AK Parti ve MHP’nin uzlaşmasıyla ortaya çıkan Anayasa değişikliği taslağı muhalefetin siyaset dışı engelleme çabalarına rağmen kabul edilip referandum kararı çıktıktan sonra, kampanya döneminde olağan dışı söylemler üretildiğini görüyoruz. Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı ve temsilcilerinin “Anayasa değişikliği maddeleri halktan saklanıyor, anlatılmıyor” gibi bir söylem üretmesi, siyaset fakirliğinden başka bir şey değildir.
Mecliste bütün maddeleri tek tek okunarak oylanan, Resmi Gazetede yayınlanan, bütün milletvekillerinin elinde bulunan, gazetelerde yayınlanan, internet haber sitelerinde, arama motorlarında bulunan değişiklik paketi nasıl “saklanıyor” olabilir.  
Biz bugünden itibaren birkaç gün 16 Nisan Anayasa değişikliği referandumunda halkın kabulüne veya reddine sunulacak olan maddeleri inceleyelim. Yasanın mevcut haliyle, değiştirilmesi istenen unsurları üzerinde, getirilecek yenilikler üzerinde duralım. Kararı okuyucularımız versin.

 

TARAFSIZ YARGI
Değişikliğin 1. Maddesi yargıya, bağımsızlığın yanında tarafsızlık ilkesini de getiriyor. 9. maddenin mevcut halinde “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” deniyor.
1.Maddeyi oluşturan değişiklikle bağımsız ifadesinin yanına bir de “tarafsız” ekleniyor.
Yani yargı bağımsızlığının yanında hem de tarafsız olacak.
Bu değişikliğin itiraz edilen bir yanı olmamalı iken; “ama…” diye başlayan muhalif çıkışları görüyoruz maalesef!

 

1 MİLYON 330 BİN 247 KİŞİYE 600 MİLLETVEKİLİ
Değişikliğin 2.Maddesi ise mevcut 75. maddeyi kapsıyor ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla seçilen altıyüz milletvekilinden oluşur” şeklinde bir düzenleme getiriyor.
Bilindiği gibi halihazırda milletvekili sayısı 550’dir. Yeni düzenleme ile 50 milletvekilimiz  daha olacak.
Bizim meclisimiz 1920’de 436 milletvekili ile mesaiye başladı. 1923’de bu sayı 333’e düşürüldü. 1927’de ise 335 vekil görev yaptı.
Türkiye’nin ilk resmi nüfus sayımı 1927’de yapıldı. O tarihte ülke nüfusumuz 13 milyon 648 bin 987 idi ve bu nüfusu 335 vekil temsil ediyordu. Bu da yaklaşık 41 bin kişiye bir vekil demekti.
1980’de milletvekili sayısı 450 idi. Ülke nüfusu ise 44 milyon 737 bin 321'e ulaşmıştı.
1999’da vekil sayısı 550’ye çıkarıldı. Gerekçe1997 görülen nüfus artışına paralel olarak temsilde adalet idi. O sayımda ülke nüfusu 62 milyon 865 bin 574 idi.
2016 yılında Türkiye’nin nüfusu 79 milyon 814 bin 871 kişiye yükseldi. Bu da günümüzde 145 bin 116 kişiyi 1 milletvekili temsil ediyor demektir.
2019’da 80 milyonu aşmış Türkiye’yi 600 milletvekilinin temsil etmesi anlaşılmaz değildir, yerinde bir değişikliktir. Hiç olmazsa, 133 bin 333 kişiyi bir vekil temsil edecek.

