(Herkes değişiminin farkına varsın loo)

Daha 17 di iken kara kuru, salam dilimi gibi ince , belinde saçlarıyla sarı beniziyle bir kızılderili görünümündeydim.

Bizim lisenin önüne özellikle öğrencilerin dağıldığı saatlerde sinekler gibi her yaş adamlar toplanırdı. Şimdi düşünüyorum ve çok gülüyorum. Kurban satılan alanlar gibi, araba pazarları gibi, semt pazarları gibi…

Seçmece

Ne mi seçilirdi?

Körpe genç kız. Bugünün emarelerini taşıyan, abartılı körpe seçimler… Kim bilebilirdi ki tacizlere varan boyutların ayak seslerini…

Sarışın beyaz tenli uzun boylu kızlarımız çıkar çıkmaz bir başka yürümeye başlardı.

Ufak tefek ve çelimsiz olduğumdan hızla aralardan kaçar, bana tembih edilen, sakın doooğru eve, ültimatomuyla kendimi evde bulur, okula yakın olan cadde üstü evimizin camından izlerdim olan biteni.

Aralarında benden çok büyük, endamlı, yaptığı işten gurur duyarak, kızları sallamadan yürüyen bir herif vardı. Bir iki kere birlikte yürüdüğü kız görmeme ragmen, böylesi bir havayla, bu kasap önü kedi manzarasına niye katıldığını anlamakta mümkün değildi.

Herif seçiçi ya! O tarihler seçmelerin açık ve toplu alanlarda yapılabildiği yerler naapsın. (Öyle gizli kapaklı garip mekanlar haşaaa…)

Yıllar yıllar üstüne. Yaşadığım bu semtte dolaşırken bu hafta işte o adamı bir dükkanın önünde bana  yiyecek gözlerle  bakarken hatırladım. Çok değişmiş ve de çok yaşlanmıştı.  Ki zaten o zamanda bizlerden çok büyüktü. Nasıl davetkar ve aç bir suratla bana güldü şaşardınız. Hareketleri bile yavaşlamış olmasına ragmen ısrarla doğruyu seçememiş ve arayışlığı değişmemişti. Hayatın ısrarcısı olmak böyle bir şey herhalde.

Kimbilir kaç kızın canını yakmış ve başka limanlara yelken açmış ve yaşlandığını bile farketmemişti.

Ama o zamanlar yanımdan şişip giderken şimdi bana allahaşkına diyen bir dilenci edasındaydı. Ne bekledi ya da tanıdımı bilmem ama hissettiğim tek şey yerlerimizin değişmesiyle gelen duygunun dayanılmaz keyfiyetiydi.

Pislikmiş gibi bakıp bu kez ben burnumu diktim.

(Unuttuğum bir kuyruk acısı varmış o günlere dair.)

Okul kapılarının önünde beklerken zamanın keleğine gelmiş bir adamı yine anılarıma gömüp, zamanımı iyi kullanıp ruhumu ve bedenimi doğru kullandığıma şükrettim.

Bu da benim değişimimdi.

Değişim sadece teknolojide olmuyor işte. Bir düşünün yaşadığınız sürece sizde ve çevrenizde neler neler değişti?

Eski çamlar bardak oldu.

Olaylara, insanlara, yaşamın şekline, doğaya karşı sürekli değişim içindeyiz. Kimi değişimler pozitif yönde olurken kimi dibe vurdurtabiliyor.

İşte bu değişim yere vurduranlardan.

Perihan Savaş’ın sunumuyla gerçekleşen bir film;

Adı; Gerçek Kesit, MANYAK

Bir Film dağıtımıyla gösterimde.

Bir belgesel tadında, direkt olaylara ve insanlara kilitlenen bir film olmuş. Yönetmen, Onur Ünlü

Sade bir yaşamı arkadaşları ve birlikte yaşadığı ona çok düşkün yaşlı anasıyla sürdüren başrol oyuncusu bir temizlik görevlisiyken bir gün bir olayla değişiminin noktasını koyuyor.

Ciddi bir travmanın neleri değiştirebildiği kısa ve öz vurgulanmış. 

Rıza’nın ( Cahit Kaşıkçılar) annesine düşkünlüğü yuvasını kurmasına bile engel engel olurken karşı apartmana taşınan Serpil  (Emel Emir) Rıza’da  evlilik düşünceleri uyandırır.

Arzuları, sorumlulukları, suçluluk duygusu ile karışınca, bu kez gerçek ve hayal karışır.

Ve tabii filme adını veren kişilik ortaya çıkar. 

Değişim tam gazdır.

Bu hafta seyrettiğim bir film daha var. Değişim teması diye düşünülebilir.

Travma ve değişim. Filmlerin ortak yaklaşımları aynı zaman dilimlerinde  olması da ilginç diyemiyorum. Çünkü hepimiz bu değişimin birer parçasıyız. Ama iyi ama kötü. Her kötünün de bir öğretisi olduğunu unutmayalım.

Adı; Thelma- Dram, gerilim, bilim kurgu herşey var. Kuzey ülkeleri ortak yapımı. Başka Sinema dağıtımıyla vizyonda.

Norveç’li çekingen bir kızın gerilim dolu hikayesi. Gizli güçleri, aşkları, baskıları, travmaları ve değişimleri

İzleyebileceğiniz filmlerden. Hatta değişik bakış açılarıyla arkadaşınızla beyin fırtınasına girebileceğiniz.

İyi pazarlar.