Giriş
Temmuz 2023 başı itibariyle Ukrayna’da bulunan önemli bir nükleer güç santralı olan Zaporijya Nükleer Güç Santralı’na patlayıcı yerleştirildiği öne sürülerek tesisin vurulabileceği iddiası gündeme gelmiştir. Böyle bir durumda radyasyon sızıntısı olabileceği ileri sürülerek risk oluşturabileceği haberleri de medyada yer almış bulunmaktadır.
Ukrayna’nın bu iddiası üzerine Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy Agency – IAEA) uzmanları santralde inceleme yapmışlardır. Denetleme sonucunda uzmanlar, sorumluluk alanları içinde olan ve inceleme yapılan reaktör bölgelerinde patlayıcıya rastlanılmadığını bildirmişlerdir. Ancak, Zaporijya Nükleer Güç Santralı’nın önemi ve savaş şartlarında yaşananlar açısından santral önem arz etmektedir.  
Zaporijya Nükleer Güç Santralı
Konuyu nükleer güvenlik ve stratejik bağlamda irdelemeden önce Zaporijya Nükleer Güç Santralını tanımak yerinde olacaktır. Söz konusu Nükleer Güç Santralı (NGS) Ukrayna’nın güneydoğusunda kurulmuş 6 üniteden oluşan bir enerji santralıdır (Şekil 1). Güç üretim kapasitesi bağlamında Avrupa’nın en büyük ve dünyanın dokuzuncu büyük nükleer güç santralıdır. Bir başka deyişle, enerji üretimi açısından önemli bir santral durumundadır.

Şekil 1 Zaporijya Nükleer Santralı

Zaporijya Nükleer Güç Santralı, Sovyetler Birliği döneminde Ukrayna’nın güneydoğusunda inşa edilmiş bir nükleer santral olup 1980’li yıllarda her yıl bir ünite devreye alınarak 6 ünite de devreye girmiştir.
Her bir ünite 950 MWe gücünde olup toplam 5700 MWe elektrik üretim kapasitesine sahip bulunmaktadır. Kapasite faktörü (barış şartlarında) yaklaşık olarak % 69 olarak verilmiştir. Söz konusu bu reaktörler, günümüzde dünyada en çok tercih edilen ve kurulan reaktör tipi olan “Basınçlı Su Reaktörü (Pressurized Water Reactor (PWR)” tipindedir. Reaktörlerin tam güçte çalışmaları halinde Ukrayna’nın gereksinimi olan elektrik enerjisinin yaklaşık yarısını karşılayabilecek durumda olduğu ifade edilmekteydi.
Zaporijya Nükleer Güç Santralı, Ukrayna’nın önemli nehri olan Dinyeper nehri üzerine kurulmuş olup Kahovka Baraj göletinin birikiminden soğutma suyu temini için yararlanmaktadır (Şekil 2). Burada şunu da belirtmek gerekir ki; 6 Haziran 2023 tarihinde, Kahovka Barajı’nın sabote edilmesiyle baraj büyük hasara uğramış ve bu bağlamda baraj göletinde de önemli ölçüde su kaybı yaşanmıştır.
Bu durumda Zaporijya Nükleer Güç Santralının altı ünitesinin de tam kapasitede çalışması problemli hale gelmiş bulunmaktadır. Zira Kahovka Baraj göleti, Dinyeper nehrinden soğutma temini yapan Zaporijya Nükleer Güç Santralı için yeterli su rezervuarını sağlamaktaydı. Şimdi bu göletin önemli su kaybı nedeniyle santral için yılın her döneminde kâfi miktarda su temini mümkün olabileceği konusuna ilişkin sorunlar gündeme gelmiş bulunmaktadır.

