Karatay Belediyesi ve KTO Karatay Üniversitesi’nin Ortaklaşa düzenlediği “Türkiye’de Darbeler ve 15 Temmuz Darbe Girişiminin Topluma Yansımaları” konulu Konferans Karatay Belediyesi Celalettin Karatay Kongre ve Gençlik Merkezinde yapıldı. 

İçişleri Bakanlığına getirildiğinden bu yana enerjisi ve söylemleriyle dikkat çeken Sayın Süleyman Soylu’nun Anayasa Değişikliği Referandumuna sayılı günler kala, hemen komşu mahallemde konuşacak olması, 4 aydır süren nekahat sürecime artık aksiyon kazandırmam gerektiği fikrini de beraberinde getirdi.

Salona girerken epeydir görüşemediğimiz birçok dostla selamlaşma görüşme imkanı bulduk. Ak Parti eski Milletvekilleri Hüsnü Tuna, Hasan Angı, Mustafa Kabakcı, Milletvekilleri Mehmet Babaoğlu, Ziya Altunyaldız, Uğur Kaleli, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ilk karşılaştığımız isimlerdi.

Ak Parti İl Başkanı Musa Arat, Karatay İlçe Başkanı Mehmet Şen,  Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli, KTO Başkanı Selçuk Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve Milletvekili Mustafa Baloğu’nun konuşmalarına yazıyı uzatmamak adına- girmeyelim. Şu kadar ki; Sayın Akyürek, Konya ve tüm ilçelerinin bugüne kadar üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını belirttikten sonra Karatay’ın 2010 Anayasa Referandumunda Yüzde 92 evet oyu kullandığını hatırlatarak, bu defa evet oylarının yüzde 98-99 oranına çıkmasını umduğunu söyledi. Böylece Karatay Teşkilatının önündeki hedefi de “rekor” olarak belirlemiş oldu.

Esasen bu rekoru beklemekte bir beis yok. Hayır cephesinin büyük partisi CHP’nin eski Karatay İlçe Başkanlarından biri ile sohbetimizde “Karatay halkını kaybetmişiz. Bakıyorum köyde 3 oyumuz var, yüzde yüz artırsak 6 oy eder” dediğini hatırladım. Referandum “Parti seçimi olmasa da” seçmeni partilerin ikna edeceğini düşünürsek, CHP’nin Karatay’da bu şansı yok. Üstüne bir de MHP’nin “evet cephesindeki güçlü duruşunu” koyarsak 16 Nisan Akşamı Karatay yüzde -99 ile olmasa da- yeni bir rekora imza atacaktır.

Süleyman Soylu kürsüye Recep Tayyip Erdoğan türküsü eşliğinde çıktı. Salonda müziğin ve Soylu’nun coşkusu yaşanırken, -aksilik işte- elektrik tesisatı arıza verdi. Salon aydınlatması yansa da, dev ekranlar, ses sitemi ve naklen yayın cihazları susmuştu. Sessizliği sloganlar deldi ve bir süre sonra sistem, dev ekranlar haricinde çalıştırıldı. 

Sayın Bakanın haberlere konu olan ifadelerini burada tekrarlamaya gerek yok; 2009’da DP Genel Başkanlığını bıraktıktan sonra rahata erdiğini, konferanslara panellere katılarak fikir beyan etmekle yetinmeye çalıştığını anlattıktan sonra, “2010 yılında Sayın Başbakanımızı hastalığı nedeniyle ziyaret ettim. Odada başkaları da vardı. Bir süre sonra, (Bizi Süleyman ile yalnız bırakın) diyerek) odayı boşalttı. Orada bana çok önemli şeyler anlattı. “Ortadoğu karışacak, sonra Türkiye’yi karıştırmaya çalışacaklar. Sen de bu mücadelede elini taşın altına koy” dedi. Siyaseti bıraktığımı, rutin hayatımı yaşadığımı söyleyince bana, önümüzdeki 5-6 yılda gelişecek sıkıntıları anlatarak (Memlekete hizmet etmemiz gerek, kenarda durmak olmaz) dedi.

