Çocukluk yıllarımdaki ortaokul derslerinden birisi de “Yurttaşlık Bilgisi” dersi idi.Bugün ki “Sosyal bilimler” dersi .Yurttaşlık bilgisi içeriği/muhtevası ; bir yurttaşın/sade vatandaşın bilmesi gereken öncelikli sosyal çevresi ve bağlısı bulunduğu devletine uyulması zorunlu olan bilgiler saadetinde şeyler..
Mesela kaç çeşit seçim vardır ?Seçim yaşı kaçtır ? Seçimlerde oy kullanmak nedirin yanında devlete ait bazı bilinmesi zaruriyetten sayılan küçük ansiklopedik bilgiler terennümü gibi şeyler .
Konu başlıklarından birisi hatırladığım veya bildiğim kadarıyla devlet başkanı kimdir ?nasıl seçilir?MÜLKÜ AMİR KİME DENİLİR ?gibi sosyal hayatımıza küçük ışıklar tutan minik bilgiler.
Basit gibi görünen bu bilgiler o günler adına önem arz eden şeyler saadetinde idi.Okullarda “Yurttaşlık Bilgisi” dersi görülmesine rağmen ; Mesela askerliğini yapmamış bir genç iyi bir “yurttaş” vasfına henüz erişmemiş sayılabilir toplum içerisinde pek ağırlığı olmaz ,meclislerde konuşması pek uygun görülmez hatta SSK lı iyi bir işi  bile olsa kendisine pek kız verilme taraftarı olunmaz gibi handikapları bile vardı..
Siyaset denen kavram halk arasında pek revaçta olan bir meta değildi hatta yerel seçimler diye adlandırdığımız BELEDİYE BAŞKANI SEÇİMİ pek umursanan olaylar saadetinde sayılmazdı.
Küçüklüğüm 60 lı yılların 27 Mayıs askeri darbesine rastladığından olsa gerek siyasete karşı temkinli bir duruşu vardı halkın hatırladığım kadarıyla.Çünkü merhum Başbakan Adnan Menderes olayının ürkütücü gölgesi halk üzerinden henüz çekilmemiş karanlık bir sis perdesi gibi varlığını hissettiriyordu.Babam rahmetlinin Jandarma Ast.Sb oluşundan ve o sıralar Urfa-Akçakale gibi bir sınır bölgesinden oluşumuzdan olsa gerek ;çevremde ki hareketliliğinin farkında ve olaylara duyarlı idim .O günlerin çok satan boyalı magazin gazetelerinin ön sayfasında hastalanan 27- Mayıs-1960 ihtilal generalinin –Cemal Gürsel-komada geçirdiği her günün manşet yapıldığını bu günler gibi hatırlayabiliyorum.
Bu yüzden siyasetin içerisinde korku vardı;Sessizlik vardı ve gündemi/siyasetin sıkı takibi insanı üzecek bir hallere taşıyabilirdi.?!
O günler adına idam edilmiş bir başbakan ardından siyaset insanlara ne derece sevimli gelebilir veya inandırıcı olabilirdi?
Sonra ki yıllar “Yurttaşlık Bilgisi dersi Vatandaşlık Dersi “olarak değiştirildi ,zannederim belli bir zaman sonra da bu derste kaldırıldı.
Ama bizim öğrendiğimiz seçim –seçmen –seçilme şartları gibi bilgiler belleğimizde baki kaldı.
Mesela hiç unutamadığımız bir bölgenin mülki amiri ifadesi /bilgisi zihnimize adeta mermere kazınmış bir bilgi gibi kalıcı oldu.Çünkü yaşadığımız yer her ne ise (ilçe –şehir )oranın mülki amirini bilmek öncelikli bir vatandaşlık bilgi zorunluluğuydu.Mülki amir  o yörenin en üstü ve sözü en dinlenir bir ulu kişisi konumunda devlet erkanı bir zattı.Sözü kanun olan bir zat.Çocukluk dünyamızın gözlemiyle sözünün üstüne söz olmayan bir ulu bey.Bu yüzden Belediye Başkanlığı seçimi ;doğrusu bizleri pek enterese etmez, hatta kim olduğunun lüzumsuzluğuna bile inanırdık.
Ta ki İstanbul’un susuzluğunu yaşayana ,çöp dağlarının bu naif ve asil şehri boğucu kokuya mecbur ettiğini görene dek ;Belediye Başkanının varlığından doğrusu pek haberdar olamadık.. Künhünü doğrusu biraz geç algıladık.?!
Ama zihnimizde yine Mülki Amir büyüklüğü kendini hep var etmeye devam etti ;bu kadar olumsuz yaşamaya mecbur bırakılmamıza ve mülki amirin hiçbir konuda müdahil olamayışının çaresizliğine  esefle tanık olduk.?!
Şimdi ne olduysa şartlar inanılmaz değişti.Belediye Başkanı görünmeyen bir konumla Mülki Amir’in sanki üzerine çıkıp daha değerli oldu?!.
Mülki amir yine en üst basamakta durmaya devam ediyor.Etkinliği hiç şüphesiz tartışılmaz.
Ama gel görelim ki ülke idaresinde bir şeyler değişti –değişmeye devam ediyor.
Yoksa bu kadar Mülki amir kabul ettiğimiz kişiler istifa ederek Belediye Başkanı olmaya niçin büyük bir arzu göstersinler.Bırakın mülki amiri koskoca Bakanlar istifa ederek B.Başkan olmaya çalışıyorlar.!
Anayasa değişmedi ama yerel yönetimlerin/seçilmişlerin etkileri inanılmaz derecede artı –artmaya devam ediyor.
Sanki yakın bir gelecek Yerel seçilmişlerin arasına yerel valilerinde olacağını mı fısıldıyor bizlere?!.
Öyle ya mahiyette çalışan bir yetkilinin işlevi amirinden çok daha yukarılarda olması başka ne anlam taşır sizce.
Mülki Amir kavramının paradigmaları mı değişti yoksa.?!
En kalbi saygılarımla..