Konyaspor Başkanı Ahmet Şan ile ilgili 'FÖTÜ' iddialarının medya gündemi olmasının ardından Eski Başbakan Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu "Konya'yı savunma amaçlı" bir açıklama yaptı.

Davuoğlu açıklamasının dozunu 'muhtemelen' bilinçli olarak yüksek tuttu ve "Konya'ya FETÖ'cü diyen kripto FETÖCÜ'dür" anlamında sözler sarfettti.

...

Kişiler üzerinde durmayacağız... Son günlerde medyanın diline doladığı Konyaspor Başkanı Ahmet Şan, yargının kesin suç delili saydığı BYLock'un telefonunda bulunduğunu kabul ediyor.

-Eskiden çalıştığım şirketle alakalı bir durum, diyor.

-Telefonu savcıya ben verdim, diyor!

Uzatmayalım; Ahmet Şan uzun yıllar çalıştığı, yönetim kademesinde bulunduğu, şimdi adı da değiştirilen Holding'i işaret ediyor.

Şahsıyla ilgili iddiayı geniş bir camiaya taşıyor.

...

Şan'ı gösterip Konya'ya 'büsbütün FETÖ'cü' muamelesi yapmak elbette ayıptır, hakarettir, haksızıktır.

"Konya'da FETÖ'cü olmaz" demek kadar da tehlikelidir!

Konya'da FETÖ'cü nasıl olmaz?

Hasan Sabbah'tan beri baş hedeftir bu şehir!

Çünkü Konya yıkılmadan Türkiye yıkılmaz!

...

Çok detaylandırmayalım;

Sayın Davutoğlu 4 yaşındayken köyünde annesini kaybetmiş ve o yaşlarda babasıyla birlikte İstanbul'a yerleşmiştir.

Sonraki yıllarda Konya'ya gelişi "köy ziyareti" kabilinde olmalıdır.

Gurbetçi gibi...

Buna konferansları da dahil edebiliriz.

Konya'nın "kitabi tarihini" çok iyi bilmek, "Güncel Konya'yı" çok iyi bilmek değil oysa!

...

Davutoğlu'nun Başbakan olduğu dönemde birkaç ortamda haset-fesat-iftira olduğunu bildiğimiz bir kirli soruyla karşılaşmıştık;

-Davutoğlu'nun köyü Ermeni köyüymüş, buna ne diyeceksin?

Bunlar "Kara çalma" girişimden başka birşey değildi!

Elbet öyle bir gerçeklik söz konusu bile olamazdı.

Söz konusu olan ne biliyor musunuz?

Sayın Davutoğlu kendisine ve köyüne bu iftirayı atanları hiç bilmedi!

Daha kötüsü; halen "el üstünde" tutuyor!

Konya'da sağlam bir kulağı yok; olan biteni "olduğu gibi" haber alamıyor.

...

"Ne ilgisi var" demeden 17 Aralık operasyonunu hatırlayın.

Yolsuzluk adıyla, birbiriyle hiç ilgisi olmayan dosyaların birleştirilip Emniyetin, yargının harekete geçirildiği gün...

-Neden dün ya da yarın değil de bugün? diye sormuştuk. 

Kimi "Yolsuzluk var işte" dedi, peşine düştü; kimi de "kumpas" dedi geçti.

Ama "Neden 17 Aralık" sorusu çok önemliydi.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü 17 Aralık, dünyaya hoşgörüyü öğreten İslam büyüğünün ölüm günüydü.

Hoşgörünün kabre konulduğu gündü.

Moğolların çoğunu müslüman yapıp İslam düşmanlarını seyrelten İslam aliminin göç günüyü.

Neden biliyor musunuz?

O dosyaların gerçek muhatabının Konya'da olduğu gündü.

Neden Konya biliyor musunuz?

"Muratlarını kolayca gerçekleştirebilmek için" en çok Konya yapılanmasına güveniyorlardı!

Darbenin merkezi Konya olmalıydı!

Tarihte hep öyler olmuştu; Konya düşmeden Türkiye düşmezdi!

Hamdolsun hiç düşmedi, inşaallah da düşmeyecek.

...