Şimdi gelelim seçimlere dış dünya ne dedi:

SEÇİM SONUÇLARINI BATI MEDYASI ŞÖYLE DEĞERLENDİRDİ:

BBC: Muhalefet şaşırttı

İngiltere merkezli BBC, "Muhalefet, tarihi zaferle şaşkına çevirdi" başlığını kullandı.

Financial Times, Türkiye'nin beş büyük şehri olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya'da CHP'nin adaylarının kazandığını belirtti.

Bloomberg: CHP birinci çıktı

ABD merkezli Bloomberg, ana muhalefet partisi CHP'nin, belediye seçimlerinde birinci parti olduğunu belirtti.

Almanya basınından Deutsche Welle (DW), "Türk muhalefeti yerel seçimlerde yükseldi." ifadesini kullandı..

Euronews, Türk muhalefetinin İstanbul ve diğer kilit şehirlerde önde olduğunu aktardı.

Yabancı basındaki ifadeler sevinç gösterisinden ziyade durum tespitini ifade ediyordu. Şunu görüyorlar ki; seçmenin bu davranışı geçici, hizaya getirici ve cezalandırıcı mahiyettedir.

Bir tek İsrail Dışişleri Bakanı farklı bir tutum sergiledi: Şöyle dedi: İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ve Ankara'da Mansur Yavaş’ı tebrik ediyoruz. Bu Erdoğan'a açık bir mesaj; İsrail'e karşı kışkırtma artık işe yaramıyor’…

Bu seçimlerde hiç kimse oy çalındı şöyle oldu böyle oldu demedi: Maalesef muhalefet her dönem çirkeflik yapmayı gelenek haline getirdiği için, seçimleri kazandığı anlaşılınca çamur atmaya gerek duymadı.

13 Milyon kişi sandığa gitmemiş bunların tamamı AK Partili olduğu ve tepki oyu için gitmemişler dendi. Şimdi gelelim tepki meselesine: Neden halk tepkili, neden 8 ay içinde U dönüşü yaptı, neden sandığa gitmedi, neden ümidini kesti? Neden, neden, neden!

El Aziz’den Zeki Geçkil’e göre durum şöyle; milli ve yerli bir söylemle girdiği 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde aldığı büyük desteğe ihanet ederek iktidarı Siyonist Haçlı Batı güdümlü takiyeci zümre'ye teslim eden CB Erdoğan'a yerel seçimde milletten telafisi zor ağır darbe aldı. AKP'de ANAP-DYP’nin akıbetine doğru bir sert düşüş!

El Aziz Gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan illüzyoncu medya ve akademiya desteğine, dalkavuklarının güzellemelerine güvenerek 14-28 Mayıs 2023 seçimleri öncesi ne dediyse tersini dedi, ne yaptıysa tersini yaptı, seçmen görmez, anlamaz, farkına varmaz zannetti. Yanıldığını, yanıltıldığını ağır bir bedel ödeyerek öğrenmiş oldu. Son paralel yapı Pelikan'la AKP'yi ele geçirdi, onun da burnu sürtüldü.

AK Parti, Erbakan ve Milli Görüş politikalarını terk edip iç siyasette, dış politika ve ekonomide gayri milli bir Siyonist Haçlı Batı çizgisine dönüş yapmanın ne demek olduğunu seçimde yediği büyük bir tokat ile acı da olsa tecrübe etti. (Yani AKP davayı kaybetti, rejimi ve rejimin değerlerini savunmakta CHP’yi geçti diyor)

Mehmet Şimşek'in tenkit edilmesinin nedeni ise sürdürdüğü ekonomi politikasıdır. Son dönemde iyice can yakmaya başlayan enflasyonu kontrol altında tutabilmek için faizleri ve vergileri artırmayı ve kemer sıkmayı öngören İMF politikalarının taklidi. Ancak buna rağmen döviz ve enflasyondaki tırmanışını devam etmesi. Dolayısıyla başarısız olan ekonomi politikası vatandaşların tepkisine neden oluyor.

Son yıllarda başta savunma sanayisi olmak üzere birçok alanda milli hamleler yapılıyordu. Ancak tarımda, gıdada ve sağlıkta bütün politikalar küreselci sisteme entegre edilmişti. Ekonomiyi atanmamış İMF şefi gibi yöneten Mehmet Şimşek, emekliye yapılacak iyileştirmeye itiraz etti. Ülke insanına ülke kaynaklarının dağıtılmasına karşı çıktı, ülke kaynaklarının hortumunu sözde yatırım çekmek adına küresel sermayeye tahsis etti. Bu politikanın tutmayacağı esas hedefin parasal değil, üretim hedefli olması gerektiği anlaşıldığında Şimşek’in ülke ekonomisine açtığı zararla birlikte bavulunu toplayıp gitmesi gerektiği anlaşılacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Populizm uygulamayacağız, 5 yıl daha çizgimizi sürdüreceğiz, Ekonomik programa devam edeceğiz...” diyerek yanlış politika ve hatada ısrar edeceğini, söyledi. Böylece ANAP’ın yolunda olduğu 2028’de işi bırakacağı anlaşıldı.

