Teröristin silah ve şarjörlerindeki isimleri incelemeye devam ediyorum.

“Konstantin II Asen”

Kuzeni, Tırnova Çarı İvan Şişman'ın oğlu Prens Fruzhin ile birlikte 1404'te Bulgaristan topraklarını geri almak ve Tırnova Çarlığı'nı yeniden canlandırmak için Osmanlılara karşı isyan etmiştir. Ömrü Macaristan ve Sırbistan’da geçmesine rağmen bazı Bulgar tarihçileri Vidin’in bir bölümünün, 1422’de ölümüne kadar yönetiminde kaldığını ve son Bulgar kralı olduğunu iddia ederler.

“İvankovac Savaşı”

Terörist bu ismi Sırp Kiril alfabesiyle yazmıştır. İvankovac, Sırbistan’da Köprü’ye bağlı bir köydür. Söylendiğine göre Sultan III. Selim Han devrinde, 18 Ağustos 1805'de Osmanlılara karşı ilk Sırp isyanı bu köyde başlatılmıştır.

“Pavlo Sergiyovich”

Terörist bu ismi Ukrayna Kiril alfabesiyle yazmıştır. Pavlo Sergiyovich Lapshyn 1988 doğumlu, ırkçı ve Müslüman düşmanı Ukraynalı bir teröristtir. İngiltere’ye geldikten beş gün sonra Birmingham'da, 29 Nisan 2013 günü akşam saat 10.00 civarında, camiden çıktıktan sonra evine gitmekte olan 82 yaşındaki Muhammed Salim’i arkasından bıçaklayarak şehit etti. Bıçağını peş peşe üç defa saplamıştı. Polise, amacının Müslümanları öldürmek ve zarar vermek olduğunu, Birmingham civarında üç camiye de bomba yerleştirdiğini itiraf etti.

“Horogszegi Szilágyi Mihály”

Macar generali ve Macaristan Kral naibidir. Kız kardeşi Elizabeth, Hunyadi Yanoş’un karısıdır. Osmanlı kaynaklarında Kara Mihal olarak geçer. 1456’da Fatih’in 6. Sefer-i Hümayunu olan 3. Sırbistan Seferi’nde, Belgrad’ı Osmanlılara karşı savunanlardandır. Bu muhasara sırasında Hunyadi Yanoş çok ağır yaralanmış ve birkaç ay sonra ölmüştü. Hunyadi’nin oğlu Matthias Corvinus 2 yıl sonra 1458’de Macaristan kralı seçildi. Ancak daha 14 yaşında olduğu için dayısı Mihály Szilágyi kral naibi oldu.

Mihály Szilágyi 1460'ta Baziaş yakınlarında yapılan savaş sırasında Mihaloğlu Ali Bey tarafından yakalandı ve İstanbul'a getirilip idam edildi.

“Bohemond I of Antioch”

Antakyalı I. Bohemond, Papa II. Urban’ın teşvikiyle 1095-1099 yılları arasında düzenlenen I. Haçlı Seferi'nin komutanlarından olup Norman asıllıdır. Antakya Haçlı Kontluğu’nu kurmuştur. 1200 sene süreyle hep Müslümanlarda kalan Kudüs, sadece bu Haçlı seferi sırasında elden çıkmış ve Selahaddin Eyyûbî tarafından 1187 senesinde tekrar fethedilene kadar 88 sene Haçlı işgalinde kalmıştır.

“Gaston IV of Bearn”

1090-1131 yılları arasında Fransa’da Bearn vikontu olan IV. Gaston, Endülüs’teki Reconquista hareketine de katılmıştır. I. Haçlı Seferi'ne katıldığı için lakabı “le Croisé” yani “Haçlı”dır. Bu sefer sırasında 1098'de Antakya ve 1099'da Kudüs'ün işgaline katılmıştır.

“Pelayu”

Asturiaslı Pelayu veya Pelayo Emevîler'in İspanya'yı fethetmesi üzerine 718'de Müslümanlara karşı direnebilmek için Asturias Krallığı'nı kuran Vizigot asilzade. 737’de ölümüne kadar başında bulunduğu bu Hristiyan krallığı kurmasıyla Endülüs’ün Hristiyanlarca tekrar fethi manasına gelen Reconquista'yı başlattığına inanılır.

“Ștefan cel Mare”

Bu isim, teröristin silahlarının birinin üzerinde görülmektedir. Sultan Fatih ve II. Bayezid Han’a karşı Boğdan'ı savunan ve “Hristiyanlığın şövalyesi” unvanıyla aziz ilan edilen Boğdan prensidir.

