Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, tüm dünya için siyasi, ekonomik ve stratejik sonuçları olan tarihi bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor. Dünya sistemi açısından savaş öncesi ve sonrası olarak ayrım yapacağımız döneme girdik bile. Dinamikler yerlerini bulmaya hazırlanırken yapılacak en önemli hareket barışın gerçekleştirilmesi adına atılacak adımdır.
Yine barış umuduyla Rusya-Ukrayna krizinde tam anlamıyla barış elçisi sıfatına bürünen Türkiye, bu kez de müzakerelere ev sahipliği yapıyor. İstanbul’da bir araya gelecek Rusya ve Ukrayna heyetleri daha önce Belarus sınırında üç kez bir araya gelmişti. Yapılacak görüşme için Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "Müzakerelerin başarılı sonuçlanmasını ümit ediyoruz." dedi. Ancak Ukrayna tarafı ana sorunlarda herhangi bir değişiklik olmayacağını düşünüyor.
Batı teşviki ve algı oyunuyla işgalin en ağır darbesine maruz kalan Ukrayna için artık barış şartlarını düşünme zamanı geldi de geçiyor. Daha önce Rusya’nın belirtiği işgalin 3 ana amacını hatırlayacak olursa; Luhansk ve Donetsk'teki Rus yanlısı ayrılıkçı bölgelerin bağımsızlığının tanınması, Ukrayna’nın tarafsızlığı ve Rusya'nın Kırım üzerindeki egemenliğinin tanınması konuları müzakereye açık bir durum haline gelmiştir.
NATO’nun ilerleyişini bahane eden Putin’ne karşı, savaşın ilk günlerinde NATO üyeliğinin gerçekleşmesi için baskı yapan Zelenski yine baskı yaptığı NATO’dan “NATO'nun gündeminde Ukrayna'nın üyeliği yok” cevabını da aldığına göre artık müzakere masasına daha hevesli olarak oturması gerekiyor. Çünkü son 3 aydır yaşanan algı oyununda ve savaşı körükleyerek davet edenlerden Ukrayna halkı yeterince zarar gördü ve sürecin uzaması yine Ukrayna halkıyla beraber dünya sisteminde de oldukça büyük etkiler yaratmaya devam edecektir.
NATO geçtiğimiz gün Ukrayna için özel toplanılan zirve de diplomatik çözüm hakkında konuşmak yerine Rusya'ya karşı silahlı direnişi sürdürmeye odaklandığı için, artık kendi ülkesi hakkında verilecek en önemli kararı Zelenski hükümeti Türkiye’nin diplomasi uğraşlarının anlamını kavrayıp sonuca odaklanmalıdır. Diğer ihtimal olarak sadece askeri destek alabildiği Ukrayna'nın savaşma kapasitesini ve direncini arttıran ABD ve Avrupa ile istişare ederek, ülkesinin geleceği için makul bir barış anlaşmasının nasıl olacağını formüle etmeye yönelmelidir.
Şu an odaklanılan şey diplomasi değil , Batı’nın Putin’e karşı elde edebileceği zaferdir.Hiç bir şekilde konunun Ukrayna’nın geleceği ve yaşanılan insanlık dramının olmadığını Biden ‘nın son zamanlarda yapmış olduğu konuşmalardan anlayabiliyoruz. Putin’e karşı yapılan “kasap” benzetmesi ve yine Putin'i açıkça hedef alarak, "Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalmamalı.” tarzındaki söylemleri Batı-Rusya çekişmesinde Ukrayna’nın bir obje olarak kullanıldığının göstergesi.
Zaman Ukrayna aleyhinde işliyor ve böyle devam ederse çok daha geniş çaplı bir savaş alanına dönecektir.Hele ki her ne kadar caydırıcı etkinliği ile konuşulsa da nükleer silah ihtimali üçüncü dünya savaşının kapısını açarak tüm dünyayı harap edecek ve insanlığa büyük bir zarar verecektir. Putin ‘nin bunu yapmayacağına kimsenin garanti verebileceğini de düşünmüyorum ne yazık ki .