En sevdiğim sinemanın yakışıklı ve beyefendi şahsiyeti Cüneyt Arkın vefat etti.

Çok severdim.

Filmlerini izleyip mahalledeki Çopuroğlu’nun açtığı ama ev yapmadığı temelinden şuursuzca sağa sola atlarken bulurdum kendimi.

Sanki herkesi dövebilecek gibi olurdum.

Karate yapmayı bilmez ama ağzımdan çıkardığım garip bir o kadar da ahmakça seslerle efektler verirdim kendime.

Benden yaşça küçük ya da bedende küçükler ile Kara Muradçılık oynardım.

ALLAH RAHMET EYLESİN. 

O iyi insanlar,

O güzel atlara binip çekip gittiler..

Yaşar Kemal

Güle güle Kara Murat,

Güle güle Malkoçoğlu,

Güle güle Battal Gazi,

Güle güle Dünyayı Kurtaran Adam.

Mekânın cennet olsun büyük usta..

##

Cüneyt Arkın’fan bir anı 

Sosyal medya hesabından 1960'lı yıllara ait bir fotoğrafını paylaşan Cüneyt Arkın'a takipçileri yorum yağdırdı... Ünlü aktör, "Çok iyi yaşadınız" yorumları üzerine o fotoğrafın hüzünlü hikayesini anlattı.

Bu paylaşımın altına çok iyi yaşadınız demişsiniz öyle tabii.

Anlatayım fotoğrafın çekildiği dönemi fakülte yıllarımdı hep çalıştım. 

İstanbul’da Tıp Fakültesi’nde okurken ilk iki yılımı Sirkeci’de bir otel odasını iki inşaat işçisiyle paylaşarak geçirdim. Ders zamanı okula gider, kalan zamanda da onlarla inşaatlarda çalışırdım.

Bir yanda anatomi dersi, öte yanda inşaat işçiliği.

Stajımı yaptıktan sonra az çok hasta tedavi edebilir duruma geldiğimde hocam Cihan Abaoğlu beni evlere hasta bakıcı olarak göndermeye başladı. 

Hastanın başında 24 saat bekleyip, acil durumda müdahale etmekti görevim. Fakat tabii yeri geldiğinde adamı tıraş da ediyordum, altını da temizliyordum.

Ayda burs parası olarak 60 lira alırdım. Hasta bakıcı olarak bir eve gittiğim zaman ise günde 15 lira kazanıyordum. Ama ev sahiplerinin artık yemeklerini önüme koymaları çok ağrıma giderdi. 

İlk paramı aldığımda fırına koşup paranın hepsiyle ekmek aldım. Çiğnemeden yuttum, patlayana kadar yedim. Sonunda da kustum. Ekmekleri görünce açlık korkumu yeniyor, huzur buluyordum. 

Yıllar sonra bile kaldığım otel odalarında baş ucumdaki komodinin üzerine bir somun ekmek koyar, ancak ona bakarak uyuyabiliyordum..

##

Bir Devir Kapanmak üzere...

Alain DELON 86 yaşında İsviçre'de ötenazi yaptırarak yaşamına son vermek istedi  

Onunla hayatını geçiren 45 köpeğinin mezarlığında, onlarla birlikte gömülmek istedi.

Tüm mal varlığını sahipsiz kedi ve köpeklere harcanmak üzere miras bıraktı.

“Bu dünyayı hiç bir şey hissetmeden terk edeceğim.

Hayatın bana sunabileceği bir şey kalmadı, her şeyi gördüm, her şeyi yaşadım.

Ama şimdi!..

Yaşadığım çağdan nefret ediyorum.

Baktıkça midem bulanıyor.

Her şey sahte, her şey değiştirildi.

Verilen söze saygı yok.

Şimdi önemli olan tek şey para ve servet.

Şimdi ölsem, dünyadan üzülmeden ayrılmış olacağım.”

“Yaşlanmak berbat bir şey. Görünüşümüz değişiyor, görme duyumuzu kaybediyoruz ve bunu değiştirebilmek için hiçbir şey yapamıyoruz. Hastaneler ve iğneler olmadan hayattan sessizce gitme Hakkımız var.”

-MIŞ GİBİ YAPMAK

Hayatın insanlara nerede, ne zaman, nasıl sürprizler hazırlayacağı belli değil. Gerçi belli olsa o vakit imtihanın sırrı kaçar, hayat yaşanmaz ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu sebeple Yaradan’dan gelecek bizim için sürpriz olan, lakin levh-i mahfuzdan beri kader levhasında ise yazılı olan  her türlü hale hazırlıklı olmalı ve ONDAN geldiğini bilip, hoş sefa geldin, baş göz üstüne diyebilme erdemini, irade ve imanını sergileyebilmelidir.

Aksi takdirde isyan… 

Neden ben! 

Her şey benim başıma geliyor!!!

 Ben ne yaptım! 

Arkadaş şu adamlar rahat rahat gezip eğlenirken, ben niye…

 Gibi amansız şirk soruları beyninin derinliklerinde cevelan etmeye başladı mı? Allah muhafaza o zaman imanını bu çelişkili sorular bir sansar edasıyla kemirmeye başlar.

Bu sebeple dik dura bilmeli ölüm gelmeden ölüme hazırlıklı olmalıyız. Tabi ki malumunuzdur bu hazırlıklardan bahsetmeyeyim.

Yaşlılık göreceli bir kavramdır. Kime göre, hangi zaman dimine ve neyi kendine ölçüt aldığına bağlı izafi bir süreçtir. O sebeple kendine ölçütü seksen alıyorsan gençsindir. Eyvallah!!! Ama kader planında ya ömrün otuz üç de son bulacaksa yirmili yaşlardan itibaren yaşlısındır. Bu idrak içinde olur isek bir şeylerin daha net farkında olacakmışız gibi.

GÜÇLÜ GÖRÜNMEYE ÇABALAMAK

Her şey yolundaymış gibi davranmak, 

iyimiş, 

ayakta 

vakur ve güçlüymüş gibi fotoğraf vermeye gayret göstermek zorunda değiliz. 

Bir kez olsun ne durumda isek öyle davranmayı tercih edebilmeliyiz.

Etraftakiler ne der? 

Konu komşu, akraba taallukat ne düşünür?

 Bu soruların altında ezilmeden canımız istiyorsa hıçkıra hıçkıra ağlayabilmeliyiz. Gülmek mi istiyorsun o vakit tutma kendini, katıla katıla gül.

 Mahalle, akraba baskısını geç. İçinden nasıl davranmak geliyorsa duygularını o ölçüde pervasızca yaşa ki, önünde belki çok zamanın kalmayacak…

Yarın çok geç olabilir…