Geçen hafta bir bölümünü ele aldığımız anayasa maddelerine göz atmaya devam edelim.

MECLİSİN YETKİLERİ 

5. Madde güvenoyunu meclisten alıp halka vermenin dışında,  önceki hükümler arasında bulunan kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek hükümlerini koruyor.

Bu maddenin bir diğer değişikliği ise, “bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek” şeklindedir. Buna göre Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan tasarı meclise teklif olarak gelecek, kararı meclis verecek. 

Muhalefetin “Cumhurbaşkanı canı istediği zaman canının istediği ülkeye savaş ilan edebilecek” gibi ifadelerinin hükümsüz olduğu yukarıdaki satırlardan anlaşılmaktadır.

KANUNLAR MECLİS KABUL EDERSE YAYINLANIR

89. maddedeki değişikliğe gelince; 

Yasanın mevcut haline göre;  meclis geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse kanun cumhurbaşkanınca yayınlanıyordu. Meclisin değişiklik yapması durumda da Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar meclise gönderebiliyordu.

Yeni düzenlemede ise meclis, geri gönderilen kanunu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile aynen kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanacak.  Yani iddiaların aksine Cumhurbaşkanı’nın doğrudan kanun yapma yetkisi yok, önerdiği kanun da meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kabul edilirse ancak yürürlüğe girecek.

Detay, salt çoğunluk ifadesidir. Muhalefet buna itiraz edip salt çoğunlukla kabule karşı, basit çoğunlukla reddetme hakkı istemektedir!

TATİLDEKİ MECLİSİ CUMHURBAŞKANI TOPLAYACAK

Bir başka değişiklik 93. maddede gerçekleşiyor. Önceki yasa meclisin ara verme veya tatil sırasında doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulu’nun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılabileceği hükmünü taşıyordu. 

Yeni düzenleme, Bakanlar Kurulu çağrısını metinden kaldırıp, “gereklilik halinde meclisin cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılması” hükmünü getiriyor. 

MECLİS ARAŞTIRACAK, SORUŞTURACAK

98. maddede yapılan düzenleme de şu şekilde:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi; meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır.

Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir.

Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.

Meclis soruşturması, Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar hakkında 106. maddenin beşinci, altıncı, yedinci fıkraları uyarınca yapılan soruşturmadan ibarettir.

Yazılı soru; yazılı olarak en geç onbeş gün içerisinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarından ibarettir.

Meclis araştırması, genel görüşme ve yazılı soru önergelerinin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile araştırma usulleri Meclis İçtüzüğü ile düzenlenir.”

Görülüyor ki; meclis araştırması da, soruşturması da, yazılı soru yolları da anayasa da yerini alıyor. 

SADECE PARTİLER DEĞİL, HALK DA ADAY GÖSTEREBİLECEK

Cumhurbaşkanı, adaylığı ve seçimini düzenleyen 101. madde partilerin dışında halk tarafından da Cumhurbaşkanı adayı önerilmesini getiriyor.

Yasanın mevcut  metnine  “Cumhurbaşkanı Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir” ifadesi ekleniyor. Görev süresi yine 5 yıl ve bir kişi en çok iki defa seçilebiliyor. 

Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebiliyor.

Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona eriyor.

Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçiliyor. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen pazar günü ikinci oylama yapılıyor. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılıp, geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçiliyor.

KANUNLA DÜZENLENMESİ ÖNGÖRÜLÜYORSA KHK OLMAZ

104. maddedeki değişiklikler Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenliyor. Sıkça eleştirilen, ama hangi düzenlemelerine muhalefet edildiği açıklanamayan maddedir.

Muhalefetin propagandası nedeniyle, maddenin Cumhurbaşkanını kısıtlayan bölümüne dikkat çekmek gerekir. 104. madde şu ifadeleri taşıyor:

“Temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle, siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. 

Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.

Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.

Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. (…)

Cumhurbaşkanı ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.”

Görüldüğü gibi Kanun Hükmünde Kararname ile Cumhurbaşkanı ne muhtarlıkları kapatabiliyor, ne lokantaları!

SORUMSUZLUKTAN SORUMLU CUMHURBAŞKANINA

105. madde Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu düzenliyor. Yeni maddeye geçmeden önce, değiştirilecek maddenin bir hükmünü sunalım;

 “Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.”

Yani bugüne kadar Cumhurbaşkanlarının böyle bir zırhı vardı, yargılanamıyordu.

16 Nisan’da oylanacak metinde “Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir.” ifadesi yer alıyor. (…)

Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı seçim kararı alamıyor.
Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona eriyor.

Dahası; Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için, görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanıyor.

Biliyor musunuz; mevcut sistemde Cumhurbaşkanı hakkında bunların hiç birisi yapılamıyor. Ve bizim muhalefet Cumhurbaşkanına yargı yolu kapatılıyor” diye propaganda yapıyor.

Yeni düzenleme Cumhurbaşkanlarına büyük sorumluluklar yüklemenin yanında ateşten gömlek giydiriyor.

Sonraki yazıda kalan bölümü ele alalım.