Giriş

2024 Yılı, birçok yönden dünya gündeminin yoğun gelişmelerle dolu olduğu bir yıl olarak geçmişteki yerini almaktadır. Dolayısıyla hem dünyadan yansıyan ve hem de ülkesel faaliyetler bağlamında Türkiye için de geçirdiğimiz bu yıl hayli yoğun olarak nitelenebilir olmuştur. Söz konusu bu olaylar siyasi, ekonomik ve toplumsal olduğu kadar enerji politik olaylar bağlamında da başatlık göstermiştir.

Dünyadan Türkiye’ye Yansıyan Enerji Politik Olaylar

Yaşananlara enerji politik açıdan bakıldığında; bir önceki yıl ve/veya yıllardan bu yıla akseden olayların ve yıl içinde ortaya çıkan yeni gelişmelerin enerji politik arka planlarıyla küresel ölçekte etkin olduğu görülmektedir. Söz konusu bu olayların önemli bir kısmı Türkiye’nin çevre coğrafyalarında ortaya çıkmış olmakla beraber, sadece Türkiye’yi değil, genel olarak dünya siyasetini ve ekonomisini de önemli ölçüde etkilemiştir.

Şubat 2022’de başlayan ve 2024 yılında ikinci yılını doldurarak üçüncü yılında devam ede giden ve küresel ölçekte önemli etkisi olan enerji politik bir olay, Ukrayna-Rusya savaşı olmuştur. Savaş öncesinde enerji-politik açıdan önemli bir enerji geçiş ülkesiyken, yaşanmaya başlanan sıcak çatışmalarla birlikte Ukrayna bu özelliğini yitirmeye başlamıştır. Ukrayna Savaşı ile birlikte (Avrupa ülkeleri başta olmak üzere) “Batı Dünyası”nın Rusya’ya yaptırım uygulamasıyla Avrupa Birliği (AB)’nin, Rusya’dan yaptığı petrol ve doğal gaz ithalatının düşüşü bu yıl da aynen devem etmiştir. Bir başka deyişle, enerji tedarik zincirleri Avrupa için bozulmaya devam etmiştir. Bunun sonucu olarak da, enerji tedarik rotalarında yeni alternatifler gündeme taşınır olmuştur.

Olayların başından itibaren sıcak çatışmalar esas itibariyle Ukrayna’nın topraklarında yaşanırken, bölgede çoğunlukla (barajlar, nükleer reaktör, enerji dağıtım sistemleri, trafolar vb. gibi) enerji tesislerinin hedefe konduğu da gözlenmiştir. Bu durum 2024’te de devam etmiş, ilaveten Ukrayna’nın bu yıl içinde Rus topraklarında Kursk bölgesine karşı atak yaptığı da görülmüştür. Bu harekatın da yine enerji politik bir atak olduğu izlenimi edinilmektedir. Atağın başlatıldığı bölgede bir ana enerji boru hattının geçiş bölgesi olduğu dikkat çekmektedir. İlaveten, Kursk Nükleer Güç Santraline yönelik de risk oluşturulduğu görülmüştür.

Yine 2024 yılına, bir önceki yıldan akseden Gazze olayları ve bu bağlamda İsrail’in Gazze’ye yönelik vahim ataklarıyla işgal etme ve tümüyle bölgede egemen olma faaliyetleri yıl boyunca yine devam ede gitmiştir. Fazla olarak, İsrail’in atakları bu yıl içinde daha da etkinleşmiş ve Ekim 2024 başında Lübnan’a işgal atakları geçekleştirdiği de görülmüştür.

İsrail tarafından, Gazze’ye ve Lübnan’a uygulanan işgal eylemlerine enerji politik açıdan bakıldığında; Akdeniz’deki varlığı bilinen ve muhtemel olduğu düşünülen potansiyel enerji kaynağı rezervlerinin önem arz ettiği anlaşılmaktadır. Burada, bölge ülkelerinin kesinleşmemiş Münhasır Ekonomik Bölgelerine (MEB) ve var olan ve de olası enerji terminal limanlarına İsrail’in egemen olmak isteğinin öne çıktığı anlaşılmaktadır.

