Ziya Gökalp’e göre,Türklerin bir de ekonomik idealî vardır ki, o da ülkeyi büyük sanayiye kavuşturmaktır. Bazıları: “Ülkemiz bir tarım ülkesidir. Biz daima çiftçi bir millet olarak kalmalıyız” diyorlar ki bu fikir asla doğru değil. Gerçekten, çiftçiliği hiçbir zaman elden bırakacak değiliz; fakat çağdaş bir millet olmak istiyorsak, mutlaka büyük sanayiye sahip olmamız gerekir. Avrupa hareketlerinin en önemlisi, ekonomik devrimdir. Ekonomik devrim ise, ilçe ekonomisi yerine, millet ekonomisinin ve küçük zanaatlar yerine, büyük sanayinin konulmasından ibarettir. Millet ekonomisi ve büyük sanayi ise, ancak koruma yönteminin uygulanması ile oluşabilir. Bu konuda bize yol gösterecek olan millî iktisat teorileridir. Amerika’da John Ras ve Almanya’da Friedrich List, İngiltere’de Manchesterienler kurdukları ekonomi biliminin, genel ve milletlerarası bir bilim olmayıp; sadece İngiltere’ye özgü millî bir ekonomi sisteminden ibaret olduğunu ortaya koydular. İngiltere, büyük sanayi ülkesi olduğu için, ürünlerini dışarıya göndermek ve dışarıdan ham madde getirmek zorundadır. Bu nedenle İngiltere için yararlı olan tek yöntem, gümrüklerin serbest olması kuralı yani açık kapı politikasıdır. Bu ilkenin İngiltere gibi büyük sanayiye sahip olmayan milletler tarafından kabul edilmesi, sonsuzluğa kadar İngiltere gibi sanayi ülkelerine ekonomik açıdan esir kalması sonucunu verecektir. İşte bu iki ekonomist, ülkeleri için birer özel “millî ekonomi” sistemi meydana getirerek, ülkelerinin büyük sanayiye sahip olması yolunda çalıştılar ve başarılı da oldular. Bugün, Amerika ve İngiltere ile boy ölçüşecek bir konuma yükselmişlerdir ve şimdi onlar da, İngiltere’nin açık kapı politikasını izliyor. Fakat bu seviyeye gelebilmelerinin, yıllarca millî ekonominin koruma yöntemlerini uygulamaları sayesinde olduğunu da pek âlâ biliyorlar.
İşte Türk ekonomistlerinin de ilk işi, önce Türkiye’nin ekonomik gerçeklerini incelemek, sonra da bu objektif incelemelerden millî ekonomimiz için bilimsel ve esaslı bir program hazırlamaktır. Bu program gerçekleştirildikten sonra, ülkemizde büyük bir sanayi teşkil etmek için, her fert bu program dairesinde çalışmalı ve ekonomi bakanlığı da bu şahsi faaliyetlerin başında gelen bir düzenleyici görevi üstlenmelidir. “
Ziya Gökalp’in yakın dostlarından Kazım Nami Duru kaleme aldığı Ziya Gökalp isimli eserinde de onun ekonomi ile ilgili görüşlerine yer vererek değerlendirmelerde bulunmuştur. Giderlerini İttihat ve Terakki Partisi’nin karşıladığı İktisadiyat Mecmuası’nı yayımlama işini Selanik’ten tanıdığı Tekin Alp’e partinin merkez azası olarak Ziya Gökalp vermiştir. Mecmua Ziya Gökalp’in görüşleri doğrultusunda daha çok milli bir ekonominin kurulması düşüncesindedir. 2 Temmuz 1917’de mecmuanın başına getirilen Tekin Alp’e ticaret bakanlığı müsteşarı “ekonominin de millisi olur muymuş?” diyerek hayretlerini ifade etmişti. Daha sonra TBMM’nde ekonomi bakanlığına atanan bu zat Tekin Alp’le karşılaştığında ilk düşüncesinin ne denli yanlış olduğunu belirtmiştir.
Ziya Gökal’in mecmuadan hariç birde iktisat derneği kurduğu görülmektedir. Toplantı yapılmış ve ekonomiyle ilgili yirmi beş kadar uzmanın katılımı sağlanmıştı. Milli ekonomi üzerine konferanslar verecek olan dernekte ilk konuşmayı Yusuf Kemal Tengirşek yapmıştır. İkinci konuşmacı ise Ziya Gökalp’tir. Konusu ise milli ekonomidir. Bu konuşmasında Gökalp özellikle İslam dininden kaynaklanan faiz haramdır anlayışı ile vakıf ve şeriat vergisinden sayılan agnam ve aşarı toplumsal ve ekonomik hayat açısından Batı memleketleri ile karşılaştırarak değerlendirmektedir. Bu vergilerin yüksek oluşunun tarım ve hayvancılık üretiminin artmasını önlediğini ifade etmektedir. Ona göre, bizde Avrupa’dan daha fazla ekonomik yaşantıyı etkileyen dinden kaynaklanan kurallar vardır.
Ziya Gökalp’ın, Türkiye’nin kalkınması ile ilgili görüşlerinin bir kısmını burada zikrettik. O, zamanının iktisadî meselelerini ele alarak, onları en iyi bir şekilde sosyolog bakışıyla ifade etmiştir. Bu konuların bir kısmı günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir. Ziya Gökalp’in, Cumhuriyet kurulurken ifade ettiği iktisadî fikirlerinin önemli bir kısmı hâlâ güncelliğini korumaktadır.
Ziya Gökal’in milli ekonomi ile fikirlerini şiir sanatı ile de ifade ettiği görülmektedir. Birçok şiiri ekonomik hayatın kurulması ve kurgulanması ile ilgilidir. Bunlara da yer yer değineceğiz.
Esasında bir sosyolog olarak ekonomi Gökalp’i en başta meşgul eden konudur. En önemli tezi olan kültür ve uygarlık meselesini dahi bu yönüyle değerlendirmemiz mümkündür. Bir sosyolog olan Gökalp’i ekonomiye yönelten de memleket gerçekleridir.