Stefan cel Mare’nin Topkapı Sarayı’nda bulunan kılıcı, Romanya’nın talebi üzerine, ölümünün 500. yılı münasebetiyle 2004'te 1 aylığına Bükreş'te sergilenmiş, 2012’de de Moldova Başbakanı Vladimir Filat’a bir replikası hediye edilmiştir.

“Ebba Akerlund”

Terörist katliamda kullandığı silahlardan ikisinin ve ayrıca tambur şeklindeki şarjörün üzerine bu ibareyi yazmıştır. 7 Nisan 2017'de Stockholm’de, Özbekistan kökenli Rakhmat Akilov kullandığı kamyonu insanların üzerine sürmüş ve sekiz kişiyi öldürdü. Ölenler arasında okuldan dönen Ebba Akerlund adında 11 yaşında bir kız çocuğu ve annesi de vardı. Teröristin Yeni Zelanda’daki katliam için seçtiği günün, küçük kızın doğum günü olduğu ifade edildi.

“Acre 1189”

Teröriste ait tambur şeklindeki şarjörün üzerindeki bu ifade, Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü 1187’de Haçlılar’ın elinden geri alması üzerine düzenlen III. Haçlı Seferi sırasında Akka’nın kuşatılmasını ima etmektedir. Bugün Akka İsrail’in sınırları içinde ve Hayfa’ya 15 km mesafededir. Akka’yı Selahaddin Eyyûbî 1187’de ele geçirmişti.

Kudüs’ü geri alma yolunda Hristiyanlar için büyük bir engel teşkil eden stratejik öneme sahip Akka Kalesi III. Haçlı Seferi sırasında kuşatıldı. Şiddetli çarpışmalar sonunda kaleyi müdafaa edenler 1191’de teslim oldu ve şehir Henry de Champagne’in idaresine verildi.

Bu Haçlı seferi amacına ulaşamamış, İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard, Kudüs’ü almak için Selahattin Eyyubi ile savaşmış ancak başarılı olamamıştır.

“Khotyn 1621”

Resimde teröriste ait tambur şeklindeki şarjörün altına doğru belli belirsiz görünen bu ifade Sultan II. (Genç) Osman Han’ın 1621 yılındaki Lehistan Sefer-i Hümayunu sırasında 1 ay 3 gün süren Hotin Muhasarası ima edilmektedir. Avrupa’nın fethiyle ilgili çok büyük projeleri olan bu hükümdarın teşebbüsleri ne yazık ki ordudaki Yeniçerilerin menfi tutumları ve bazı kumandanlar arasındaki amansız rekabet yüzünden akim kaldı. Lehlilerin sulh talebi kabul edilerek muhasara kaldırıldı. Hotin düşmese bile Lehistan gibi o zamanın Avrupa’sında en büyük devletlerden biri olan Lehistan’a baş eğdirildi.

“Vac 1684”

Yine tambur şeklindeki şarjörde iki Vienna ismi arasına yazılı bu ifade, Budapeşte’nin 40 km kuzeyinde Tuna kıyısında yer alan ve Osmanlının Vayçen dediği Vac Kalesi’nin 1684’te düşmanın eline geçmesini ima etmektedir.

Sultan IV. Mehmed Han devrinde 1683’teki başarısız II. Viyana Kuşatması’nın akabinde Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın idamı konusunda Padişah’ı ikna eden ve onun yerine geçen Kara İbrahim Paşa’nın döneminde vuku bulmuştur. Bu paşa Osmanlıya karşı birleşen Avrupa ittifakına karşı durabilecek çapta değildi. Nitekim Vayçen önüne gelen düşmanı karşılamak üzere gönderilen Budin Beylerbeyi Kara Mehmed Paşa’nın kumandasındaki Osmanlı ordusu, 27 Haziran 1684’te çok üstün olan düşmana mağlup oldu. Vayçen teslim oldu. Osmanlı ordusu Budin’e çekildi. Bu kalenin düşmesiyle düşman Budin’in kapısına dayanmış oldu.

“Slankamen”

Sultan II. Ahmed Han, 10 yaş büyük ağabeyi Sultan II. Süleyman Han vefat edip tahta geçtiğinde Sadrazam Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa Macaristan’ı geri almak üzere çıktığı sefer sebebiyle orduyla beraber Sofya’daydı. Yeni padişah kendisini aynı salahiyetlerle makamında bıraktı.

