Giriş

“Dinyester Nehrinin Ötesi” anlamına gelen Transdinyester Bölgesi, Moldova ile Ukrayna arasında yer almakta olup “Defacto” olarak bağımsızlığını ilan etmiş bir bölgeyi ifade etmektedir. Yaklaşık 500 bin nüfusa ve 4 bin km2 mertebesinde yüzölçümüne sahip (ince uzun) bir kara parçası olarak tanımlanmaktadır (Şekil 1).  Transdinyestr Bölge’sinin nüfusunun en önemli etnik grubunu, yaklaşık üçte birlik oranla Ruslar oluşturmaktadır. Ukraynalılar ve Romenler de önemli nüfus oranına sahip olup (düşük oranlarda olsa da) Bulgarlar ve Gagavuzlar da bölgede yer almaktadırlar. 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991 yılında Moldova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Moldova’nın içinde nitelenen Transdinyestr (Rusya’nın desteği ile) tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Ancak, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi hiçbir ülke tarafından tanınmamıştır. Buna karşın, halen Güney Osetya ve Abhazya tarafından tanınmaktadır.

Transdinyestr, kendisini sosyalist bir Cumhuriyet olarak tanımlamakta ve kendi içinde meclis, ordu, polis ve posta sistemi gibi teşkilatları oluşturmuş bulunmaktadır. Bölgede yaşayanların büyük çoğunluğu Rusya Pasaportu taşımaktadır.

Transdinyestr’in bağımsızlık ilanından sonra Moldova ile arasında silahlı çatışmalar yaşanmış ve 1992’de ateşkes ilan edilmiştir. 1993 yılında da duruma ilişkin olarak Avrupa Güvenlik Teşkilatı (AGİT) üzerinden çözüm görüşmeleri başlamış ve Moldova, Rusya, Ukrayna, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği (AB)’nin yer almasıyla müzakereler başlamıştır. Ancak, konu üzerinde fazla yol alınabildiği söylenemez.

Öte yandan Rusya’nın, “Barış Gücü” nitelemesiyle askerlerini bölgeye yerleştirdiği görülmektedir. Ayrıca, her yıl Transdinyestr’i ekonomik olarak da önemli ölçüde destekliği bilinmektedir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; II. Dünya Savaşı’ndan kalan önemli bir cephanelik de yine bu bölgede bulunmaktadır.

Rusya’nın Kırım’ı ilhakını takiben 2014’te Transdinyestr parlamentosunda Rusya’ya katılma istemi gündeme getirilir olmuştur. Son olarak, Şubat 2024 sonu itibariyle Rusya’dan koruma talebi yapılmış bulunmaktadır. Rusya tarafından ise Transdinyestr’in çıkarlarının korunmasının, Rusya’nın öncelikleri arasında olduğu ifade edilmiştir.

Transdinyestr’de bu son gelişmeler yaşanırken, Moldova’nın güney doğusunda (Şekil 1) Moldova’ya bağlı bir bölge olan ve Gagavuz Türklerinin yaşadığı, özerk bölge statüsüne sahip Gagavuzya’da da bazı huzursuzluklar gözlenmektedir. Gagavuzya’nın yüzölçümü 1800 km2 kadar, nüfusu ise 135 bin mertebesindedir.

Moldova merkezi yönetiminin; Gagavuzya’ya bazı baskılar uyguladığından ve bu durumdan Gagavuzya’nın rahatsızlık duyduğundan bahsedilmektedir. Hal böyleyken, Mart 2024 başında Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı’nın Rusya’yı ziyaretinde Putin ile görüştüğü ve bazı anlaşmaların imzalandığı bilinmektedir. Ayrıca, Rusya’nın Gagavuzya’nın haklarını destekleme sözü verdiği de açıklanmıştır.

Transdinyester ve Gagavuzya’nın Önemi

Transdinyestr ve Gagavuzya her ikisi de Moldova’nın, Ukrayna ile sınırı olan bölgelerinde yer almaktadırlar (Şekil 1). Fazla olarak her iki bölgede de Rusya’nın etkisinin önemli olduğu görülmektedir. Burada şunu da hatırlatmak gerekir ki; Şubat 2022’den beri sıcak çatışmaların yaşandığı ve artık savaş nitelemesi kazanan Rusya-Ukrayna anlaşmazlığında, Ukrayna topraklarının bir kısmı Rusya’nın kontrolü altına geçmiş bulunmaktadır.     

