Günde yaklaşık 200 çeşit yalan duyarız. Bunların çoğunluğu sohbeti renklendirmek için üretilen beyaz yalanlardır. Beyaz yalanlar başkasını kırmamak, üzülmesini önlemek ve durumu idare etmek gibi etik yönü sorgulanmayan yalanlardır.      

Beyaz yalan, hayal kurmak gibi rahatlatır insanı. Göze girmek için, rahatlatmak motive etmek, motive olmak için beyaz yalanlar devrededir.      

İnsanlar yalan da olsa iyi hissettirenleri dinlerken mutlu bile olur.      

 “Harika görünüyorsun, gençleşmişsin, kravatını çok beğendim, bu saç stili sana yakışmış, çok beceriklisin, tanıştığımıza memnun oldum, üzerime düşenin en iyisini yapmaya çalıştım” Yalansız olmaz ve yaşanmaz.      

Almanya da bir gazeteci, ‘ne olursa olsun her konuda asla yalan söylemeyeceğim her şeyi tam olarak ifade etmeye karar verdim’ der. ‘İnsanlarla ilgili ne düşündüğümü, ne hissettiğimi eğip bükmeden hakaret etmeden olduğu gibi söyleyeceğim’ der  ve ne olur biliyor musunuz? Adam tüm arkadaşlarını eşini dostunu kaybeder eşi onu terk eder.     

Beyaz yalanlar olması gerekenlerdir. Bazen de bize sorulan soruyu tam cevaplasak söylenecekler karşı tarafın durumunu kötüye  götüreceğini gördüğümüzden işin doğrusunu ya farklı söyler ya da susarız     

Yalan ve Kültürümüz     

Yalan kültürümüz oldukça gelişmiştir. Sahte, hile, düzenbaz, üç kağıt, abartma, saptırma, ayak oyunu, palavra, yapmacık, uydurma, iftira, hilaf, imitasyon, taklit, inkar, esnetilmesi, düzenbaz, örtbas etme, tuzak, kurnazlık…          

Yalan konusunda bu kadar çok ve detaylı kavrama sahip bir kültüre sahip toplumumuzun demokratik şeffaf bir yapıya sahip olduğundan bahsedemeyiz.      

Aşiret kültüründe kendi aşiretine dürüst dışarıya karşı Allah ne verdiyse sonuna kadar yalan söylemek normaldir.    

Aile de gereksinimini karşılamak ve cezaya uğramamak için yalan söyleyen çocuk, dışarıda tüm alanlarda kendine daha çok yer açmak, ceza görmemek ve çıkarı için yalan söylemesi çok normaldir. Unutmayalım ki, çocuk aynı zamanda anne babayı rol model alır.     

Zeka ve Yalan     

Öngörü yoksunu, anlık kazanımları temel alan kıvrak zekaya sahip olanların çoğu akılsızdır.      

Zeki adam hırsızlıkla cebini doldurabilir, ancak akıllı insan çalınan paranın kendisini mutlu etmeyeceğini, dengesi bozulan yaşamının perişan olacağını bilir.     

Akıllı olan güvenilir olmanın ne kadar kıymetli olduğunun bilincindedir. Aklıyla hareket eden kendisini çöpe atmaz. Akıllı insan için en değerli olanı güvenilir olmaktır. Öngörüsü güçlüdür.      

Süte su karıştırmaya kafa yoran, tüm zamanını kısa vadeli işlere veren kişi, zeki ve kurnazca davranır.      

Akıllı insan güveni kaybetmeden uzun vadeli hedefleri için çalışan öngörüsü güçlü olandır.      

Onun sermayesi güvenilir olmaktır.     

Akıllı davranan öngörülüdür ve doğal davrandığı için ruh sağlığı yerindedir. Açık sözlüdür, şeffaflıktan yanadır.     

O önce insanlara inanmak güvenmek ister çünkü ona herkes inanır güvenir.     

Yalanlar ve Beden Dilimiz     

Zihnimizin % 10 u bilinç, % 90 ı bilinçaltımızdır.   Bilincimiz saniyede 5-10 adet veri alabilirken, bilinçaltımız üç milyon veri alabiliyor.      

Ör: saniyenin 1/10 u süreyle görülüp kaybolan cisimleri ancak fark edebiliriz. Ancak 1/20 sn de görülüp kaybolan cisimleri gördüğümüzü söyleyemeyiz ancak onu bilinçaltımızın var ettiği sezgilerimizle hissederiz.             