Soylu burada bir izaha ihtiyaç duydu ki önemliydi; “Bakın, sayın Başbakan bana, ‘Gel burası iktidar partisi. Sana bir koltuk verelim, keyfine bak’ demedi. Ülkenin ve iktidarın yaşayacağı sıkıntılara karşı beraberce mücadele etmeye çağırdı. Sayın Başbakan haklıydı, (Rahatımı düşünmek) bana yakışmazdı. Böylece AK Partide siyasete yeniden döndük. Sonra, sayın Başkanımızın söylediği bütün sıkıntılar Ortadoğu’da ve ülkemizde tek tek yaşanmaya başladı. Önce Ortadoğu ülkeleri karıştı, yönetimler değişti. Sonra ülkemizde 17-25 Aralık olayları, 6-7 Ekim olayları, Gezi Olayları nihayet 15 Temmuz alçak darbe girişimi oldu.

Süleyman bey ses tonunu, vücut dilini iyi kullanıyor. Sesini vurgulara göre alçaltıp yükseltiyor. Baygınlık veren değil, dinamizm katan bir hatip. Salonu coşkuya boğup tabir yerindeyse –işi gargaraya- getirmemeye çalışıyor, mesaj hedefli konuşuyor.

Bu anlattıklarından sonra “Allah şahit, biz bu mücadelenin içinde olmasaydık anamızın sütü helal olmazdı” diyerek, kararlılık vurgusu yaptı.

Mevcut parlamenter sistemin zararlarını da anlattı Soylu. Bir gecede DYP’den istifa ettirilen 25 Milleetvekili ile hükümet düşürüldüğünü, Güneş Motel’de 12 AP Miletvekilinin istifa ettirilerek CHP’ye geçirildiğini, muhtıralarla hükümetlere ayar verildiğini anlatarak “Bu mu güçlü parlamenter sistem. Biz efendilerin değil, miiletin parlamentosu olsun istiyoruz. Bunun için Anayasa değişikliğine gidiyoruz” ddedi.

Soylu burada bir başka hususun altını çizdi “Biz bu yenilikleri ancak ve ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapabiliriz. Onun 15 yıllık devlet yönetme tecrübesi, bilgi birikimi, öngörüsü bizim yolumzu açıyor. Başka türlü mümkün değil” diyerek Erdoğan’ın dava mimarlığına işaret etti. 

Konuşma arasında elektrik sisteminin bir kez daha arıza verdiğini de not edelim. Oturduğumuz yerin arkasında bulunan hanımlardan “Sabotaj mı var” söylemlerin gelmesi de enteresandı. 

Terörü bitirme konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kat’i emrinin olduğunu da vurguladı Soylu. Ve bütün programlarında olduğu gibi Konya’da terörü bitirmede kararlılıklarını anlatıp, operasyonların seyri hakkında bilgi verdi.

Söz teröre gelmişken, “Ak Parti 15 yıldır iktidarda ve terörü bitiremedi. Referandumun ne ilgisi var da sonrasında bitirecek?” soruları sıkça soruluyor.

Bu sorunun -asli cevap vaktinin- şu sıralar olmadığını düşünerek “40 yıldır terörün var olduğu ülkemizde, son 15 yılı çıkarın, geriye 25 yıl kalır. O süre içinde mevcut parlamenter sistem hükümetleri niye bitirememiş olabilir?” sorusunun cevabı üzerinden mütala etmekte fayda vardır.

Benim için uzun bir aradan sonra yazılara dönüşe vesile oldu sayın İçişleri Bakanı Soylu’nun Konya ziyareti. Karatay’da olmasını da kendi adımıza fırsat bildik.

En yoğun gündem dönemini dinlenerek geçirmek bizim için elbette zor oldu. Sağlığımızda anormallikler gelişmezse ve yazı işleri uygun olursa referanduma kadar haftada birkaç yazı ile birlikte olmayı umuyoruz. Selam ile…