Ukrayna krizinin başlaması, bilindiği üzere Rus etnik nüfusunun yoğun olarak bulunduğu Ukrayna'nın doğusundaki Donbass bölgesindeki Donetsk ve Luhansk Oblastlarında, önce bağımsızlık ilan edilmiş 21 Şubat 2022 tarihinde ise Rusya tarafından bu bölgeler devlet olarak tanınmıştır. Takiben 24 Şubat 2022 tarihinde de Donbass'taki Rusları korumak gerekçesiyle Rusya tarafından "Özel Askeri Operasyon" başlatıldığı duyurulmuştur. Böylece de Rusya-Ukrayna Savaşı başlamıştır. Daha sonra ise Donetsk ve Luhansk ile birlikte Zaporojya ve Kherson Oblast bölgeleri Rusya’ya katılma kararı almış ve Rusya Parlemantosu da bunu onaylamıştır. Böylelikle de Rusya, Eylül 2022 sonu itibariyle söz konusu 4 Oblast’ı, bir başka ifadeyle Ukrayna’nın % 15’ini (2014’te Kırım’da olduğu gibi) ilhak etmiştir.

Son olarak, Moldova’nın Ukrayna sınırında yer alan Transdinyestr’de yaşananlar, 2022 yılında Donbass bölgesinde yaşananları çağrıştırmaktadır. Bir başka deyişle, adeta benzer gelişmelere ilişkin bir sürecin başladığı izlenimi edinilmektedir.

Transdinyester Olaylarının Enerji Politik Önemi     

Ukrayna savaşından önce, Rusya’dan Avrupa’ya büyük miktarlarda petrol ve doğal gaz ihracatı, önemli ölçüde Ukrayna üzerinden yapılmaktaydı. Bir başka deyişle Ukrayna, Rusya’dan Avrupa’ya yönlenen ana arter enerji hatlarının transit ülkesi konumundaydı.  Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle Batı Dünyasının Rusya’ya karşı yaptırım uygulaması söz konusu olmuş ve Rusya’nın Avrupa’ya enerji kaynakları satışı giderek azalmış ve durma noktasına kadar gerilemiştir.

Oysa, enerji kaynaklarının satışı Rusya ekonomisi için son derece önem arz etmektedir. Bu durumda, Rusya’nın (Hindistan, Çin vb. gibi) yeni pazarlara ağırlıklı olarak yöneldiği görülmüştür. Bununla beraber, Rusya’nın Avrupa pazarına enerji kaynaklarının satışını yeniden önemli boyutlara getirmek istediği izlenimi de edinilmektedir.

Halihazırda Rusya’nın Ukrayna’da kontrolü altına aldığı bölgeden ana bir arterin geçişi mümkündür. Ancak, Rusya’nın kontrolü altındaki bölgenin Avrupa ülkelerine doğrudan kara bağlantısı bulunmamaktadır. Bu durumda, Rusya’nın enerji politik hedeflerine ulaşması (günümüzde gelinen şartlar itibariyle) sağlanamamış olduğu söylenebilir.

Hal böyleyken, Transdinyestr bölgesinin ve ilaveten de Gagavuzya’nın, Donbass’tan yaşananlara benzer şekilde Rusya tarafından kontrol altına alınması durumunda, bağlantının tamamlanabilmesi için arada sadece Ukrayna’nın Odesa bölgesinin kalmış olduğu görülmektedir (Şekil 1).

Her ne kadar Rusya, 2022 yılında Odesa bölgesini, kontrolü altına almak için ataklar yapmış olsa da başarılı olamamıştı. Ancak, yaşanan bu süreçte, Rusya Trnadinyestr’ı devlet olarak tanır ve bölgenin korunma talebini gündemine alırsa (Donbass bölgesinde olduğu gibi) orada yaşayan Rusların güvenliğini sağlamak için yeni bir atak düzenlemesi ihtimal dahilinde düşünülmelidir.

Transdinyester’in (yukarıda belirtildiği üzere) Rus kontrolüne geçmesi halinde, Kherson bölgesi ile Transdinyestr bölgesi arasında (Odesa kontrol altına alınmadan da) bir koridor bölge oluşturulması mümkün olabilir. O zaman, istenen kara bağlantısı bir şekilde sağlanmış olabilecektir ki; bu durum, Rusya için özellikle enerji politik açıdan son derece avantajlı bir konjüktürü oluşturmuş olacaktır.