Şekil 2 Zaporijya Nükleer Güç Santralı (NGS)


Zaporijya Nükleer Güç Santralında Yaşananlar
Zaporijya Nükleer Güç Santralı’nda savaşın başlamasından itibaren yaşananları kısaca özetlemek gerekirse; 24 Şubat 2022’de Rus güçlerinin Ukrayna topraklarına girmesini takiben Mart 2022’de Rus kuvvetleri Zaporijya Nükleer Güç Santralı bölgesine ulaşmıştır. Takiben santralda yangın çıktığı bildirilmiştir.
Yangının nerede çıktığı dünya kamuoyunca tam anlaşılamamış olması dünyada endişeye yol açmıştır. Daha sonra yangının reaktörlerde değil, eğitimle ilgili idari bir binada çıktığı ve bu bina civarında bazı çatışmalı olaylar yaşandığı ifade edilmiştir. Çatışmalar sırasında yangın çıktığı açıklanmış ve santral Rus güçlerinin yönetimine geçmiştir.
Ancak reaktörler, Ukraynalı teknik personeli tarafından işletilmeye devam etmiştir. Bu arada santrala en yakın kent olan Energodar kenti, Rus güçlerinin kontrolüne geçmesine karşın Ukrayna yönetimine bağlılığını sürdürmek gibi bir inisiyatif de göstermiştir.
Takiben Ukrayna tarafından iddia edildiği üzere Rusya’nın denetimine giren santral bölgesinin yüzlerce asker için üs olarak kullanıldığı ve cephane depolandığı gündeme getirilmiştir. Bu durumun santral için tehdit oluşturduğu ifade edilmiş ve uluslararası kamuoyunun gündeminde yer almıştır.
Rusya tarafından reaktörlerde sorun olmadığı ifade edilmesine karşın dünya kamuoyunda oluşan endişelere karşı IAEA uzmanları tarafından inceleme yapılmasına izin verilmiş ve yapılan incelemeler sonucunda reaktörlerde nükleer güvenlik sorunu olmadığı rapor edilmiştir.  Bu arada Zaporijya santralında üretilen elektriğin aktarılmasında kullanılan bir yüksek voltaj hattının vurulması olayı yaşanmıştır.
Geçen ay (daha önce de belirtildiği üzere 6 Haziran 2023’de), Ukrayna’da Herson bölgesinde yine Dinyeper nehri üzerinde yer alan ve Zaporijya Nükleer güç santraline hayli yakın olan Kahovka Barajı’nın sabote edilmesi, santral açısından farklı bir sorun ortaya çıkarmıştır. Bu da Zaporijya santral için yeterli su temininin problemli olabileceği konusudur.
Nihayet bu ay (Temmuz 2023’de) yeni bir gelişme olarak Zaporijya Nükleer Santralının üzerine patlayıcılar yerleştirildiği iddiası ortaya atılmıştır. Her ne kadar (başta da belirtildiği üzere) IAEA uzmanlarınca reaktörlerinde yapılan denetimde reaktörlerde patlayıcı bulunmadığı ifade edilmiş olsa da konuya ilişkin olarak Ukrayna endişelerini dile getirmeye devam etmektedir.
Burada şunu özellikle belirtmek gerekir ki; nükleer güç santralları, atom bombası değildir. Bir başka deyişle, Zaporijya Santralı bir bomba gibi patlamaz. Ancak en kötü kaza senaryosunda radyasyon sızıntısı olabilir. Bununla beraber bağımsız denetçiler olan IAEA denetçileri, böyle bir riski rapor etmiş değillerdir.

Nükleer reaktörler için nükleer güvenlik konusu, her ülke için hem ulusal hem de uluslararası olarak takip ile yapılan kontrollarla denetlenmektedir. Zaporijya Nükleer Güç Santralı gibi Avrupa’nın en büyük Nükleer Güç Santralı da IAEA’nın (konuya ilişkin nükleer çağda edinilen deneyimler çerçevesinde) hayli sıkı takip edilmekte ve denetlenmektedir. Bu bakımdan, savaş şartlarında dahi yapılan denetlemeler son derece önemlidir ve güvenilir olarak kabul edilmektedir. Şimdiye kadar yapılan denetlemelerde olumsuz bir durumun tespit edilmediği açıklanmıştır. Buna karşın, dünya kamuoyunun hassasiyeti kapsamında olarak taraflarca, santrala ilişkin teknik ve nükleer güvenlik konularının sorun olarak öne çıkarılma çabası içinde olunduğu gözlenmektedir.