Baden markisi Ludwig’in kumandasındaki Avusturya ordusu Belgrad’ın 50 km kuzeybatısındaki Salankamen’de idi. 50.000 süvari ve 50.000 piyadeden müteşekkil büyük bir orduydu. Kırım ordusunun gelmesini beklemek isteyen Sadrazam’a maiyetindeki paşalar derhâl taarruzu tavsiye ettiler. 19 Ağustos 1691’de karşılaşan iki ordu arasında top atışlarıyla beraber şiddetli vuruşmalar oldu. Osmanlı ordusunun tazyikine dayanamayan düşman saflarını çözerek geri çekilmeye başladı. Avusturya ordusunda böylece ilk dağılmalar başladı. 30 bin askerle son bir taarruza kalkan ve merkeze hücum eden Avusturya kuvvetlerine karşı askeri cesaretlendirmek için öne çıkan Mustafa Paşa alnına bir kurşun isabetiyle şehit düştü. Bu Osmanlı hatlarının çözülmesine yol açtı. Osmanlı ordusunun bocaladığını gören düşman kuvvetleri tam taarruza geçtiler. Serdarsız kalan Osmanlı ordusu dağıldı ve geri çekildi.

40.000 zayiat veren yani ordusunun %40’ını kaybeden Prens Ludwig’in Osmanlı ordusunu takibe mecali yoktu. Osmanlılar bu muharebede 5000 kadar şehit verdiler. Osmanlı ordusunun ağırlıkları Avusturyalıların eline geçtiği gibi bütün aramalara rağmen Fazıl Mustafa Paşa’nın naaşı bulunamadı. Kırım Hanı savaş yerine geldiğinde dağılmış Osmanlı ordusuyla karşılaştı.


“Malta 1565”

Terörist, bu yazı dizisinin ilk bölümünde verdiğim resimdeki silahında yer alan bu ifadeyle, Kanunî Sultan Süleyman Han’ın son yıllarındaki başarısız Malta Kuşatması’nı ima etmektedir.

Turgutça Paşa’nın teşvikiyle Malta’nın fethine karar verilmiş ve Donanma-yı Hümayun 1 Nisan 1565’te Kapdan-ı Derya Piyale Paşa’nın kumandasında İstanbul’dan ayrılmıştı. Gemilerde forsalar dışında 13.000 levend, ayrıca 16.000 kara askeri bulunuyordu. Kara askerine İsfendiyaroğlu Kara Mustafa Paşa kumanda ediyordu. 19 Mayıs’ta donanma Malta önlerindeydi. Mustafa Paşa Turgutça Paşa’yı beklemeden karaya asker çıkardı. Piyale Paşa’nın itirazına, kale muhasarasının kara askerinin işi olduğunu ifade ederek cevap verdi. Halbuki Padişah, adayı karış karış bilen Turgut Paşa’nın sözünden çıkılmaması konusunda talimat vermişti.

Turgut Paşa geldiğinde iş işten geçmiş 20.000 asker adaya çıkarılmıştı. Saint Elme Kalesi’nin muhasarası sırasında Turgut Paşa başına gelen bir şarapnel ile ağır yaralandı ve az sonra şehit oldu. Onun ölümüyle askerde meydana gelen maneviyat bozukluğu içinde kale ancak 7. hücumda alındı. 1 Temmuz’da Saint Michel Kalesi’nin muhasarasına başlandı. Ancak bu kale bir türlü alınamadı. Düşmanın büyük yardım göndereceği haber alınarak 8 Eylül’de muhasara kaldırıldı. Adada üç gün daha kalınarak hiçbir malzeme bırakılmamıştır. Malta Seferi 6 aydan fazla sürmüş, 4 aya yakın müddeti Malta’da geçmiştir. Şövalyeler çok ağır kayba uğramışlardır. Adaya 80.000 gülle atılmış, kayalar bile delik deşik edilmiştir.

Yazı dizisi burada bitiyor. Muhtemeldir ki teröristin silah ve şarjörlerinin görmediğimiz diğer yüzlerinde başka tarihî isimler yer alıyor. Tespit edebildiğim tarih ve isimlerle ilgili olarak verdiğim bu kadar tafsilattan sonra son söz olarak şunu söyleyebiliriz ki asırlar önce yaşanmış savaşları, o zamanki şartlar göz önüne alınmadan bugüne taşımak ve kendince dindaşlarından birtakım kayıpların intikamını günümüzün masum insanlarından almaya çalışmak sapkınlık ötesi bir davranıştır, çılgınlıktır. Bizim dinimizde, anneni, babanı, kardeşini veya evladını öldüreni bile kendin cezalandıramazsın. O işi devlet geçerli kanunlar çerçevesinde yapar. Kendin yapamaya kalkışırsan hem suç hem de günah işlemiş olursun.