İPEK KAYA


Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir lider değildi.
O ayrıca eğitime çokça önem veren bir öğretmendi. Öğrencilik yıllarında; Selanik Askeri Rüştiyesinde, öğretmenin yokluğunda kara tahtaya çıkıp sınıf arkadaşlarına ders anlatırdı.
"En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır."
  "Milli eğitimde süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır."
"Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…"sözlerini söylemişti Atatürk.
Eğitime bu denli önem vermesinin sebebi; Ülkenin geleceğinin eğitimden geçmesidir. Eğitimsiz bir toplum geriye gider. İleriyi göremez, düşünemez ve geride kalır.
 Ve bu durumda, öğretmenlerinde rolü büyüktür. Eğer ki gençlere doğru eğitim verilmezse ve gençler doğru yetişmezse, geleceğimizde doğruya gidemez.
 O kitaplara düşkün bilge bir yazardı. Bilinen 3 bin 977 adet kitap okumuştu Atatürk. Türk ulusunu ileriye götürmek, bizleri bilgilendirmek adına pek çok kitap yazmıştı. Bunlardan hepimizin okuması gereken örnekler; "Medeni Bilgiler", "Nutuk", "Din ve Laiklik Üzerine", "Geometri" gibi...
 O aynı zamanda kadın erkek eşitliğine inanırdı. "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." sözlerini söylemişti. Kadınları geri plana atmazdı. Pek çok kadın sanatçıya da ufuk açmıştı Atatürk.
Çünkü kadının ezildiği, haklarının yenildiği bir toplumda ilerleme olamaz.
 O din ve devlet işlerini her daim ayıran bir liyakatçı, layıkçı, laikçiydi. Din ve devlet işlerinin birlikte yürümesinin sakıncalarını laiklik ilkesinde bizlere açıklamıştı.
 O Türk toplumunda bireylerin yasa önünde eşitliğini sağlayan kişi oldu. Halkçılık ilkesini ortaya koydu. Atatürk'ün halkçılık ilkesinden anlaşılan; toplumda hiçbir kimseye, zümreye ya da herhangi bir sınıfa ayrıcalık tanınmamasıydı. Herkes kanun önünde eşittir. . Halkçılık ilkesine göre; hiç kimse başkalarına karşı dinsel, dilsel, ırksal veya mezhepsel açıdan üstünlük sağlayamazdır.
 O milletini asla geri plana atmazdı, milletimize kulak verirdi. Cumhuriyet; egemenliğin halkta olduğu devlet yönetimi demektir. Cumhuriyetçilik ise devlet yönetiminde cumhuriyetin bulunması demektir.
Ülkesindeki insanları sever, onlarla gurur hep duyardı.
Her şeyden önce topraklarımızı, ülkemizi, insanlarımızı her daim her şeye rağmen koruyup kollayan bir kahramandı o.
 Mustafa Kemal, çocuklara ve gençlere oldukça önem verirdi. Onlara 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı - 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı gibi harika bayramlar armağan eden güzel bir babaydı da.
 "Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir."
"Çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştiremeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar."
"Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir." sözlerini söylemiştir Atatürk.
Atatürk'ün ülkemizi gençlere ve çocuklara emanet etme sebebi; Ebeveynlerinin gensel ya da söylevsel bilgisinin üzerine bilgi katabilmesi, böylece daha yeniyi, ileriyi görebilmesidir. Yani ülkemizin ilerlemesi için gençlere verilen ilgi, eğitimin layığıyla yapılması gerekir.
Ve bugün Atatürk'ümüzün gençlere armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Bugün, her yıl 19 Mayıs günleri kutlanan gençlik bayramımızdır. Bu bayram gençlere verilmiş hediyedir. Ama bu bayram, öncelikle anlamını anlayabilmiş gençlerin hakkıdır. Çünkü gelecek onlardır.
  19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!