Nasreddin Hoca 13. yüzyıldan beri sözlü halk edebiyatı yoluyla öykülerindeki derin felsefe ve mizah anlayışı ile aramızda yaşatılmaya devam ediyor. 

Akşehir Halkı; geçmişten günümüze kadar uzanan yolda, hoşgörülü ve konuksever yapısıyla, O'nun geleneğinin en sâdık takipçisi olduğunu kanıtlıyor.

1959 yılında başlatılan “Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği”, yakın tarihimizin bu anlamda atılan en önemli adımı ve ülkemizin en eski festivallerinden birisidir. 

Şenliklere ev sahipliği yapan Akşehir, dünyanın pek çok ülkesinden bilim, sanat ve edebiyat insanlarına kucak açarak, farklı kültürel zenginliklerini mizahla buluşturuyor; yıllardır gerek ülkemizde, gerekse yurt dışında geniş yankılar uyandırıyor.

Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliği, Yoğun bir tarihsel birikimin ve çalışmanın ürünü olarak gerçekleşir.

Zaman zaman İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük kentlerde başlatılan etkinlikler, Akşehir'de “Festival” coşkusu ile devam eder...

Nasreddin Hoca Şenliği, gece-gündüz kültür ve sanatla halkı kaynaştıran, aynı zamanda enerji ve heyecan dolu, popüler nitelikleri olan bir festivaldir. Nasreddin Hoca Şenliklerinde; Sanatçıların çağdaş ve klasik, ulusal ve yabancı şaşırtıcı ürünleriyle karşılaşmak; danstan tiyatroya, fotoğraftan resme, filmden karikatüre, edebiyattan müziğe kadar giden bir çeşitliliği yaşamak mümkün olmaktadır.

2023 yılı Uluslararası Nasreddin Hoca şenlikleri daha görkemli bir şekilde kutlanmıştı.

Adına festivaller, şenlikler düzenlenen Nasreddin Hoca kimdir? 

Nasreddin Hoca Sivrihisar’a yakın Harto köyünde 1208 yılında doğmuştur.

Babası köyünün imamıdır.

Nasreddin Hoca babasının ölümünden sonra Harto’da imamlık yapmıştır.

Bu görev kısa sürmüş ve 1237 yılında Akşehir’e yerleşerek ünlü Mutasavvıf Seyyid Mahmut Hayrani’ye intisap etmiş ve 1284′de Akşehir'de vefat etmiştir.

Türbesi Akşehir’dedir.

Her yıl Akşehirde Nasreddin Hoca şenlikleri yapılmakta ve bu şenliklerde Akşehir gölüne “yoğurt çalınmakta” dır.

Nasreddin Hoca’nın yaşamadığı, hayali bir kahraman olduğu iddiaları da vardır.

Nasreddin Hoca’nın yaşamış olması onun hayali bir kahraman gibi gönüllerde yaşamasına da engel değildir.

Nasreddin Hoca'nın fıkraları yediden yetmişe her Türk insanı tarafından sevilmekte ve bu fıkralar Nasreddin Hoca ile halkımızın ortak verimidir.

Nasıl Eski Yunanlıların Ezopos’u, Almanların Eulenspiege’i, İranlıların Nasuriddin Tüsi’si, Arapların Cuha’bı, Bulgarların Hitar Petar’ı varsa bizim de Nasreddin Hoca’mız vardır.

Nasreddin Hoca herhangi bir güç durumdan kurtulmak için yalana, açgözlülüğe, küçük hesaplara başvurmadan her yaptığını sağduyuya, ahlak esaslarına dayandırır.

Türk insanı Nasreddin Hoca’ya filozofluk, ermişlik payesi vermiştir.

Batı edebiyatında O, ”hayatın manasını mizahla yorumlayan bir hikmet eri” olarak tanımlanır.

Onun güldürücü fıkralarının amacı insanlığa ders vermek veya bir düzensizliği göz önüne sermektir.

Nasreddin Hoca becerikli, çalışkan ve hareketlidir. Odun keser, hayvan yükler, buğdayı değirmene götürür, eşeğiyle pazara taşınır, alışveriş yapar, imamlık yapar, kadılık yapar, davetlerde hazır bulunur, düğünlerde, üzüntüde, sevinçte o vardır.

Kanunlara saygılıdır, yıkıcı değil yapıcıdır. Sabırlı ve hoş görülüdür.

Fıkralarında Müslümanlığın tüm özelliklerini yansıtır.

Zengin bir kişilik görüntüsü yoktur.

Çapkınlığa, ahlaksızlığa, iffetsizliğe yönelik fıkraları yoktur.

Fıkralarındaki sonuç; ahlak, adet ve terbiyeye zıtlık göstermez.

O, hayali bir kahraman değil, Türklüğün büyük mizah sembolüdür.

2024 yılı Uluslararası Nasreddin Hoca şenliklerinde buluşmak dileklerimizle…

Hoşça kalınız.