlerde bulunan kızılderili Gamlı Baykuş’tu.

Mizah katarak çizgilerle anlatılan güzel hikayelerini, keyifle okurdum. Kahramandı yakışıklıydı ve aşıktı.

Ne zaman pesimist birini görsem ona Gamlı Baykuş derdim. Ancak son yıllarda ben aynı o karakter oldum. Ne yazık ki o yılların ilerisi, günümüze, tam tersi algıları getirdi.

Her gün gözlemlerime yenilerini eklediğim bu algıları paylaşmak istedim. Kesinlikle o yıllarda da vardı saydıklarım. Ama yaşam tarzı haline gelince toplumun kimliği şaştı, doğrusu bu da ürkütücü...

Sanki bir moda gibi zincirleme etkilerde üstelik...

* Kötü insan olmak. Başkalarının üzüntüsüyle beslenmek.

* Hat safhada bencillik, menfaatsiz hiç bir adım atmama. 

* Her konuda tembellik. 

* Bıkkınlık, adam sendecilik. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı.

* İçeride dışarıda her şeyde müsriflik.

* Geniş harelerde saygısızlık. Toplu taşımalarda 100 yaşındaymış gibi uyuyan gençler ve başında ayakta duran dedeler nineler.

* Kolay yoldan para cebe aksın fikri.

* Her yere estetik ameliyatlar

* Kadınlara garez, öldürme arzusu

* Boşanmak

* Aldatmak, çok eşlilik- Türk insanı hasta olmaz.

* Her şarta uyum sağlamak.

* Sosyal medya da kısaltma sözcükleri. Bazen ifade kullanmak- El kol işaretleri. 

* Türkçeyi yabancı kelimelerle birlikte kullanmak.

* Her konuda bilgi sahibi olduğunu düşünmek, otorite gibi konuşmak. Yorum yapmak. Avukatçılık oynamak.

* Telefonda mesaj başlatıp sonra cevap yazmamak 

* Narsisizm

* Sevgi nedir bilmemek.

* Psikolojik soğuk savaşı arkadaşlık saymak.

* İnsanlara pislikmiş gibi bakıp, bu yolla ilgi toplamak. (Bu gerçekten çok çalışan bir durum maalesef.) Her faturayı itirazsız ödemek, haksızlığa uğrayınca sessiz kalmak.

* Cüzdan çıkarınca içinde ki paraları gözle sayıp, işte orada ... lira var, demek.

* Dükkanda denemiş olduğun giysiyi, maymuna döndüğün halde harika denmesi.

* Adres sorduğun kişiyi hiçe sayıp atlamak. Sonra yanlış yer söylemek. Kel-Fodul

* Sabaha kadar gürültü yapıp, yapmadım demek

* Alkol sigara 

* Tuhaf ilişkiler

* Gösteriş manyağı olmak- Parası olan da olmayan da

* Ağaç gibi saatlerce dudak dudağa sabit kalmak.

* İnşaatı bitmeyen şehirde garip bir şekilde hep birlikte ortalıkta olmak

* Şehirde, çözümsüz çözümlerin içinde düşe kalka yaşamak

* Travmaları göz ardı etmek

* Elektronik aletlerin tamirinde kısa zamanda arıza yapmasını sağlamak.

* Ehli olup olmayan her ustanın her işi yapıyor olması.

* Kamuya açık yerlerde çalışanlarda sert ve densiz üslup.

* Tepeye huni gibi bere takıp tepesine tüy takmak. Sonra da  yolda savaşır gibi yürümek.

* Köpeğinin pisliğini almayanı ikaz edince sana ne cevabı

* Cep telefonu haberciliği isteyen medyaya görüntü çekmek ve kendini gazeteci sanmak.

Ve daha niceleri... 

Görüldüğü üzere; Biz avukatız , biz memuruz, biz kadınız, biz erkeğiz, biz çocuğuz,  biz muhtarız, biz yazarız, biz işvereniz, biz müzisyeniz, biz işçiyiz, biz postacıyız, biz mimarız, biz teknisyeniz, biz eğitimciyiz... biz akıllıyız, biz iyi niyetliyiz. Biz insanız. Ve iyi şeylere layığız. Nasıl toparlanacaksak!