Sevgi ve güvenin giderek kaybolduğu günümüzde insani münasebetler zaafa uğramaktadır. Sevgi ihtiyacını eşyaya sahip olmak veya diğer mahlûkata yönlendirmek modası mesafe katetmektedir.
İnsanların kedi, köpek, kuş gibi yaratıklarla daha fazla vakit geçirmek ihtiyacında olmaları hayli düşündürücüdür.
Manevi değerler tahribata uğradıkça çaresizliğine çare arayanların sayısı da giderek artış göstermektedir.
Bir başka tuhaflıksa yolda yürürken bile önünü göremeyecek kadar malum telefonlara kendini kaptırmış kadınlarımız kızlarımız.
Bir takım ölçüler rafa kalkmış, kulaklar, kulaklıklar sebebiyle işitmiyor, gözler malum telefonlarla meşgul olduğu için görmüyor..
Otobüse yaşlı, sakat binmiş, inmiş kimseler umursamaz olmuş. Kalkıp yer vermeye vakti yok kimsenin.
Milletin en değerli kurumu olarak bildiğimiz aile müessesesi kökten sarsılmış, boşanmalar almış yürümüş.
Hele de maçlar sonuna kadar sesi açılan televizyonlardan gürültüyü dinleme mecburiyeti de cabası
Ve daha nice problem artarak büyümektedir.
Kahvehanelerde bile sohbet dediğimiz münasebetler rafa kalkmış, her zaman aynı nakaratlar tekrar edilir olmuştur.
Gündem bilir bilmez siyaset yaygaralarıyla, dünün olmuşu, olmamışı dedikodusu ve malum telefon internet meşguliyetiyle dolup taşıyor.
Kitap, gazete, dergi okumaları yerine fuzuliyatla iştigal edilmektedir. Meselenin daha da akıl almaz olanı kariyer sahibi olarak gördüklerimiz de dost meclisin hayal hülyası ile oyalanmakta, telefondan başını kaldırmamaktadır.
Hani bir yerde ve yalnız otururken anlaşılır bir durumdur da, yolda yürürken veya dost meclisinde otururken pür dikkat malum telefonla bu kadar samimi olmak neyin nesidir.
Birçok temel konulara ahkâm kesenleri bu dairenin içinde görüp hayret etmemek mümkün mü?
İster istemez geleceğimize bakıyoruz. Beş on sene sonrası ve daha ilerisi ne olabilir diye. Pek iç açıcı bir manzara görünmüyor.
Pek çok kimse vaktiyle çikita muz ithalinde çok şaşırmıştı, daha sonra da sarımsak ithalinde aynı şaşkınlığı yaşadık tabi ki. Şimdiki öyle böyle değil her şeyi bildiğini sananların bile (tabi vicdan varsa) dudağını uçuklatacak seviyelere çıkmış.
Belki de sevgi ve güveni kaybettik. Arayış içinde olan bazılarımız yolunu kaybetti arıyor. Biraz hayal, biraz ümit, belki bu gün belki yarın bulurum arzusu içinde devam ediyor arayışına.
Düşünse bu yolun yol olmadığını, düşünebilse bulacaklarının, kaybedeceklerinin yanında hiçbir değeri olmadığını. Düşünebilse…
Bu konularda (dahası hiçbir konuda) kimseye bir uyarıda bulunmak, bir şeyler söyleyebilmek mümkün olmaktan çıkmak üzeredir.
Ve açacağı problemler hepimizi alakadar edeceğinden dolayı da son derece vahimdir. Herkesin dilediği davranma hakkı nereye kadardır. Nerede durulur, nerede yürünür. Bilinse de önemi kalmamıştır. Çünkü herkes kendine göre bahanesini bulabiliyor.
Devamlı gelişen nemelazımcılık, boş vermişlik, siyasi ayrımcılık ve benzeri gidişat pervasızca devam ediyor.
Uçurumun kenarına yaklaşmakta olanlar bilmelidir ki yolun sonu iyi değil. Bu gidiş dönüşü olmayabilir.