ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın gazetecilerle düzenlediği toplantıda;
“Batılı ülkelerde Ankara’ya karşı ‘sabırların taşmakta olduğunu’ belirtti.”
“Avrupalılar bize Türkiye’yi NATO’dan çıkartalım’ dediler. Biz itiraz ettik.” 
“ABD'nin sırlarını açığa çıkartan gazeteci Julian Assange için "terörist" diyen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İkiyüzlülüğe imza atarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin sırlarını açığa çıkaranlar için övgüler düzmüştür.”
“Biden; Hrant Dink’in eşi Rakel ve kızı Delal vardı. Öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ile de baş başa görüştü. HDP’den Leyla Zana, Ayhan Bilgen ve Altan Tan, AK Parti’den Galip Ensarioğlu ve Orhan Miroğlu ile CHP’den Fikri Sağlar ile Sezgin Tanrıkulu ile görüştü.”
“Biden, “İnternet özgürlüğünün sınırlandırılması ve YouTube ve Twitter gibi sosyal medya siteleri kapatılması, 1128 akademisyenin sadece dilekçe imzaladıkları için ihanetle suçlanması bölge için sergilenmesi gereken örnek değil” ifadesini kullandı 
PYD DEAŞ’le savaşıyor;  PKK ile PYD'nin bağı olduğunu düşünmüyorlar (23 Ocak 2016 Gazeteler).” 
Allah aşkına sanki Türkiye ziyareti değil de Irak veya Kuzey Irak’ta geziyormuş gibi demeçler veriyor. Bu mu müttefikimiz! Bu mu dostumuz! Bu açıklamalar vallahi düşmandan beter. Bir tek söylemediği söz kaldı o da “Ermeni soykırımı” yaptınız demediğidir! 
Yahu PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin karargâhı Kandil değil midir?. "DEAŞ’la mücadele onları meşru göstermez ki!
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “PYD Suriye barış görüşmelerine katılamaz” açıklamasına karşın, BM Suriye Özel Temsilcisi’nin yetkilendirdiği bir görevlinin, PYD Eş Başkanı Salih Müslim’i Cenevre görüşmesine davet ettiği öne sürüldü.  
Biden’in bu talihsiz görüşme ve açıklamaları karşısında en güzel açıklamayı Başbakan Ahmet Davutoğlu söylemiştir; "Madem Türkiye’de yaşananlarla ilgili fikir sahibi olmak istiyor, Sayın Biden’dan PKK terörüne kurban verdiğimiz şehitlerimizin, sivil vatandaşlarımızın yakınlarıyla da görüşmesini beklerdik." dedi. Evet, Türkiye kamuoyu Biden’in şehit aileleri ile de görüşür beklentisi büyük olmuştur.  
Bakınız Biden’in bu talihsiz açıklamalarına karşın; Vallahi ben Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın sabrına, meta- netine ve de misafirperverliğine hayran kaldım. Bu adamın yaptıkları hikâyeye ne kadar da benzemektedir:  
“Vaktiyle bir belde de doğru mu doğru bir adam yaşarmış. Hem zengin hem dürüst hem hem de haksızlığa dayanamaz, her gördüğü yanlışlığı düzeltmek için uğraşır. Ne acıdır ki komşuları bu adamı kıskanır; yanında çalışanları ayartır, zaman zaman da malına mülküne saldırır dururlarmış. Adam da bu durumlara kızar kendini tutmaz zaman zaman küfredermiş.   
Ama ne olursa olsun, kendine yakıştırılan bu küfürbazlık şöhretine tahammül edemez olmuş. Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş. Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, mutfaktan bir avuç bakla tanesi getirtmiş. Bunlara okuyup üfledikten sonra yeni dervişe dönüp tembih etmiş:
-Şimdi bu bakla tanelerini al. Birini dilinin altına, diğerlerini cebine koy. Konuşmak istediğin vakit bakla diline takılacak, sende küfür etmeme isteğini hatırlayıp o an da söyleyeceğin küfürden geçeceksin. Bakla ağzında ıslanıp da erimeye başlayacak olursa cebinden yeni bir baklayı dilinin altına yerleştirirsin.
Adamcık şeyhinin dediği gibi tekkede kalıp kendini kontrol etmeye başlar. Bu arada şeyh efendi de bir yere gidince onu yanından ayırmamaktadır. Yağmurlu bir günde şeyh ile derviş bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılır ve gençten bir kız çocuğu başını uzatarak,
- Şeyh efendi, biraz durur musun? Deyip pencereyi kapatır. Şeyh efendi söyleneni yapar, öyle ki yağmur sicim gibi yağmaktadır. Sığınacak bir saçak altı da yoktur. Üstelik niçin durdurulduğunu henüz bilmemektedir ve kız da pencereden kaybolmuştur. Bir ara evin kapısına varıp kızın ne istediğini sormak geçer içinden ve tam kapıya yöneleceği sırada kız tekrar pencerede görünür ve,
- Şeyh efendi, der, birkaç dakika daha bekleseniz...
Şeyh içinden "lahavle" çekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi göze alır. O sıra da küfürbaz derviş kendi kendine söylenmeye başlamıştır. Yağmurun şiddeti gittikçe artmakta, bizimkiler de iliklerine kadar ıslanmaktadırlar. Nihayet pencere üçüncü kez açılır ve kız seslenir:
- Gidebilirsiniz artık!..
Şeyh efendi merak eder ve sorar:
- İyi de evladım bir şey yok ise bizi niçin beklettin?
- Efendim, der kız, elbette bir şey var, sizi sebepsiz bekletmiş değiliz. Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk. Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış. Annem sizi geçerken gördü de yumurtaları kuluçkaya koydu. Münasebetsizliğin bu derecesi üzerine şeyh efendi,
- Ulan Derviş “çıkar ağzından baklayı”  artık tam sırası ​demiş.
Ey Joe Biden; Türkiye’nin Güney doğu ve Irak-Suriye politikasını eleştirerek Türkiye’nin buralarda ne işi var demeye getiriyorsunuz! O zaman sorarlar adama! ABD silahlarının PKK ve PYD’de ne işi var, ABD’nin Irak’ta ne işi var! 
Bu durum karşısında da kendim mi zor tutarak; Ey Türkiye sevdalıları “çıkar ağzından baklayı” artık,  tam sırası diyesim geliyor!