Giriş

Bilindiği üzere Gürcistan, Karadeniz’in güneydoğu bölgesinde dolayısıyla güney Kafkasya’da yer alan bir ülkedir. Aynı zamanda Türkiye’nin kuzey doğu komşusu olup Azerbaycan’ın da kuzey batı komşusudur. Bir başka deyişle Türkiye ve Azerbaycan ile komşu olan Gürcistan, bu bağlamda stratejik bir pozisyona sahip bulunmaktadır.

Bölgenin tarihi, antik çağlara kadar dayanmakta olup bu dönemlerde Roma ve Persler arasında farklı çekişmelere sahne olmuştur. M.S. 12-13. Yüzyıllarda, önde gelen hükümdarı Kraliçe Tamar olan Gürcistan Krallığı hüküm sürmüştür. Daha sonra ise önce Timur istilası yaşanmış, takiben Karakoyunlu ve Akkoyunluların etkinliği söz konusu olmuştur. Osmanlıların da özellikle Batum bölgesinde etkinlikleri görülmüştür. Bölgenin bir kısmı19. Yüzyıl başında Rus İmparatorluğu’na katılmış, ancak 19.yüzyıl boyunca bölgede Osmanlı Rus savaşları yaşanmıştır.

1917 Rus ihtilalinden sonra Gürcistan bağımsızlığını kazanmaya çalıştıysa da 1921’de Sovyetler Birliği içinde yer almıştır. 1991’de Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan etmiş, ancak iç savaş ve darbeler gibi sorunlu dönemler yaşanmıştır. Halen de, Güney Osetya ve Abhazya gibi sorunlu bölgeleri bulunuyor olsa da ve bazı iç hareketler görülse de ülke varlığını sürdürmektedir.

Yüz ölçümü 70 bin km2 kadar olan ülkede 4 Milyona yaklaşan bir nüfus yaşamaktadır. Çoğunluğu Gürcü olan ülkede farklı etnik gruplar da bulunmaktadır. Bunlar arasında Türkler de yer almaktadır. Kişi başı (nominal) Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 5 bin USD mertebesindedir.

Gürcistan NATO ve Avrupa Birliği üyesi olmak istemekte, ancak bu durum Rusya ile ilişkilerini gerginleştirmektedir. Bu bağlamda, Güney Osetya sorunu yaşanmıştır. Buna karşın, Türkiye ve Azerbaycan ile iyi ilişkilerini sürdürmektedir.

Son olarak Gürcistan Başbakanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın daveti üzerine Mayıs 2024’te Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Görüşmelerde enerji, ticaret ve ulaştırma konuları önde gelen görüşme konuları olarak belirtilmiştir. Ayrıca, güney Kafkasya’da gelinen son durum konusunda fikir alışverişi yapıldığı da ifade edilmiştir.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; geçmiş dönemlerde “Tarihi İpek Yolu” güzergahı üzerinde olan Gürcistan bölgesi, bu bakımdan da önem taşımıştır. Günümüzde de canlandırılmaya çalışılan ve bu konuda hayli yol da alınan “Modern İpek Yolu” projesi içinde de yine tarihte olduğu gibi, ehemmiyetle yer almaktadır.

Bu kapsamda, “Modern İpek Yolu” projesine hizmet eden ve “İpek Demiryolu” olarak nitelenen tren yolu güzergahı üzerinde bulunmaktadır. Söz konusu projenin Bakü-Tiflis-Kars tren yolu bağlamında Gürcistan, geçiş bölgesi olarak yer almaktadır.  

 

 Türkiye Gürcistan İlişkilerinin Enerji Politik Önemi

Sovyetlerin 1991 yılında dağılmasını takiben Azerbaycan petrollerinin batıya yönlenen petrol boru hatlarıyla taşınması gündeme gelmiş ve yapım çalışmaları başlamıştır. Burada üç güzergâh öne çıkmıştır. Bunlar; Bakü’den başlayıp, Türkiye’de Ceyhan, Gürcistan’da Supsa ve Rusya’da Novorossiysk limanına ulaşan hatlar olmuştur.

Bakü’den Ceyhan’a çekilecek petrol boru hattı için en kısa yolun Ermenistan üzerinden olması ilk bakışta dikkat çekmekle beraber Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle bu geçiş siyasi olarak sağlanamamıştır. Takiben petrol boru hattı güzergâhı, Gürcistan üzerinden hayata geçirilmiştir.  Böylece petrol boru hattı, “Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı” olarak anılır olmuştur (Şekil 1). 

Şekil 1

Günümüzde, bahsi geçen üç hat da gerçekleştirilmiş bulunmaktadır (Şekil 1). Bu üç hat için hayli rekabetli durumlar da yaşanmıştır. Her üç hat da Azerbaycan’ın Hazar petrollerini deniz limanlarına taşımaktadır. Bakü-Supsa ve Bakü-Novorossiysk hatları, Karadeniz’e petrolü ulaştırmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan Hattı ile ise petrol, Akdeniz’e taşınmış olmaktadır. Bir başka deyişle petrolün, Avrupa ülkelerine deniz tankerleriyle ulaştırılması için Akdeniz daha öne çıkan deniz bölgesi olmaktadır (Şekil 1). Bu bakımdan Bakü-Tiflis Ceyhan Hattı’nın stratejik önemi büyüktür.

Konuya Gürcistan açısından bakılacak olursa, Gürcistan; Azerbaycan’ın Hazar petrollerinin, Bakü-Supsa hattı ile Karadeniz’e ulaştırılmasında, Bakü-Tiflis-Ceyhan Hattı ile de Akdeniz’e ulaştırılmasında rol üstlenmiş olmaktadır. Nitekim, bu hatların hayata geçirilmesiyle Avrupa Birliği’nin ve NATO’nun bu ülkeye ilgisi artmıştır.