2024 yılının sonuna yaklaşılırken Suriye’de 27 Kasım 2024 tarihinde başlayan ve BAAS rejiminin sona ermesiyle sonuçlanan durumda da enerji politik yön dikkat çekmektedir. Şöyle ki; Orta Doğu’da (Mezopotamya’da) bulunan yeni enerji kaynağı rezervlerine sahiplenme ve bu rezervlerin Akdeniz’e ulaştırılması ve ilgili limanlar konusu, gelişmelerin enerji politik veçhesini oluşturmuştur. Nitekim hayli uzun bir süredir, bu coğrafyada olayları tırmandıran (ABD, Rusya, İsrail ve İran gibi) aktörlerin etkinliği bu bağlamda söz konusu olmuştur. Son yaşanan olaylarla bölgede enerji politik dengelerin önemli ölçüde değişmekte olduğu izlenimi de edinilmektedir.

Öte yandan, Afrika’da özellikle (Senegal, Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Sudan’ın yer aldığı) Sahel Bölgesi ve Somali’de Türkiye’yi de yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda 2024 yılı içinde Türkiye, özellikle Senegal, Nijer ve Somali ile ayrı ayrı enerji konusunda önemli işbirliği anlaşmaları imzalamış bulunmaktadır. Bu ülkelerde Türkiye’nin enerji kaynağı arama ve çıkarma faaliyetleri söz konusu olup bu gibi faaliyetlerin gerçekleşeceği  anlaşılmaktadır.

Asya Pasifikte ise enerji politik yönünün de öne çıktığı gerilimler yaşanmaya devam etmiştir. Ayrıca iklim değişikliği konusunda iyi niyetler ve inisiyatifler gündeme gelse de konuya ilişkin büyük bir gelişme sağlanamamıştır. Nitekim 2024 yılı, sanayi devriminden bu tarafa kaydedilen en sıcak yıl olarak betimlenmiş ve aşılmaması önerilen 1,5oC’ın aşıldığı yıl olarak da tarihe geçmiştir.

Türkiye’de Yaşanan Enerji Politik Gelişmeler

Türkiye’de 2024 yılındaki enerji politik gelişmelere genel olarak bakılacak olursa, esas itibariyle gelişim olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Türkiye’de özellikle fosil yakıtlardan petrol üretimi konusunda sevindirici olarak nitelenebilecek ilerlemeler yaşanmıştır.

Öne çıkan bir husus; Şırnak’ta Gabar Dağından çıkarılan petrol miktarının bu yıl içinde önemli miktarda artmış olmasıdır. Geçen yıl sonunda günlük üretimde 5 bin varilin üstüne çıkılmış iken, 2024 yılının sonu itibariyle bu miktarın 70 bin varili bulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmalarla bu bölgede rezervin 850 Milyon Varilin üzerinde olduğunun belirlenmiş olması da sevindirici bir hususu oluşturmuştur.

2024 yılında petrol arama çalışmalarına devam edilmiş ve yeni arama bölgeleri için (örneğin; Antalya bölgesi için) yeni ruhsatlar verilmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin farklı yörelerinde açılan petrol kuyularında bazı yeni rezervler de bulunmuştur. 2024 yılı sonunda yerli petrol üretimi günlük (TPAO verilerine göre) 170 bin varile ulaştığı ifade edilmiştir.

Bunlara ilaveten, yapılan anlaşmalarla yurt dışında da petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinin yürütüldüğü belirtilmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’dan yapılan açıklamalarla 2024 yılı itibariyle yurt içinde ve dışında günlük toplam 269 bin varil petrol eşdeğeri üretime ulaşıldığı açıklanmıştır. Ayrıca, Yurt dışında 6 ülkede faaliyet gösterildiği ve. 15 farklı proje ile çalışıldığı ve 2024'te günlük yurtdışı üretimin 119 bin varil petrol eşdeğeri üretim ile gerçekleştirildiği ifade edilmiştir.

Türkiye ile Somali arasında imzalanan anlaşma kapsamında, TPAO'nun ve Somali Petrol İdaresi’nin işbirliğinde Somali Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’nde aramalar yapmak üzere “Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi” Somali’ye gönderilmiştir. Böylelikle, petrol arama konusunda Türkiye ilk kıtalar arası görevine başlamış olmaktadır.

Doğal gazda ise, Türkiye’nin 2024 yılı doğal gaz talebi 50 milyar metreküp civarında gerçekleşmiştir. Ayrıca, Konutların doğal gaz tüketiminin bu yıl 15 milyar metreküpü aşmış olduğu ifade edilmektedir. Sakarya Doğal Gaz Sahası’nın, konutların ihtiyacı için gerekli olan doğal gaza ilişkin olarak toplam üretimdeki payının %70'lere ulaştığı da anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Zonguldak ili, artık Türkiye’de en çok doğal gaz üretiminin yapıldığı il olarak anılır olmuştur (Şekil 1).  