VEKİLLİĞİ HAK EDEN HİÇ GENÇ YOK MU?
Gelelim değişikliğin 3. maddesine. Bu değişiklik 76. maddenin “25 yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir” hükmünü “18 yaşa” indiriyor.
Bu hükümle ilgili eleştiriler yapılıyor, sanki meclisin tamamı 18 yaşındaki gençlerden oluşacakmış gibi uçuk bir algı oluşturuluyor. “Daha askerliğini yapmamış…” diye başlayan cümlelerle değişikliği sadece -erkek boyutunda- değerlendirmek de yanlıştır. Zira yasa bayanlara da 18 yaşında seçilme hakkı getirecek!
Gençlerine güvenemeyenler, geleceğinden nasıl emin olsun!
Bu bağlamda, geleceğe tecrübeli siyaset adamları yetiştirecek olması sebebiyle 18 yaş kararının yerinde olduğunu düşünüyoruz.

SEÇİLEMEYEN GENEL BAŞKAN MECLİS DIŞINDA
Değişikliğin 4. maddesi “TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin beş yılda bir ve aynı günde yapılmasını” getiriyor. Bilindiği gibi yakın tarihli düzenleme ile milletvekilliği seçimi 4 yılda bir yapılıyordu. Yeni düzenleme ile görev süreleri ve seçim tarihleri eşitlenecek. Bu yeni sistemin ihtiyacıdır.
Düzenlemeye göre süresi biten vekil mevcutta olduğu olduğu gibi yeniden seçilebiliyor. Burada bir değişiklik söz konusu değil.
Yeni düzenleme ile halkın önüne aynı gün iki sandık konulacak. Birisine Cumhurbaşkanlığı oy pusulası, diğerine milletvekili oy pusulası atılacak.
Seçmen dilediği partinin Cumhurbaşkanı adayına ve dilediği partinin milletvekili adayına oyunu verecek. Seçim sonucunda parlamentoya giren partiler ve milletvekilleri oluşacak.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise salt çoğunluk, yani yüzde 50’nin üzerinde oy alma zorunluluğu var. Birinci tur da gerekli çoğunluk sağlanamazsa bir hafta sonra, ilk turda 1 ve 2. sırayı alan adayların katıldığı ikinci tur oylama ile Cumhurbaşkanı belirlenecek. İlk turda adaylardan biri yüzde 50’nin üzerinde oy aldığı takdirde 2. tur seçime gerek olmayacak.
Karıştırılmaması gereken husus; meclis 1. turda kesin oluşuyor, Cumhurbaşkanlığı için ilk turda yeterli çoğunluk sağlanamazsa 2. turda sadece Cumhurbaşkanı seçimi yapılıyor.
Şayet seçime katılan partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanlığına aday olurlarsa, seçimi kazanamayanlar milletvekili de olamayacakları için parlamento dışında kalacaklar. Tabii olarak, partilerin ortak aday çıkarmaları da mümkün.

HALKIN GÜVEN OYUNUN ÜSTÜNE GÜVEN OYU OLMAZ
Anayasadaki 5. düzenleme 87. maddeyi tadil ediyor. Yasanın, önceki halinden en önemli farkı hükümetin meclisten güvenoyu almasına gerek kalmaması.
Mevcut sisteme göre, bilhassa çok parçalı meclis aritmetiği oluşan dönemlerde, hükümet programına güvenoyu hususu, sadece yeni hükümetin kurulmasını engellemek üzere kullanılmıştır. Güvenoyu sorunu nedeniyle ülkenin hükümetsiz kaldığı çok dönem yaşanmış, adeta milletvekili borsalarının oluştuğu görülmüştür. Yeni düzenleme, halkın oluşturduğu meclise ve halkın seçtiği Cumhurbaşkanına tam güveni beraberinde getiriyor.
Halk güvendiği insana ve partiye “yönet” diyecek, olay budur. Halk dilerse A Partisinin Adayını Cumhurbaşkanı seçecek, B Partisini de mecliste çoğunluk partisi yapacak ve hükümet kurulamama gibi bir sorun yaşanmayacak.

Bugünlük bu maddelerle yetinelim. Bir başka yazıda kalan maddeleri ele almaya devam edelim.