Sonuç

Yukarıda açıklananlar doğrultusunda genel bir değerlendirme yapılacak olursa; Transdinyestr bölgesi ve burada olan ve olabilecek gelişmeler enerji politik ve ekonomik açıdan hayli önem arz etmektedir. Fazla olarak (Gagavuz Türklerinin yaşadığı) Gagavuzya da bu bağlamda üzerinde durulması ve dikkatle takip edilmesi gereken bir bölge niteliği taşımaktadır.

Transdinyestr Bölgesinde, 2022 yılında Ukrayna’nın Donbass bölgesinde yaşananlara benzer şekilde gelişmeler olması halinde, Rusya Karadeniz’in kuzeyindeki bölgede batıya doğru etkinliğini artırmış olacaktır. Hele ki; Kherson bölgesi ile Transdinyester arasında (Odesa bölgesinin Rusya tarafından alınması veya bölge de bir koridor açılmasıyla) bağlantının sağlanması halinde durum çok daha stratejik bir nitelik kazanacaktır. Böylelikle Rusya açısından, enerji hatlarının ve ekonomik bağlantı yollarının Avrupa ülkelerine doğru tesisi konusunda ileri bir aşama kaydedilmiş olacaktır.

Öte yandan bu durum, Ukrayna için olabilecek en kötü senaryolardan biridir denebilir. Zira, Ukrayna, denize bağlantısını ve dolayısı ile denizaşırı ticaretini Odesa ve çevresindeki bazı limanlar üzerinden gerçekleştirmektedir. Fazla olarak, Tuna üzerinden Orta Avrupa’ya satışını da yine bu bölge üzerinden gerçekleştirebilmektedir. Transdinyester ile Kherson bölgesi arasını Rusya (koridorla bile olsa) kontrol altına alabilirse, bu durum Ukrayna ana karasının Karadeniz ve Tuna ile irtibatının kesilmesi anlamına gelecektir. Dolayısı ile Ukrayna için, ticaretin önemli ölçüde sekteye uğraması söz konusu olabilecektir. Bu da Ukrayna’nın ekonomik ve enerji politik olarak kaybeden taraf olduğunun betimlenmesi manasına gelecektir. 

Öte yandan, Transdinyestr-Kherson bağlantısının sağlanması, Çin’i Avrupa’ya bağlama projesi olan “Kuşak Yol” projesi açısından da önemli bir geçişi sağlayabilecektir denebilir. Zira, Ukrayna Savaşıyla birlikte söz konusu projenin “Kuzey Koridoru” olarak nitelenen ve Rusya-Ukrayna üzerinden geçen hat, yaşanan savaş nedeniyle kesintiye uğramıştı. Şimdi Transdinyester ile Kherson arasında karadan bağlantı sağlanabilirse, zaman içinde Kuzey Koridoru tekrar tesis edilebilir olacaktır.

Bütün bu hususların, AB ülkeleri tarafından da değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Nitekim, özellikle bir süredir, başta Fransa olmak üzere bazı AB ülkeleri tarafından Ukrayna’nın kaybetmesi kabul edilemez şeklinde açıklamalar gelmektedir. Buna karşın, (Macaristan, İspanya, Portekiz gibi) diğer bazı AB ülkelerinin de Ukrayna’ya asker gönderilmesine karşı çıktığı gözlenmektedir. Gazze olaylarından sonra ABD’de Ukrayna’ya destek konusunun yavaşladığı izlenimi edinilmektedir.

Görüldüğü üzere, önümüzdeki süreçte Ukrayna krizi farklı gelişmelere dönüşebilme karakteri göstermektedir. Tüm bu gelişmeler doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’yi ve Karadeniz konjüktrünü etkileyecek gibi görünmektedir. Burada Türkiye’nin Rusya, Ukrayna, AB ve Moldova arasında orta yol bulunması konusunda etkin rol oynayabileceği de ifade edilebilir.

Öz olarak söylemek gerekirse; bütün bu hususlar ve yaşanabilecek gelişmeler, Transdinyester bölgesinin küçük yüzölçümlü bir bölge olmasına karşın sebep olabileceği sonuçlar açısından çok daha büyük bölgeleri ilgilendirebilecek neticelere evrilebileceği ve Karadeniz’in kuzeyinde, önümüzdeki süreçte gerilimlerin yükselmesiyle enerji politik ve ekonomik olduğu kadar askeri ve siyasi olayların yaşanabilmesini muhtemel kılacak bir karaktere sahip olduğu söylenebilir.