Yalan söyleyen kişinin saniyenin 1/10 dan daha az sürede oluşup kaybolan mimikleri onu ele verir. Onun için deriz ki, “benim bu adamı hiç gözüm tutmadı, içim ısınmadı, nedendir bilmiyorum ama oturmayan bir şey var ama ne?” dedirten sezgilerimiz bizi uyarır.      

Göz-beyin ilişkisi, kulak-beyin ilişkisine göre 25 misli daha güçlüdür. Bu nedenle iç dünyamızı ele veren gözlerimizin kontrolü mümkün değildir.      

Yönetemediğimiz gözlerimiz, yalan söylediğimiz de bizi ele verir.     

Anlaşılmamak için gözlerimizi kaçırmamız ondandır, poker oyuncularının koyu gözlük takmaları ondandır.      

Ne kadar profesyonel olursan ol doğamıza uymayan yalanın oluşturduğu olumsuz duygu durumlarının etkisini bilinçaltımızın sesini bedenimiz dışa verir.      

İnsanın yaradılışı doğruyu söylemek üzerine kurgulanmıştır. Doğasına aykırı davranmanın oluşturduğu rahatsızlık bir şekilde sezgilerimiz sayesinde hissedilir. Etik olmayan düzenbaz davranışların oluşturduğu rahatsızlıklar hissedilir.     

  Çocuk ve Yalan     

Çocuklar özellikle 4-5 yaşlarında gelişen hayal gücünün de etkisiyle var olan gerçeği işine geleceği gibi değiştirebilirler. Eğer çocuk aile içinde doğruyu söyleyince olumsuz tepki ceza azarlanma suçlanma, utandırılma ile karşılaşacaksa yalana başvurmaya başlar.      

Küçük yaşta yalan konusunda ustalaşmaya başlar. Zamanla ceza da görmese yalan söyleme otomatik hale gelmeye başlıyor.    

Birde anne babanın davranışlarının çocuk için örnek olması var. Anne babanın yalan söylediğini gözlemleyen çocuğun yalana yönelmesi beklenir.     

Diğer taraftan çocuk hatalı veya yanlış bir davranışta bulunduğu zaman ceza yerine durum değerlendirilmesi yapılır. Hatalı davranışlara yönelten nedenler ve aynı durumla karşılaşıldığı zaman hangi davranış daha uygun olabilecektir konusu gözden geçirilir.      

Utandırmak, suçlamak, ceza vermek, ayıplamak, bağırıp çağırmak doğru değildir.     

 “Utanmıyor musun böyle davranmaya, bundan sonra sana yasak var, bu davranışın cezasız kalmayacak” tepkileri yerine,      

“bu konuda neden böyle davrandığını anlayamıyorum”, “şöyle davranmanı bekliyordum”, “böyle durumlar kaşısın da ne yapsak daha iyi olur?”, “Aslıda doğru davranış konusunu gözden geçirsek iyi olacağını düşünüyorum” “seni anlamaya çalışıyorum”.      

Kısaca çocuğumuzun korkutarak değil sevgi içinde kalarak gelişmesini sağlayabiliriz.     

Otoriter yapının ürettiği korku kültüründe yetişin çocukların dürüst davranmaları zorlaşır. Korku yalanın en temel nedenlerden biridir.    

Korku kültürü yerine gelişim odaklı değerler kültürü dediğimiz insanca bir ortamda anlayışın hoş görünün sevginin önemsendiği yapıda yalanlar değil açıklık dürüstlük benimsenir.   

Yalan Söyleme Hastalığı, Mitomani     

Çıkar amaçlı olmaktan çok değerli yetenekli önemli biri olduğunu ispata yönelik yalanları söylemektir, mitomani.    

İlgisizlikten, sevgi azlığından ve kendini değersiz önemsiz görenlerin rahatlatan yalanları tarz olmaya başlar.      

Mitomanlar değerli yetenekli de olsalar kendilerini değerli göremezler. Sürekli kendilerine değer katmak için yalan söylerler.     

Mitomani dürtü kontrol bozukluğudur. Yani kendisine zarar da verse içinden gelenlere karşı koyamaması dürtü kontrol sorununa işaret eder.    

 Mitomanlar her yerde her koşulda herkese yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.    

Mitomanlar hasta olduklarını anlayamayabilirler yakınlarının devreye girerek yardım almasını alması gerekir. Tedavisi çok kolaydır.