GELİYOOOR BEŞ PARMAK…

Bu kez;

YEŞİL KIBRIS’ tayım!

Yeşil Ada derlerdi…

Afrodit’in doğduğu denizine doyamadığım…

Uçsuz bucaksız kumsallarının, denizle dantel misali flörtleştiği

Güneşin çanak gibi battığı

İnsanlarının sakin mizacını bildiğim

Kıbrıs…

Yirmi belki otuz kere gelmişliğim var.

Ancak ne acıdır ki hep yaz aylarında gelmişim.

Ve ben adanın hiç yeşil haline şahit olmadım.

Her zaman gördüğüm sarının tonları ve kuru otlarla kazınmıştır aklıma,

Kıbrıs…

Tarihin her döneminde, stratejik, politik, ticari ve dini sebeplerle her daim cazibesini yitirmeyen, ilk medeniyet ateşinin yakıldığı Neolitik yerleşim yerleriyle, Roma’nın antik şehir krallıklarıyla, bir zamanlar Haçlı Seferlerinin sığınağı, Fransız Lüzinyan’ların en ihtişamlı ülkesi, Venedikli tüccarların doğudaki en önemli limanı, ve de Osmanlı ‘nın Doğu Akdeniz’de ki en güçlü kalesi…

Bu kez şubat ayında gitmek nasip oldu. İyi ki de oldu. Bir otobüs dolusu traking ve dağcı arkadaşlarımla…

İşte haklı ünvanını aldığı halini nihayet gördüm. Yemyeşil…

Adanın kuzeyini kaplayan Beş Parmak Dağları ve tava biçiminin sonuna adını veren Karpaz Bölgesi…

Yeşilmişik- gezmişik- bayılmışık- göbek atmışık…

Çadır kurmuşuk… 

Yatmışık- Kalkmışık- Acıkmışık…

Ohh be…

İçim açıldı. Gönlüm bayram etti. 

Gençleştim. Coştum. Yazdım…

Buyrun burda…

Dip Karpaz’a yirmi yıl kadar önce gittiğimde güneyde sahil tarafından dar bir toprak yolu takip ederek, 1974 yılı  öncesi katliyamların yapıldığı köylerin içinden içimiz acıya acıya , manastıra kadar gitmiştik.

Bu kez kuzeyden bir yoldan gittik Tatlısu’ya kadar…

Altın Kumsal’ı, Apostolos Andreas Manastırı’nı, Kıbrıs’ın sembollerinden olan eşeklerin bulunduğu Milli Park Alanını gördük.

Dağlardan yürüyüşümüz, 22 km ile en ucuna kadar sürdü. Bazen toprak, bazen uzun makilerin içinden bazen kayalıklardan, bir sağımıza bir solumuza geçen engin denize bakarak yürüdük ha yürüdük.

Geberdik, ayaklarımızın altları patladı.

Ama bu eşşiz deneyimi yaşamanın keyfiyetiyle ağzımız kulaklarımızda döndük kamp yerimize.



İlkelliğin bana bu denli iyi geleceğini, hayatımın hiçbir döneminde farkedememek ne kayıp!

Kampın dingin sessizliğinde, çadırınızın içinde sadece dışarıdan gelen ayışığını seyrederek, dalgaların hırçın sesini ninni yapıp uykuya dalmak, özgürlüğü tüm derinliğinizde hissetmek.

Aman da aman…ne güzel anlardır.

Yaşamın nasıl kaydığını önemsemediğiniz, fitne fesatlığın, paranın geçmediği bir dünyadır.

Siz çırılçıplak ve doğanın ana kucağındasınız ve

Embriyon gibi kıvrılıp yatarsınız.

Güveniniz plasentanızla...

Burası;

Kıbrıs Ada’sı…dünyanın en gizemli yerlerinden biridir. Akdeniz kokulu coğrafyasıdır.

10.000 yıllık medeniyetlere ev sahipliği yapan dokusu ve etkileyici kültür miraslarıyla, tarihin gizemli tanığıdır.

Muhteşem Gotik yapıları vardır. Walt-Disney’in esinlendiği “Uyuyan Güzel” ine konu aldığı St.Hilarion kalesinden, Leonardo Da Vinci Mağusa’nın şehir savunma planına katkıda bulunmasından, paha biçilmez eseri “İsa’nın son akşam yemeği” tablosundaki masa örtüsünün çiziminin Kıbrıs’a ait Dere Motif’li Lafkara’dan esinlendiğinden, kıtalararası inanç yollarının kesiştiğinden kaçımızın haberi vardır. 

Mesela,

İngiliz yazar William Shakespeare’nin Othello Trajedyasını yazarken ilham aldığı Liman Kalesini…

Burası Kuzey Kıbrıs’dır, 

Afrodit, aşk ve güzellik tanrıçası… burada doğar ve Adonis ile aşk yaşar. Ölümsüz aşklarına tanıklık eden sevgi adasıdır Kıbrıs …

Bir doğasever olarak, Kıbrıs orkidelerini, Kıbrıs endemiklerini, o canım el değmemiş kumsallarını, koruma altındaki kaplumbağalarını, vahşi güzelliklerini keşfetmenizi özellikle salık veririm. Bu arada geçen yaz geldiğimde o berrak sularda bir anne ve iki yavrusuyla, ben de kızımla birlikte büyük bir kaplumbağa kardeşle yüzdük.

Bu hayatımda yaşadığım büyük tadlardan biridir.

Her günün bitiminde, gökyüzü, dağ, deniz ve de güneşin dansı sona ererken yaşadığını bir kez daha şükredersiniz.

Neyse Kıbrıs reklamı gibi oldu ya…

Dağlara çıkmadan önce çok güzel sosyal gelişmeler de oldu.

Turizm Bakanı Dr. Faiz Sucuoğlu geleceğimizi duyarak nazik jestleriyle bizi ofisinde ağırladı. Samimi bir sohbetle geçen birlikteliğimiz boyunca çok misafirperverdiler. Bize Kuzey Kıbrıs’ın gelecekteki yaz ve doğa turizmine verdikleri önemi Akdeniz bölgesi için geliştirilen kırsal turizm geliştirme stratejisini  anlattılar.



Kendilerine buradan saygı ve teşekkürlerimi iletiyorum.

Ayrıca 4. sü yapılan yürüyüşümüzü  haberlerine alan Bayrak TV de haberlerine bizi de aldılar. İlgilerinden dolayı  onlara da  şahsım ve ekibim adına çok teşekkür ederim. 



İzlemek için;

http://www.brtk.net/?news_series=ana-haber-561

Ayrıca;

Bize bu geziyi hazırlayan tur rehberimiz Çetin Oğuz’a,

Destekleriyle bizi mutlu kılan Bağımsız Doğa Yürüyüşü lideri Fatih Bozkurt ve Wanderer Refika Ulutan’a,

Çok teşekkürler. 

***İnşallah bir daha ki sefere daha bir detaylı anlatırım adayı, mağlumunuz sayfadaki yerim kısıtlı…

Özel Haber: Sevgül Kayserilioğlu