Sakarya Gaz Sahası'nda kullanılmak üzere, yeni bir doğal gaz platformu alınarak bu yıl içinde Türkiye'ye ulaşmış bulunmaktadır. Yerli tersanelerde söz konusu bu geminin aktivasyon işlemlerinin tamamlanmasından sonra 2026 yılında Sakarya Gaz Sahası'nda üretimde yer alacağı da ifade edilmiştir.

Öte yandan Türkiye'de doğal gaz altyapısının tüm illere ulaşarak yaygınlaşmasına ilişkin olarak ilave yatırımlara yer verilerek ilerleme sağlandığı da görülmüştür. Böylelikle, Türkiye nüfusunun % 85’e yakın bir kısmı doğal gaza erişim imkanına sahip olmuş ve 20 milyonu aşkın aboneyle Avrupa'nın en büyük üçüncü sektörü konumuna da gelinmiş bulunulmaktadır. Türkiye'nin doğal gaz depolama kapasitesi de 2024 yılı itibarıyla 5,8 milyar metreküp mertebesinde olmuştur.

Şekil 1 Türkiye’de 2024 Yılında gelişme Yaşanan Bazı Enerji Projelerinden Örnekler

Türkiye’nin ilk Nükleer Güç Santralı (NGS)’nın kurulmakta olduğu Mersin-Akkuyu sahasında dört ünitede de planlandığı şekilde inşaat çalışmalarında ilerlemeler kaydedilmiştir. 1. Ünitenin 2024 yılı içinde devreye alınması planlanmışken, Almanya’dan alınması beklenen parçaların gönderilmemesi üzerine farklı kaynaktan ilgili parçaların temini ile gecikme yaşanmıştır. Bununla beraber; 1. Ünitede reaktör şaftının ana bileşenlerinin montajı tamamlanmış, yine 1. Ünitede muhafaza öngerme sistemi kurulumu yapılmıştır. 2. Nükleer güç ünitesi için ilk parti taze yakıt sahaya gelmiş bulunmaktadır.  3. Ünite'nin reaktör basınç kabı tasarım konumuna yerleştirilmiş ve pompa istasyonunun temel plakasının betonlama işlemi bitilmiştir. Ayrıca inşaat sahasında kapsamlı bir yangın tatbikatı da gerçekleştirilmiştir.

Öte yandan, Sinop’ta kurulması öngörülen ikinci Nükleer Güç Santralı (NGS) için farklı ülkelerle diyalog içinde olunmuş olduğu da belirtilmiştir. Ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sinop NGS için “Nazım İmar Planı”nı yayımlamış bulunmaktadır.

Hidrolik enerji üretimine bakıldığında ise; Türkiye'nin hidroelektrik enerji üretimi sürekli büyüme göstermeye devam etmiştir. Bu bağlamda, hidrolik enerji üretimi, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları içinde liderlik pozisyonunu da korumuştur.

Hidroelektrik Santralları konusunda önemli bir gelişme olarak; 2024 yılı içinde Artvin'de Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen Yusufeli Barajında en yüksek seviyeye kadar su tutma işlemi tamamlanmıştır.  Kemer baraj sınıfında 275 metreyle Türkiye'nin birinci, dünyanın beşinci en yüksek barajı olan Yusufeli Barajı’nın tam kapasite ile çalışabilmesi için gerekli testlerin de 2024 yılı içerisinde başarıyla gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

Böylelikle, Türkiye’nin envanterine eklenen yeni hidroelektrik santrallerle birlikte; Türkiye, bir önceki yıl Avrupa’da 3. iken 2024 yılında Avrupa'da ilk sıraya çıkmış bulunmaktadır. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; Türkiye tüm dünyada, hidrolik kurulu güç olarak ilk 10 ülke arasında yer almaktadır.

Yenilenebilir enerji içinde yer alan rüzgâr enerjisi konusunda da ilerlemeler gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, 2024 yılında 500 MW mertebesinde rüzgâr enerjisi kurulu gücünün, sisteme dahil edilmiş olduğu ifade edilmektedir. Böylelikle, Türkiye'nin rüzgâr enerjisi kurulu gücü 13 bin MW'a ulaşmış olduğu da belirtilmektedir.

