ABD, bir yandan Dünya’yı kendi çıkarları doğrultusunda abluka altına almaya çalışırken ve bu uğurda NATO’yu bu amacına hizmet etmek için özellikle Ukrayna üzerinden kullanmaya çalışırken çıkarlarına ters düşecek ve pek de hoşuna gitmeyecek birçok gelişmeye de maruz kaldığını görebiliyoruz. Diğer bir deyişle, ABD’nin de bu gelişmelerle birlikte yavaş yavaş kapana kısıldığından söz edebiliriz. Öyle ki, Çin’in başkenti Pekin’de bir araya gelen Suudi Arabistan heyetiyle İran heyeti, iki ülke arasında ilişkilerin normalleştirilmesi ile7 yıllık bir aradan sonra Tahran ve Riyad'daki Büyükelçiliklerin yeniden açılması konusunda anlaşma imzalaması bu çemberin daralmaya başladığının önemli bir işareti oldu. İran lideri Ali Hamaney'in Askeri Danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, ülkesiyle Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasını "Bölgedeki ABD hegemonyasının sonu!" olarak değerlendirdi. Anlaşmayla, ABD sonrası Basra Körfezi’nde yeni bir dönem başlamış olduğunun da altı çizildi.

Çin'in, 2030 yılına kadar Dünyanın birinci ekonomisi olma konusundaki kararlılığı ve İran ile Suudi Arabistan arasında aracılık ettiği bu Anlaşmayla, Pekin yönetiminin ABD'ye ikinci büyük darbeyi vurduğu da bir gerçek.

Suudi Arabistan'ın Çin'in en büyük petrol tedarikçisi olması, Suudi Arabistan ve İran arasında arabuluculuğa soyunması, Çin ve Rusya’nın, Suudi Arabistan'ın Şangay İşbirliği Örgütüne üye olmasına destek verecekleri gün gibi aşikar! Bu bağ, gelecekte NATO ve Batı'nın askeri gücünün önünde bir engel olabilir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), İran ile Suudi Arabistan’ın diplomatik ilişkileri yeniden kurma yönündeki anlaşmasını memnuniyetle karşıladı. Arap Ülkeleri de kararı büyük bir hoşnutlukla karşılayarak şu açıklamaları yaptı:

BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)  Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed, bölgede “istikrar ve refaha yönelik önemli bir adım” olarak memnuniyetle karşıladı.

BAHREYN Dışişleri Bakanlığı, “bölgesel anlaşmazlıkların diyalog ve diplomatik yollarla çözülmesi, uluslararası ilişkilerin karşılıklı saygı, diğer ülkelerin içişlerine karışmama ve iyi komşuluk ilkeleri temelinde bina edilmesi konusunda olumlu bir adım” olarak selamladı.

CEZAYİR Dışişleri Bakanlığı, “bu adımın, iki ülke ve iki kardeş halk arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendireceğini” vurguladı.

FİLİSTİN Dışişleri Bakanlığı, anlaşmanın “bölge ülkeleri arasında istikrar, güven ve işbirliğini sağlayacağını, çözüm bekleyen krizleri sona erdireceğini ve krizlere askeri yollardan çözüm arayan bazı ülkelerin bu çabalarını sonuçsuz bırakacağını” ifade etti.

IRAK Dışişleri Bakanlığı, Irak’ta başlayan normalleşme müzakerelerinin geldiği noktadan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek “diplomatik ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını” ve “bölgesel işbirliği ivme kazanacağını” vurguladı.

KATAR Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Suudi Arabistanlı mevkidaşı Faysal bin Ferhan’ı telefonla arayıp tebrik etti.

LÜBNAN Dışişleri Bakanlığı, karardan memnuniyet duyulduğunu belirtti. Bu adımın gelecek dönemde “bölgesel ilişkilerde olumlu bir iz bırakacağını” kaydetti.

MISIR Dışişleri Bakanlığı, “bölgede gerginliğin hafifletilmesine, Arap milli güvenliğine ve istikrarın güçlenmesine katkı sağlamasının umulduğunu” belirtti.

UMMAN Dışişleri Bakanlığı, “bölgede güvenlik ve istikrarın temellerini sağlamlaştırmasını” ve “tüm dünyaya menfaat getirecek yapıcı bir işbirliğini geliştirmesini” temenni etti.

ÜRDÜN Dışişleri Bakanlığı, “bölgede güvenlik ve istikrarı pekiştirme ve devletlerin egemenliğini korumaya katkıda bulunmasını” ümit ettiklerin belirtti.

TÜRK DIŞİŞLERİ: “MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ!”

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, “İran rejiminin genelde sözünü tutmadığını”, yine de bölgede tansiyonun düşürülmesine yönelik her türlü çabayı desteklediklerini belirtti. Çin’in “bencil çıkarları” doğrultusunda dünyanın başka yerlerinde nüfuz elde etmeye çalıştığını savunan Kirby, Pekin’in arabuluculuğunun “ABD’nin Orta Doğu bölgesinden çekildiği ya da geri durduğu anlamına gelmeyeceğini” belirtti.

ABD’nin önde gelen gazetesi New York Times’ta çıkan analizde hamlenin “Orta Doğu ve ötesindeki jeopolitiği karıştırabileceği” ileri sürüldü. Makalede, ortaya çıkan tablonun, Beyaz Saray için “kaybet-kaybet” senaryosu olduğu görüşüne yer verildi. Washington Post, anlaşmanın “Washington’da şaşkınlık yarattığını” söylerken Wall Street Journal ise “Çin’in yeni diplomasi modeli için bir zafer olduğunu” savundu.

İsrail hükümetinden henüz resmi bir açıklama gelmedi. Eski Başbakan Yair Lapid, anlaşmanın, “İsrail’in İran’a karşı bölgesel savunma duvarını ortadan kaldıran tehlikeli bir gelişme olduğunu” söyledi. “Bu anlaşma İsrail hükümetinin dış politikasının tam ve tehlikeli başarısızlığını yansıtıyor.” diyerek Netenyahu hükümetini suçladı.

Hal böyle olunca, artık ABD ve müttefikleri adına işlerin eskisi gibi yürümeyeceği bir gerçek!