Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli 100 bine yakın çalışanı bulunan ve 30 Milyar Doları aşan yıllık geliriyle dünyanın sayılı savunma firmalarından olan Falls Church, Virginia merkezli Northrop Grumman, California’nın Los Angeles şehrinde yaşayan mühendis Ergun Kırlıkovalı’ya ödül verdi.

Kırlıkovalı, Amerikan Deniz ve Hava Kuvvetlerinde kullanılan özel malzemeleri üreten tek tedarikçi konumunda ve dünyada alanında bir rakibi bulunmuyor. Onu bu kadar özel kılan şey çelik kadar güçlü, polimer kadar esneyebilen bir kaplama üretebilmesi. Kırlıkovalı'nın firması ayrıca F-35 savaş uçaklarında görünmezlik sağlayan kaplamaları tasarlıyor ve üretiyor.

Washington yakınlarında düzenlenen ödül törenine katılan Ergun Kırlıkovalı ile röportajımız…



Fotoğraf: Rona Doğan

Önce Vatan Gazetesi Washington DC



Öncelikle ödül için tebrik ediyorum. Bize ödül aldığınız firmadan ve ödülden bahsedebilir misiniz?

Bize ödül veren şirket, yani Northrop Grumman Corporation, Amerika’nın çokuluslu dev şirketlerinden biridir. 95 bin çalışanı ve yıllık 37 milyar dolarlık cirosu ile hem Amerika ve hem de dünya sıralamasında en büyükler arasındadır. Silah sistemleri yanında, hava savunma ve uzay teknolojileri üretir. Portfolyosunda nükleer denizaltından tutun da hayalet uçak olarak bilinen B-2’lere, İHA-SİHA’lara ve roketlere kadar çok geniş bir ürün yelpazesi vardır. Lockheed-Martin ve Boeing şirketleri ile ile birlikte uzay ve havacılık sektörünün “üç büyük” lerini oluşturur. Amerikan silahlı kuvvetlerinin evrensel ölçekte omurgasını oluşturan birkaç şirketten biridir.



Verilen ödülün adı “Excellence Award” yani mükemmeliyet ödülü. Bunu alabilmek için son bir yılda bütün tedariklerin yüzde 99 buçuğunu hem gecikmesiz ve hem de hatasız teslim etmeniz gerekiyor. Yani mali hem zamanında tedarik yapacaksınız ne erken ne geç, zamanında ve hem de malınızda “sıfır hata” olacak. Biz, bu gerçekten de müthiş yüksek kalite standartlarını ve tedarik hassasiyetlerini sadece son bir yılda değil, Kovid-19 pandemisi süresinde bile, yani dört yıldan beri, aksatmadan başaran birkaç firmadan biriyiz. Northrop Grumman firmasının on binden fazla tedarikçisi vardır. Bu standartları yakalayabilen firma sayısı ise yalnızca 50 civarındadır. Yani demek ki her iki yüz şirketten sadece bir tanesi bu standartları tutturabiliyor. İşte biz onlardan biriyiz. Northrop Grumman’ın bu hatasız-gecikmesiz performansımızı fark etmesi ve ödüllendirmesi bizleri de çok mutlu etmiştir.



Şu an yaptığınız işiniz ve çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? ABD’de deniz ve hava kuvvetlerinin polimer kaplama için tek tedarikçisi sizsiniz. Biraz bahsedebilir misiniz?

Şu anda B-2 ve F-35 uçaklarında ve Amerikan Deniz Kuvvetlerinde olmak üzere üç ayrı “tek tedarikçi” pozisyonumuz vardır. Her şey B-2 ile 35 sene önce başladı. NG, hayalet uçağı B-2 için “çelik kadar sert ama esneyebilen” çok özel bir kaplama şartnamesi ile ihaleye çıktı. Bazı yarışmacı firmalar bu istekler birbiriyle çelişiyor deyip ihaleye bile girmedi. Geriye kalan on kadar firma ile kıyasıya bir yarışa girdik. Yapılan kör testlerden bir tek bizim malzememiz sağ çıktı ve bu yüzden 26 yıldır B-2’lerde rakipsiziz. Bu başarımızı bize F-35 in yolunu açtı. 20 sene kadar önce girdiğimiz bir başka ihalede, şartname radara görünmeyen kaplamalar istiyordu. Yine ihaleye katılan firmaların teslim ettiği aday malzemeler kör testlere tabi tutuldu. Bu testlerden de bir tek biz sağ çıktık. Böylece F-35’lerde de 16 senedir tek tedarikçiyiz.


