Geceleri uyku tutmadığı zaman "Acaba dünyaya gelmemiş olsaydım, yine de bu alemden haberdar olurmuydum!" diye bu saçma düşünceye dalarım. Uykum daha da kaçar, içimi tarifi imkansız bir sıkıntı kaplar. Var olmakla yok olmak arasında sıkışıp kalmak!
       Dünyaya gelip yaşamak elbette güzel bir şey. Ailenle, arkadaşlarınla, akrabalarla, komşularla yani kısacası insanlarla beraber yaşamak. Dokunmak, sevmek, yemek-içmek, etrafında oluşmuş güzellikleri görebilmek ve insan olarak var olmak. İçinde bulunduğumuz mübarek ramazan da Allaha şükretmek.
       Varlığında çoğu şeylerin kıymetini bilemeyiz ta ki onu yitirdiğimiz ana kadar. Sahip olduğumuz varlıkların değerini iyi idrak etmeli ve ona göre davranmalıyız. İçinde bulunduğumuz Ramazan Ayı da bu konuda görüş bildirmiyormu? Salt aç ve susuz kalmakmı belirtilen süre içerisinde? Akabinde namazımızı da kıldığımızda ibadetimizi tamamlamış mı oluyoruz?
       Elbette ki hayır! Nefsimizi terbiye ediyoruz bu ayda. Daha da önemlisi varlık-yokluk denilen tezatla karşı karşıyız. Varlık içinde olmak mutlaka herkesin özlemlediği bir durum. Bu vaziyette alışagelmiş yaşantıda bu ayda olduğu gibi bazı arzu ve istekler firenlendiğinde, onların değerini daha da iyi anlıyoruz. Yani yokluk. İnsanların yaşamlarını alt üst eden o yokluk! Bir kader midir bu? Öyle ya bazılarında alabildiğince bolluk, bazısında ise karnını zor doyuracak kadar kıtlık!
       Eskiden komşu komşusunu kollardı bu ayda. Şimdi siyasi rant da olsa bu işleri belediyeler üstlenmiş vaziyette. Bir ay vatandaşın karnını sadece iftar vakti doyurmak. İbadetin gizlisi faziletlidir diye öğrendik biz önceleri. Ülke yönetiminde oluşturamadığımız şeffaflığı ne yazıktır ki bu iftar sofralarında o kadar abartılıyor ki şaşmamak elde değil. Memleketin dört bir yanında adeta bir şov yarışı almış başını gidiyor! Bir tarafta belediyelerin kurduğu sınırlı halk sofraları; diğer taraf da  kişi veya kuruluşların verdiği şatafatlı davetli özel sofralar. O da iftar, bu da iftar!
       Öyle ya da böyle önemli olan insanın mutluluğu değilmi? Yokluk çeken vatandaşımız bir ay tok (o da bir öğün), 11 ay aç nasıl mutlu olabilir ki! Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, dünya mutluluk sıralamasında 143 ülke arasında 126. sırada yerini alıyor. Varlık ve yokluk! Ülkemiz gelir dağılımına göre fakirle zengin arasında 7 kat gibi kapanması mümkün olmayan bir uçurum var. "Allahuekber-Allahuekber" diyerek birbirini öldüren Ortadoğu müslüman ülkeleri, ne yazık ki dünyanın en mutsuzlarını oluşturmakta. Dünyanın en mutlu insanları da Venezuela ile Paraguay da yaşamakta yapılan araştırmalara göre.
       Sanal alemde bir hoca efendinin malum kişilere vermiş olduğu vaiz paylaşılmış ve beğenilmiş olarak önüme geldi. Az olsa bir şeyler yazdım orada. Varlık ve yokluk! Adam öyle şeyler diyor ki hayıflanmamak elde değil! Özellikle Ramazanda kadınlara nasihat da bulunuyor. Evin erkeği dışarda çalışıp yoruluyor ve oruçlu bir vaziyette eve geldiğinde kadın ona itaat etmezse sopayı hak edermiş. Kadın hele erkeklerle bir arada çalışamaz, otur evinde kocan baksın sana, sen sadece ona karılık yap. Dinimizde böyle bir  şey yokmuş. Ona göre dinimiz erkek dini! Hayatın acı gerçeklerini görmezden gelip, kendisini dinleyenlerle dalga geçiyor adeta! Bugün her erkek kendi işinimi yapıyor ki kadın evde otursun. Koyun gibi dinleyenlerden biri çıkıpta gerçekleri yüzüne haykırsa bakalım kafasında yarattığı yaşamdan bir daha bahsedebilecekmi? Zihniyet aynı. Bir kişinin maaşı ile bu zaman da  geçinmek mümkünmü? Kadın okumayacak ve çalışmayacak ama kocasına itaat da kusur etmeyecek. Hoca denilen bu zat, kadına cinsel hevesle değil, insan gözüyle bakmasını öğrensin.
        Maalesef yurdumuzda böyle hoca çok var ama bilgi yok. Yıllardır gerçek din bilgisinden insanlarımız bunların yüzünden yoksun kaldılar.
İyi ramazanlar dileğiyle efendim.