Birçok kez söylemlerimde ve yazılarımda belirttiğim üzere Sur içinde küçük Vatikan, Bizans modeli oluşturma projesi yeniden dikkate değer bir biçimde görülmeye başlanmıştır. Özellikle Üç bölümlü İstanbul Projesi de diyebileceğimiz bu projeye çok dikkat etmeliyiz. 

Özellikle 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı bu proje Fetö eliyle hayata geçmiş olacaktı. Hatta özellikle 16 Nisan 2016’da Papa, Vatikan’ın İstanbul’daki temsilcisi Fransız Monsenyör Louis Pelatre’nin yerine, Meksikalı din adamı Rubén Tierrablanca Gonzalez’i atadı. Bu atama da Papa I. Francis’in görevi gelişi gibi tesadüf değildi. Malum kendisinden önceki Papa 16. Benedikt görevden feragat etmişti yani istifa etmişti. İstanbul Latin Katolik Kilisesi Başepiskoposu 76 yaşındaki Monsenyör Louis Pelatre de yaş haddinden dolayı bu görevinden feragat etmiş ve bu şekilde bir değişiklik söz konusu olmuştu. Atanan kişi de yani Meksikalı din adamı Rubén Tierrablanca Gonzalez ise I. Francis gibi hem bir Cizvit Papazı (Haçlı Seferleri konusunda en Radikal görüşlü taraf) hem de Amerika kıtasından bir kişiydi. Bu manada önemli ayrıntılar mevcuttur. Ama neyse ki bu hain darbe başarılı olmadı. Bu küçük Vatikan projelerini de Dinlerarası Diyalog diye uydurdukları proje adıyla millete yutturmaya çalışacaklardı.

Günümüzde ise Üç bölümlü İstanbul Projesi yeninden gündemde… Özellikle Sur içindeki İstanbul, Bizans (Yeni Roma) menşeindeki standartlara göre düzenlenecek. Ekümeniklik yeninden tartışmaya açılacak. Ayrıca İslam bölgesi adı altında İstanbul’un Anadolu Yakası da buna göre düzenlenecek. Üçüncü bölümde ise Batı da ise sur dışında kalan bölgede normal yaşantı ve statü devam edecek. Ayrıca uzun zamandır Sur içindeki kiliselerin tamiri ve restorasyonundan tutun da, pek çok husus itibari ile müstakbel bir Ekümenyaya hazırlık olduğunu ve Patrikhane tarafından bunların bir bir zamanına göre hazırlandığını da görmekteyiz. Sur içinde küçük ama etkin bir Yeni Roma/Bizans oluşturmak istiyorlar. Patrik Bartholomeos da pek çok önemli toplantıda imzasını ‘’Yeni Romanın Patriği’’ Kostantinopol Patriği diye atıyor. Tabi bu oluşumun bağlı olduğu yer ve merkez de Vatikan olacak. Her ne kadar arada Katolik ve Ortodoks olarak mezhepsel bir sorun varmış gibi gözükse de, Papa I. Francis’in göreve gelmesi ile aradaki buzlar eritildi. Bunun en önemli örneği ise; Papa I. Francis’in yani kutsal makamın sözde Ermeni Soykırımını kabul etmesi olarak görebiliriz. 

Aynı zamanda İstanbul’a “Vatikan Modeli” uygulamak için, günümüzde çok güncel ve tartışmalı olan malum bir projeyi de bir fırsat olarak görmektedirler. Bu projeye en çok destek veren devletlerin başında “Vatikan” bulunuyor. Bu Projenin ortaya atıldığı ilk yıllardan bu yana İstanbul içindeki kiliselerde restorasyon ve atıl durumdaki bazı kiliselerin yeniden faaliyete başlatılması konularını da bu yönde ele almak mümkündür.

Bizlerin inandığı 2200 yıllık Türk Devlet aklı, böyle stratejik ve dini tuzaklarla dolu bir projeye izin vermez diye düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde iç ve dış dengelerdeki gelişmelerde bunu daha iyi anlayacağız... Türkiye yıllarca önem verdiği dengelerden bir anda vazgeçmez, geçemez…

Ve son söz: ‘’ 3.bin yıl Vatikan’ın Kutsal Haçının değil, İslam’ın Hilali ve Türk’ün yıldızının parlama zamanı olacaktır. ‘’