Biz sadece havacılık ve uzay sanayilerinde değil, aynı zamanda denizcilik sektöründe de iddialıyız. Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait gemilerde kullanılmak üzere özel bir kit geliştirdik ve orada da tek tedarikçiyiz. Korozyon, bildiğiniz gibi, denizlerde ve sahillerde, gemi, makina, araç-gereç, iskele, bina gibi insan yapısı her türlü varlık ve değerlere büyük zararlar veren onları harap eden bir doğa olayı. Biz polimerlerimizle korozyonu hafifletmek veya durdurmak için çok çeşitli çözümler öneririz. Ürettiğimiz kitlerle bakım-onarım yapılınca araç-gereçlerin ve binaların kullanım ömrü uzayabiliyor. Araştırma ve geliştirme çalışmalarımız hiç durmaz. Sürekli düşünür, dener, geliştirir, üretiriz. Bizim işimiz ve aşkımız bu.




California’daki rakipsiz Türk mühendis olarak daha önce röportaj yapmıştık. Diğer firmalar neden rakip olamıyor? Bir de firma için ileriye dönük planlarınız var mı?

Neden rakip olamıyorlar? Güzel bir soru. Bunun birçok nedeni var. Bir kere Ar-Ge pahalı bir iştir. Öyle siparişler vızır vızır gelmiyor, destek deseniz ya az ya hiç yok. Siz boyuna cepten harcıyorsunuz. Hangi firma hangi noktaya kadar sürekli harcama sarmalını sürdürebilir? Böyle bir şeyi yapmak için bazı riskleri göze almalısınız. Kendinize ve yaratıcılığına güveneceksiniz. Sonra altyapı meselesi var. Eğitiminiz nasıl? Ezbere dayalı bayat bilgiler mi? Taklide dayalı üstünkörü yaklaşımlar mı? Yani Ar-GE’yi ne kadar ciddiye alıyor ve ne kadar yatırım yapıyorsunuz? Sonra altyapının bir de araç-gereç, teknoloji boyutu var.

“Tasarım ve Test” laboratuvarlarınız ne durumda? Bilinmeyeni laboratuvarlarımızda inceleyip doğru yönlere evrilebiliyor musunuz? Tabii bir de Pazar durumu var. Siz müthiş bir ürün geliştirdiniz ama pazarın hiç iştahı yok. Ne olacak o kadar emeğe? Bütün bunları bir “eko sistem” içinde düşünmek gerekiyor. Aradığınız yetenekleri, malzemeleri, araç ve gereçleri kolayca bulabiliyor musunuz? Bulamadığınız tasarlayıp üretebiliyor musunuz? Yani özetlersek, herhangi bir alanda rakip olacaksanız, önce o rakibin performansını iyi anlayacak ve sonra da geçmeye çalışacaksınız. Bu işler uzun soluklu, çok boyutlu, pahalı ve zor uğraşlardır. Akşamdan sabah olacak işler değildir.



‘Milyonlarcamız da bu travmalar nedeniyle kalplerimizden vurulduk’

6 Şubat’ta 11 ilimizi vuran çifte depremler 45 bin canımızı aldı. Yüz binden fazla yaralımız var. Milyonlarcamız da bu travmalar nedeniyle kalplerimizden vurulduk. Üzüntümüz sonsuz. Birçok kampanyaya destek verdik ve vermeye da devam edeceğiz. Ama hiçbir yardım, gideni geri getirmez, bunun da farkındayız. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa ve hepimize de başsağlığı diliyorum. Elele verince üstünden gelemeyeceğimiz sorun yoktur. Bu arada, bir deprem ülkesi olarak, Türkiye’mizin arama, kurtarma, toparlanma ve yeniden yapılanma malzemeleri ve teknolojileri konularında dünyanın “tek tedarikçisi” olmalı diye düşünüyorum. Bu da tabii eğitimi ve altyapısı sağlam düşünürlerle ve yaratıcılarla mümkündür.


İş hayatı dışında Türk – Amerikan Toplumu için hep koşturuyorsunuz. Sadece California’daki Türkler değil ABD’deki Türkler arasında önde gelen isimlerdensiniz. Türk toplumu için aktif yer alıyorsunuz ve 45 yıldır mücadele ediyorsunuz neler söylemek istersiniz.

Türkiye ve Türkler Amerika’da ya az biliniyor ya da yanlış. Sokaktaki Amerikalının bizim tarih ve kültürümüzden pek haberi yok. Bilenler de Türk ve Türkiye düşmanı lobilerden aldığı yanlış, eksik ve saptırılmış bilgilerle zehirleniyor. Öyle ki, mesela Ermeni ve Yunan lobileri yatıp kalkıp “Şu Türkiye’ye nasıl daha fazla zarar verebiliriz?” diye düşünüyorlar. Son yıllarda ise bu “nefret kervanı”na maalesef FETÖ’cüler ve PKK’lılar da katıldı. Bunlar karşısında, Amerika’nın büyük merkezlerinde kümelenmiş olan yarım milyona yakın Türk insanımız, bu konulara pek ilgi göstermiyor. Çoğu hala “Devlet yapsın, bana ne?” diyen bir bencillik içinde. Karalama kampanyalarına karşı savaşmayı angarya gibi gören, politikacıların seçim kampanyalarına mali destek yapmayı rüşvet vermek zanneden, oy vermeye bile gitmeyen son derece çağdışı ve geri bir zihniyet hüküm sürüyor.

