Türkiye’de birçok başlık tartışılıyor. Tartışmalar siyasi eksenden çıkmıyor. Çıkmaması da normal. Tartışmaları siyasal pencereden tartışmakla, kendi içinde konuyu uzmanlarıyla ele almak farklıdır. Siyasi partilerden belli isimler ekranlara çıkarak ya da çıkartılarak konuşturulurlar. Fikirler, iki veya daha fazla siyasi görüş bağlamında yorumlanır. Tüm bunlar tabii ki de normal. Fakat göz ardı edilen bir konu var. Türkiye’de herkes siyasi taraf değil. Bu tartışmaları dinlemek isteyenler kendilerini birazda siyasi propagandanın içinde buluyor.

Tartışma programlarına her hafta siyasetçileri veya yorum yapan insanları çıkarmak yerine Türkiye’nin her kesimde yaşayan insanlarını alsınlar çıkarsınlar televizyonlara. Bir sorsunlar bakalım. Ne diyor vatandaş? Vatandaş için iyi mi gözüküyor her şey? Bakın, bir meslek var. “ Halkla İlişkiler” diyoruz biz bu mesleğe. Ülkeyi yönetenler, yönettikleri iş konusunda halkla ilişkiler anlamında zayıflar. Özel sektörde de durum çok farklı değil. Bu meslek bizde sadece şikâyet alma departmanı olarak kullanılıyor. 

Türkiye’de yönetimsel süreçlerde vatandaşları dâhil etmemiz gerekir. Vatandaşlardan uzak bir yönetim hata yapmaya mecburdur. Yönetim süreçlerinde bazen anketler yapılıyor. Bu anketler de tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Yapılması gereken belli. Yöneticilerin,  vatandaşlara karşı kulaklarını kapamaması gerekir. Bu da, Halkla İlişkiler meslek gruplarına kendi mesleklerini yaptırmaktır. Yani meslek gruplarının liyakate göre işlerini yapması bu konuda öne çıkan faktörlerden biri oluyor. 

Bugün Türkiye’de ekonomi, hukuk, eğitim ve birçok alanda kötü durumdayız. Bu konulardan hangisiyle ilgili halktan fikir alındı? Yaşadığım yerde yapılması düşünülen bir çalışmayı bile bana sormadan yapmamaları gerek. Ben yaşıyorsam burada yapılanlar da doğal olarak beni etkileyecek. Katılımdan uzak bir yönetimin yaptığı çalışmalar, insanları memnun etmediği gibi itibar da görmez. 

Vatandaşlar seçim günü siyasi figürlerin halkla iç içe görüntü vermesinden de rahatsız. Zaten Seçim dönemlerinden vatandaşlar da şikâyetçi. Siyasetçilerin veya halkı yönetenlerin sadece seçim zamanları sahaya inmesi vatandaşı rahatsız ediyor. Halkın istediği; siyasi aktörlerin karar alma aşamalarında kamuoyunun görüşünü alarak, her kesimden insanı dinleyerek ortak karar vermesidir.

Vatandaşlar bu ülkeye vergisini veriyorsa bu paralar vatandaştan soyutlanamaz. Vatandaştan çıktığı an o para vatandaşın değil anlamına gelmez. Bu yüzden bile vatandaşın ülke yönetiminde etkin olması gerekir. Televizyonda ki tartışma programlarına da her hafta birini çıkarmanıza gerek yok. Çıkarın vatandaşı konuşsun bakalım gerçekten hangi Türkiye’de yaşıyoruz.