 

Mahfi Eğilmez’in yayınladığı bu tablo Mehmet Şimşek politikalarının iyi gitmediğinin açık göstergesidir. Bu yoldaki tenkitlere haklılık kazandırmaktadır.

Bu tablo da açıkça şunu görüyoruz: TÜSİAD’ın hâkim olduğu sahalarda AKP büyük güç kaybına uğramaktadır. Çünkü yerli sermaye yurtdışı merkezli Siyonist ABD sermayesinin kontrolündedir.

Özetle El Aziz Gazetesi şöyle hüküm veriyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti, Pelikan Kabinesi, yandaş medya, IMF'ci yüksek faiz politikası, Siyonist Haçlı Batı'ya endekslenen dış politika, gayri milli politikalar (İsveç'in NATO üyeliği), milli ve yerli olmayan aday profilleri, zümre medyası, Kemalistlerden daha çok Kemalcılık gibi tutumla toplumsal meşruiyetini yitirmeye siyaset meydanından çekilmeye karar vermiştir. Yenilmek isteyen güreşçi hiç kimseyi tuşa gelmekten kurtaramaz.

Artık birilerine veda zamanı gelmedi mi? 

Ali İhsan Yavuz, Ertan Aydın, Erkan Kandemir, Fatma Betül Sayan Kaya, Yusuf Ziya Yılmaz, Hayati Yazıcı, Özlem Zengin, Efkan Ala, SAKIN EVLENMEYİN @sakinevlenmeyin, KADEM kaybettirdi, 6284 kaybettirdi, 5816 kaybettirdi,  KİBİR kaybettirdi, ÖZLEM ZENGİN kaybettirdi, babaların AHI kaybettirdi, özelleştirme, ekonomiyi Yahudileştirme, yerli malı mal bulamamak kaybettirdi.

Evinizi 5 milyon liraya satsanız. Sizden satın alan kişi sadece içindeki eşyaların 3 milyon liraya satsa. Arsasını da 68 milyon liraya satsa. Size ne derler? Giresun SEKA Kâğıt Fabrikası işte bu şartlarda satıldı Türkiye 1 sayfa kâğıt üretemez, ithalata muhtaç hale getirildi...

Tek adam rejimi, sığınmacı politikası, Atatürk karşıtlığı, hukukun askıya alınması, yolsuzluk gibi batı merkezli, Siyonist merkezli eleştiriler isabetli değildir. AKP’yi esas hedefinden şaşırtmıştır. Kendi doğru politikalarından şüpheye düşürmüştür. Bu konudaki Tayyip Erdoğan merkezli geleneksel tutum doğrudur. Bu çizgiye tekrar dönülmelidir.

CHP’nin performansı, propaganda stratejisi çok gelişmiştir, şöyle doğrudur, böyle doğrudur analizleri hatalıdır. Muhalefet AKP’ye karşı zafer kazanamamış tam tersine AKP kendi kendine yenilmiştir. Hak bildiği doğruyu kaybetmiş, istikametini yitirmiştir.

AKP’nin kültür politikaları şöyle eleştiriliyor: Ortaya çıkan tablo şudur, muhafazakâr kesimin çocukları nikâhlı olarak aile kurunca cezalandırılıyordu ama nikâhsız birliktelikler özgürlük olarak görülüyordu. İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırılsa dahi kanun çıkartıldığı için her zaman yürürlüğe sokulabilir. Kanunun iptali lazımdır.

Propaganda meselesi mühimdir; Türkiye’nin sosyal medyası ABD’deki Yahudi kurum ve kuruluşlarınca idare edildiği müddetçe ne yaparsanız yapın topluma ve gündeme hâkim olamazsınız. Sisteme hâkim olmak için internet, iletişim sistemleri, yazılım, sosyal ve yazılı medyaya hâkim olmak gereklidir. Milli kültür politikası izlenmedikçe, kültür iktidarı olmak için mevzuat ve düzen değişmedikçe yeni yetişen nesiller kendi değerlerine düşman ideoloji ile yetişecektir, bu gidişat AKP’nin duruş zeminini aşındıracaktır. İktidara gelse bile muktedir olmasına zarar verecektir.

Türkiye'nin NATO ülkelerinin soğuk savaş döneminde imzaladığı Avrupa Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşmasından Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle AKP'nin ağır bir hezimet yaşadığı 31 Mart seçimi ardından çekilmesi 14-28 Mayıs 2023 seçimlerini Cumhur İttifakı kazandığı halde iktidarı teslim alan takiyeci Zümre'ye karşı bir ilk adım girişimi midir? Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli ve milli politikalara yeniden dönüş sinyalini mi vermektedir? Zira daha önce AKKA denilen bu anlaşmadan çekilen Rusya'ya geri dönmesi çağrısı yapan Türkiye'nin şimdi kendisinin anlaşmadan çekilmesi manidardır.

Bir de meselenin şöyle bir yönü var: Muhalefet ve seçmenin zihniyeti de bu:

Celladına âşık olmuşsa bir millet,

İster ezan, ister çan dinlet.

İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,

Müstahaktır ona her türlü zillet.

Sonuç olarak şöyle diyerek söze son verelim:

Hak şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler, görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler!

Milli ve yerli tutumu esas alan bir strateji geliştirmek hedef olmalıdır.