Rüzgâr enerjisi konusunda Türkiye’nin rüzgâr santralı ekipman üretim hacmi artmış ve yerlilik oranı %65’lere ulaşmıştır. Ekipman imalatı için teşvik uygulanmış olup kapasite artışı bir önceki seneye göre % 70 artmış ve imalatta 2 Milyar USD aşılmıştır. Bu bağlamda 20 bin kişiye aşkın istihdam da sağlanmıştır (Şekil 1).

Jeotermal enerji konusunda ise 2024 yılı içinde gelişmeler devam etmiş ve Türkiye'nin jeotermal enerji kurulu gücü 1.7 GW’ı aşmıştır. 35 megavat kapasiteli iki yeni santral devreye alınmış olup, inşaatı sona yaklaşan santralların olduğu da ifade edilmiştir. Türkiye’de jeotermal enerjinin sera ve konut ısıtmasında etkin şekilde kullanılması bu yıl içinde de devam ede gitmiştir.

Türkiye’de 2024 yılı içinde güneş enerjisi konusunda ilgili çalışmalar devam etmiştir. Bu bağlamda teknolojik uygulamalara önem verildiği görülmüştür. Bunlar arasında; yüksek verimli (monokristalin ve polikristalin) paneller kullanılmaya başlanmış, çift yüzeyli panellerin kullanımı yaygınlaşmış, (Lityum-iyon piller ve yeni nesil batarya teknolojileri kullanılarak) enerji depolama kapasitesi arttırılmaya çalışılmış, (güneş enerjisi sistemlerinin verimliliğini izlemek ve optimize etmek için) akıllı invertörler kullanılmaya başlanmıştır.

Bu bağlamda 2024 yılı içinde güneş enerjisinden elektrik üretimi, bir önceki yıla göre %40'tan fazla artarak saatlik, günlük ve aylık bazda rekorlar kırıldığı açıklanmıştır. Ayrıca Elazığ'da, Devlet Su İşleri (DSİ) 9. Bölge Müdürlüğü tarafından Keban Baraj Gölü'ne 1 MW'lık Kuzova Yüzer Güneş Enerjisi Santrali kurulduğu bildirilmiştir (Şekil 1)

Bütün bu gelişmeler sonunda; 2024 yılında Türkiye'de elektrik üretiminde yerli kaynakların payı artarak %66'ya ulaşmış, buna karşın ithal kaynakların payı %34'e gerilemiş bulunmaktadır. Ülkemizin elektrik tüketimi bir önceki yıla göre % 6 mertebesinde artmıştır. Buna karşın, planlanan kömürlü üç termik santral projesinin iptal edildiği bildirilmiştir. Ayrıca yenilenebilir enerji kullanımı, elektrik üretimi için hayli önemli değerlere ulaşmıştır. Türkiye’nin kurulu gücü 110 bin MW’ı aşmış bulunmaktadır.

 

Sonuç

2024 yılına, dünyada ve Türkiye’de yaşanan (ve yukarıda ana hatlarıyla verilen açıklamalar çerçevesinde) olaylara bakıldığında; yurt içi ve yurt dışı gelişmeler bağlamında enerji politik hep önemli olmuştur denebilir. Bu bağlamda enerji politik arka plana sahip sıcak çatışmalı olaylar küresel olduğu kadar yansımalarıyla Türkiye’yi de etkilemiştir. Burada sıcak çatışma bölgelerinin Türkiye etrafındaki çevrelerde olması da önemli olmuştur.

Türkiye’de ülke içi görülen enerji politik gelişmelerin de esas itibariyle ülkemizin artan enerji gereksinimleri bağlamında olduğu ifade edilebilir. Türkiye 2024 yılı boyunca doğal gaz ve petrol arama ve çıkarma faaliyetlerini devam ettirmiş ve bazı iyi sonuçlara da ulaşılabilmiştir. Dolayısıyla, yurt içi ve yurt dışındaki ilgili faaliyetlerle 2024 senesinde, petrol ve doğal gaz üretiminde (geçen yıllara göre) üst üste rekorlar kırılan bir yıl olarak gelişmeler kaydedilmiştir.

Öte yandan yenilenebilir enerji kullanımında, kurulu güç bağlamında önemli oranlara ulaşılabilmiş ve “Yeşil Mutabakat” inisiyatifi açısından da bir önceki yıla göre ilerleme sağlanmaya çalışılmıştır.

Öz olarak ifade edilmek istenirse; enerji politikaları ve enerji ekonomisi tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de başat önemde kendini göstermiş ve bu bağlamda enerji konuları 2024 yılı boyunca gündemde önemini ve yerini korumuştur.