Gökçe, "Çanakkale Savaşı'nda düşmanın denize döküldüğü anlatılırdı. Ben de 'Düşman denize girer mi?' derdim. Biz de Lapta şehrinde düşmanı sıkıştırdık ve adamlar kendini denize attı. Biz bire bir savaşarak düşmanı denize döktük. Vatanımıza, milletimize Allah zeval vermesin. Çok sıkıntılar çektik. Kazanılan zaferde büyük emeğimiz var" dedi. 

Aksaray'da oturan 4 çocuk babası Hasan Gökçe, 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekatı'nda katıldı. Savaşa katıldığı için de Muharip Gazi ünvanı alan Hasan Gökçe, vatani görevinin 8'inci ayında Kıbrıs Barış Harekatı'na katıldığı söyledi. 

'KIBRIS’A İNER İNMEZ YOĞUN BİR ATEŞ ALTINDA KALDIK'

İlk olarak Bolu'dan Mersin Taşucu Limanı'na gittiklerini belirten Gökçe, yaşadıklarını anlattı. Gökçe, şunları söyledi:

''Araçlarla Bolu’dan çıkıp Mersin Taşucu Limanı'na vardık. Orada sabaha kadar tüm silah ve malzemelerimizi ayarladık. Helikopterlere giderken Kıbrıs'a yaklaştığımızda camdan aşağı baktığımda her taraf yanıyordu. Her tarafta bir bombardıman vardı. Ben orada kendi kendime buradan dönemeyeceğim diye düşündüm. Helikopterden inince de bizi yoğun bir ateş altında aldılar. Kafamızı dahi kaldıramadık. Yakınlarımıza da havan topları da düşüyordu. Biz oradan sürünerek dere gibi bir yere ulaştık. Arazi dalgalıydı. Orada kolay kolay adam vurulmaz. Biz kaleye doğru ilerlerken, gözetleyenler olmuş. Biz kaleyi dört bir taraftan kuşattık. Ama bizim silahlarımız yetersiz olduğu için ateş açmadık ve lav silahıyla kaleye bir tane atış yaptık. Kalenin bir tarafı uçtu. Bize, ateş edenlerden birisi sırtındaki beyaz gömleği çıkarak 'ateş etmeyin' dedi.  Onları esir alarak ilk zaferimizi kazandık''

‘GİRNE KALESİ'NE TÜRK BAYRAĞINI DİKTİK‘

Girne Kalesi'nin alınması emirinin geldiğini belirten Gökçe, ''Biz kaleyi 3 taraftan sararak, birkaç saat içinde aldık. Hemen kaleye Türk bayrağını diktik. Kale içinde bir topun içinden mermiyi de ben çıkardım. Rumlar topu ağzına sürmüş, tetiği çekmemiş. Biz kaleyi alınca gemilerimiz denizden hareket etmeye başladı. Orada kara ile denizi birbine bağladık. Biz komando birliğiyle arkamızda 4 tane topla batıya doğru ilerlemeye başladık. Bir müddet sonra biraz dinlenip orada mevzi kazdık. Gece saat 23.20'de bizi yoğun bir ateşe tutular ki, bulunduğumuz yerdeki mandalina bahçesinin yaprakları, üzerimize yağmur gibi yağdı. Bizde hemen karşılık verdik. Bizde ateş ediyoruz; ama gece karanlığında göz gözü görmüyor. Nereye ateş ettiğimizi bilmiyorduk. Biz bir mermi atana kadar bize 500 mermi geliyordu. Tanklara haber verdik. Tankı 800 metre ileriye ayarlıyor ve 1 tane mermi yolluyor. Yolladığı mermi onların cephane arabasının üstüne düştü. Orada bizi erenler ve evliyalar korudu. Sabah bölgede inceleme yaptığımızda her taraf yanmış cesetlerle doluydu'' diye konuştu. 

Savaş sırasında Çanakkale'de olduğu gibi denize döktüklerini de belirten, ''Çanakkale Savaşı'nda düşmanın denize döküldüğünü anlatırlardı. Ben de 'Düşman denize girer mi?' derdim. Biz de Lapta şehrinde düşmanı sıkıştırdık ve adamlar kendini denize attı. Biz bire bir savaşarak düşmanı denize döktük. Vatanımıza, milletimize Allah zeval vermesin. Çok sıkıntılar çektik. Kazanılan zaferde büyük emeğimiz var" dedi.