21. Yüzyılda, önemli bir enerji hattı daha hayata geçirilmiş bulunmaktadır. Bu hat, “Güney Gaz Koridoru”dur. Bu hat üç bölümden oluşmaktadır. Hattın en uzun bölümü Türkiye’deki kısmı olup bilindiği üzere TANAP (TransAnatolia Pipeline) olarak anılmaktadır (Şekil1). Hattın ilk bölümü olan “Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP)” ile Azerbaycan’dan Türkiye’ye doğal gaz ulaştırılmaktadır. Takiben Azeri doğal gazı, TANAP ile Türkiye üzerinden Yunanistan sınırına taşınmakta ve oradan da “TAP (Trans Adriatic Pipelines)” doğal gaz boru hattı ile Arnavutluk ve İtalya’ya ulaşmaktadır. Böylelikle, 2020’de tamamlanan “Güney Gaz Koridoru” enerji hattı ile Hazar doğal gazı Avrupa’ya ulaştırılmış olmaktadır.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; “Bakü-Tiflis-Erzurum” hattı da önemli bir enerji hattı olup Türkiye’nin ihtiyacına yönelik hizmet vermektedir. Erzurum’a ulaşan Azerbaycan doğal gazı Türkiye’nin iç doğal gaz ağına bağlanarak ülke ihtiyacı olan doğal gazın karşılanmasına hizmet vermektedir.

“Güney Gaz Koridoru”nun, Ukrayna Savaşı’ndan sonra önemi daha da artmış bulunmaktadır. Zira, Karadeniz üzerinden veya Ukrayna üzerinden doğal gaz taşınması önemli ölçüde riskli hale gelmiştir. Ayrıca, Batı ülkeleri Rusya enerji kaynaklarını almama veya azaltma yönünde inisiyatif geliştirmişlerdir. Dolayısıyla “Güney Gaz Koridoru” iyi bir alternatifi oluşturmaktadır. Bu bağlamda Avrupa Birliği (AB) – Avrupa Komisyonu Başkanı, Azerbaycan’ı Temmuz 2022’de ziyaret ederek, “Güney Gaz Koridoru” üzerinden  doğal gaz akışının artmasını talep etmiştir. Bu konuda ilerleme de sağlanmıştır.  

Burada şunu da ifade etmek gerekir ki; “Güney Gaz Koridoru” ve “Bakü-Tiflis-Ceyhan” boru hatlarıyla taşınan enerji kaynaklarının ana kaynak ülkesi Azerbaycan olmakla beraber Kazakistan ve Türkmenistan rezervlerinin de bu hatlarla taşınması söz konusudur. Bilindiği üzere Türkmenistan, dünyanın dördüncü büyük doğal gaz rezervine sahip bulunmaktadır. Son dönemlerde Türkmanistan ile yapılan anlaşmaların hayata geçirilmesiyle taşınan doğal gazın miktarı artabilecektir. Bu bağlamda Hazar Denizi’ni aşacak, Trans Hazar olarak nitelenen bir boru hattının döşenmesi projesi ile var olan hatların geliştirilmesi projeleri de gündeme gelmiştir 

Sonuç

Bahsedilen tüm bu hususlar kapsamında, hem “Modern İpek Yolu” projesinde ve hem de enerji hatları projelerinde, halen Azerbaycan’dan Anadolu’ya bağlantı Gürcistan üzerinden sağlanmaktadır. Bu bakımdan, Gürcistan stratejik öneme haizdir.

2. Dağlık Karabağ savaşıyla Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmasıyla Zengezur Koridoru’nun açılması gündeme gelmiştir (Şekil 1). Bu Koridorun açılması, Azerbaycan’ı doğrudan Türkiye’ye bağlayacaktır. Ancak Zengezur Koridoru açılsa bile var olan enerji hatları ve yollar önemini korumaya devam edecektir. Dolayısıyla Gürcistan önemini yine de koruyacaktır.

Burada, şunu da belirtmek gerekir ki; kimi üçüncü aktörler, Avrasya bağlantılı enerji hatlarının ve yolların öne çıkmasını kendi açılarından uygun bulmayabilmektedirler. Nitekim Zengezur Koridoru’nun açılmasını önlemeye yönelik olarak Ermenistan’a baskı uygulandığı gözlenmektedir.

Ayrıca, Gürcistan’da da bazı çalkantılı olayların yaşandığı gözlenmektedir. Bu durum, bölgeyi riskli gösterme gayretleri olarak nitelenebilir. Ayrıca Azerbaycan Gürcistan ve Türkiye’den geçen enerji hatlarının ve yollarının güvenliğinin sağlanması yadsınamaz önem taşımaktadır.  Konunun önemi; Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye tarafından da bilinmektedir. Nitekim Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye, 4 Haziran 2024’te başlayan ülke özel kuvvetlerinin katıldığı bir “Ortak Askeri Tatbikat”ı Azerbaycan'da başarı ile gerçekleştirmişlerdir.

Öz olarak belirtmek istenirse; Hazar enerji kaynaklarının Avrupa’ya bağlanması amaçlı hayata geçirilmiş enerji hatları ve “Modern İpek Yolu” projesinin “Orta Koridoru”nun işlevselliğinin sürdürülebilmesi açısından Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan’da istikrarın sağlanmış olması yadsınamaz önem taşımakta olup, bu üç ülke arasındaki ilişkiler de son derece önem arz etmektedir.