Sonuç
Avrupa’nın en büyük nükleer güç santralı olan Ukrayna’daki Zaporijya Nükleer Güç Santralı’nın, Ukrayna’da yaşanan savaş şartlarında taraflarca stratejik hedef seçildiği anlaşılmaktadır. Burada şunu vurgulamak yerinde olur ki; sıcak çatışma şartlarında enerji politik hedefler her zaman büyük stratejik önem taşımaktadır.
Hele ki; Zaporijya Nükleer Güç Santralı gibi Ukrayna’nın elektrik ihtiyacını tek başına yarısını karşılayabilecek kapasiteye sahip bir enerji santralı doğal olarak göz ardı edilemeyecek önemde bir nişangah durumunda olmaktadır.   
Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki; ilk kez enerji politik olarak, nükleer güç programı hayli yüksek olan bir ülke topraklarında savaş yaşanmaktadır. Bu bağlamda, savaşın ilk dönemlerinden itibaren nükleer tesisler dikkat çekmiş ve özellikle Zaporijya Nükleer Güç Santralı önemli bir enerji politik ve stratejik hedef haline gelmiş bulunmaktadır.
Yaşananlara bakıldığında; reaktör bölgesinin vurulmasının (yaşanabilecek riskler nedeniyle) pek mümkün olmayacağı ön görülerek, reaktörlerin yakın çevresinin askeri mühimmat ve asker bulundurma alanı gibi kullanılmak istendiği anlaşılmaktadır. Bu durum, Ukrayna tarafından (nükleer güvenlik konuları üzerinden dünya kamuoyunun gündemine getirilerek) şikâyet konusu haline getirilmektedir. Ancak şimdiye kadar uluslararası denetimlerde reaktörlerde nükleer güvenlik açısından herhangi bir sorun olmadığı rapor edilmiştir.
Burada üzerinde durulması gereken bir başka husus, savaş şartları ilerledikçe, Zaporijya Nükleer Güç Santralının devrede olmaması için adeta ilgili şartların oluşturulmakta olduğu izlenimi edinilmektedir. Bu sava ilişkin olarak, Zaporijya Nükleer Güç Santralının su temininin sağlandığı Kahovka Barajı göletinin, barajın vurulmasıyla önemli ölçüde su kaybının olduğu gösterilebilir. İlaveten santralın ürettiği elektriğin naklinde kullanılan bir yüksek gerilim hattının vurulmuş olması da bu tezi kuvvetlendiren bir diğer eylemdir.

Ukrayna’nın enerji temininde önemli yer tutan hem Zaporijya Nükleer Güç Santralının giderek devre dışı kalması ve hem de yine önemli bir hidrolik santral olan Kahovka Santralının vurulması nedeniyle elektrik üretilememesi, savaşın enerji politik gelişmeler açısından hız kazandığını göstermektedir. Bir başka deyişle, Ukrayna için enerji arz güvenliği açısından önemli sorunlar giderek öne çıkmaya başlamıştır. Bu bağlamda savaşın, sadece askeri hedeflerin değil enerji politik hedeflerin de gözetilerek devam ettiği söylenebilir.
Öz olarak ifade edilmek istenirse; Ukrayna Savaşı farklı hedefler gündeme alınarak devam etmekte, burada enerji politik hedefler giderek ana hedefler haline getirilmekte ve Ukrayna’nın enerji arz güvenliği giderek sorunlu hale gelmektedir.