Bana gelince, bugüne kadar medyaya, politikacılara ve üniversitelere Türk görüşünü, kültürümü ve tarihimizi anlatan beşbinden fazla mektup yazdım. Radyo, TV ve üniversitelerde tartışma panellerine katıldım. Sunumlar yaptım. Kampanyalara katıldım. Benim gibi çalışan bir avuç arkadaşım daha var. Onların da çoğu ya bıktı, bıraktı ya da son yıllarda devreye girdi. Ben bütün bu çalışmaları yetersiz buluyorum. Son 45 yıl içinde tarih ve kültürümüzle ilgili edindiğim kütüphanemde yüksek akademik kalitede yazılmış binden fazla kitap vardır. Çoğunu okumuşumdur. Bazılarının da Türkiye ile ilgili kısımlarını mutlaka not etmişimdir. Bu tecrübelerimi Amerika’da doğup büyüyen çocuklarımızın hizmetine sunmak amacıyla yepyeni bir söylem geliştirdim. Bu söylemdeki yepyeni terimler, kavramlar ve yaklaşımlarla gençlerimizin yaşamını kolaylaştırmayı amaçlıyorum. Bu nedenle “Uydurmalar ve Gerçekler” adli bir TV dizisi yapıyorum: https://mythsandrealities.com/ Şu anda 72 adet 25 er dakikalık bölümü bitirip yayınladık. Bunlar bilimsel kaynaklara dayanılarak hazırlanan programlar. Her yıl 24 Nisan’da azan “Ermeni lobisine bir Türk-Amerikalı genç nasıl yanıt vermeli?” konusunda iki adet program yaptık. Bunları önce anneler babalar izleyecek ki, çocuklarına önerebilsin. Bu konuda aldığım destek? Sıfıra yakın. Ama bu beni hiçbir zaman durduramıyor çünkü toplumumuzdan beklentilerim de sıfıra yakın. Yanlış anlaşılmasın, kırgın değilim, sadece yıllar içinde çok fazla bir katkı göremedim haliyle beklentilerimi azalttım.


ABD’de savunma alanında çok az Türk var. Sizce bu nasıl artacak, neler yapmalılar?

Her şey eğitimden başlıyor. Eğer Amerika’da veya Avrupa’da önde gelen üniversitelerinden derece almışsanız işiniz kolay. Türkiye’de Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Koç, Sabancı, Bilkent ve ismini sayamayacağım kadar çok sayıda, 20-30 kadar üniversitemizden “sorgulamalı ve yaratıcı eğitim” almışsanız, sizi kimse tutamaz. Diğer üniversitelerden derece almışsanız ise girip, çok çalışıp kendinizi göstereceksiniz. İyi çalışıp, yaratıp, üretince de yükseleceksiniz. Ümitsizliğe ve karamsarlığa yer yok. Çok çalışırsanız yükselirsiniz. Orası garanti. Ama iş beğenmemezlik veya geçimsizlik yaparsanız, bir yere varamazsınız. Ben Türklerin, yaşadıkları zorluklar ve sınırlı kaynaklar yüzünden, yaratıcı ve pratik zekalı olduklarını düşünenlerdenim. Buna dürüstlüğü ve çalışkanlığı eklerseniz önünüz açılır. Şu anda bile Amerikan-doktoralı bazı Türk arkadaşlar Amerikan savunma sanayiinde önemli yerlerde görev yapmaktalar. Kimsenin elinde sihirli değnek yok. Herkes eriştiği seviyeye tırnakları ile kaza kaza geliyor. Bu yüzden benim önerilerim çok net: eğitim + yaratıcılık + dürüstlük + adillik + çalışkanlık. Başarının formülü bu.




Son olarak neler söylemek istersiniz?

Hayat sadece iyi bir iş bulup, iyi para kazanıp, lüks yaşamak ve dünyayı gezmek değildir. Hayatın bir de saygı, sevgi ve şeref gibi kavramlarla ifade edilen manevi bir yönü vardır. Yani tarihine, kültürüne, milletine, ailene sahip çıkacaksın ve her türlü yardımı yapacaksın. Elini mutlaka taşın altına sokacaksın. Beni sokmayan yılan bin yaşasın diyen bencillerle arkadaşlığını derhal keseceksin. Onlarla vaktini boşa harcamayacaksın. Gönüllü işler yapacaksın. Hayırseverlikte öncülük edeceksin. İnsanları, hayvanları, doğayı seveceksin. Kadınları ve çocukları el üstünde tutacaksın. Adil olacaksın. Şerefli ve dürüst olacaksın. Bunları yaparsan bir bakarsın ki etrafın mükemmel insanlarla donatılmış. Mutluluğun ve hayattan haz almanın altında bunlar yatıyor.