Futbol, dünyanın tüm liglerinde heyecanla beklenen derbilere sahne olur.
Taraftar ve oyuncular için böylesine özel önem taşıyan maçlarda her şeyin üst düzeyde planlanması seyir zevki açısından son derece önem taşır.
Dün akşam yerinde izlediğimiz Galatasaray - Beşiktaş derbisi ise maalesef oyunun değil hakemin öne çıktığı bir maç oldu.
Aslında bu derbiyi, üç bölümde ele almak gerekiyor. Oyun planı, hakem kararları ve bunun bizi götürdüğü karanlık.
Deplasman derbisinde Beşiktaş’ın mücadele gücü yüksek, iyi bir oyun ortaya koymasına rağmen değerlendirilemeyen kritik son vuruşlar nedeniyle skor bulmakta zorlandığı aşikar.
Fakat rakibin de kendi sahası ve seyircisi önünde müthiş bir futbol oynamadığı da apaçık gerçek. Buna karşın, sarı kırmızlıların kazanmasında en büyük pay sahibi; orta hakem.
Hakem konuşmayı, yazmayı sevmeyen biri olarak şunu söylemek isterim ki, dünyanın en ilkel ligiyiz. Her maç, sadece üç büyükler için değil tüm maçların sonunda hakem kararları konuşuyoruz. Hakemlerimiz yetersiz. Özellikle dün akşam ki orta hakem çok kötü bir maç yönetti. Herhalde izlediğinde kariyerine parlak bir ışık değil, utanç tablosu astığını görecektir. En büyük başarısı; vermediği kırmızı kartlarla, penaltılarla, gözünün önünde görmediği pozisyonlarla yönettiği tüm maçlarda maçın ve oyunun önüne geçmeyi başarması. Keyifle izlenmesi gereken bir derbiyi, yönetemedi.
Elbette, Beşiktaş’ın puan kaybını sadece hakeme bağlamak doğru olmaz. Giovanni van Bronckhorst’un oyun yerleşimi, özellikle Rafa Silva’yı merkezden alıp sağda oynatması, Joa Mario ve Ndour orta sahasının etkisizliği bu bölgede Al- Musrati -Salih ikilisini tercih etmemesi. Semih’in etkisiz oyunu, Paulista ve Rashica’nın eksikliği siyah beyazlıların kaybetmesinin nedenleri arasında.
Fakat Galatasaray’ın kazanmasının nedeni de oynadığı müthiş oyun değil. Hakemin tüm takdir haklarını onlardan yana kullanmış olmasıdır.
Kimse kusura bakmasın, futbolumuz bu anlayışla marka değerine aday olmaya bile layık değil.
Futbol camiası, Süper Lig’de futbolculuk oynamaya devam edebilir. Bu zihniyet ve yaklaşımla hiçbir şey düzelmez.
Hakem, kaosun fitilini ateşleyerek nasıl derbinin önüne geçtiyse, maçtan sonra yaşanan olaylar da hakemin önüne geçmiştir.