YAŞAR ŞENYÜZ / İSTANBUL
TOPRAĞIN ÖĞRETİCİ GÜCÜNÜ ÖĞRENMEKLE BAŞLAYAN BİR YAŞAM
ESİN TUTGUN’UN DOĞA VE TOPRAK TUTKUSU
Yeni doğan bebeği ile daha fazla vakit geçirmek için 16 yıl çalıştığı şirketteki muhasebecilik ve finans müdürlüğü görevinden istifa ederek Üsküdar’da kurduğu Ana Okulunda geçen yılların ardından eğitim sektöründe gördüğü bir boşluğu doldurmak için eşi ile beraber Türkiye’nin ilk Orman Okulunu kurdu. Eğitimciliği bir yaşam felsefesi haline getiren Esin Tutgun eşinin başka biriyle ilişkisini öğrenince herşeyi bırakarak hayata yeniden sıfırdan başladı. Yeni hayatında pandemiye ramen durup dinlenmeden hayallerinin peşinden koştu, ilk önce Toprak Okulu’nu kurdu, ardından da bu güne kadar hiç yapılmamış bir ciddiyetle çocuklar için Ulusal Altın Fırça Ödülleri Resim yarışmasını başlattı ve şimdide çocukları toprakla, doğayla buluşturmaya devam ediyor ve (ŞİKAD) Şile Kadınlar Derneği’nde ki başkanlık görevini de ihmal etmiyor.
Bize Esin Tutgun kimdir ve gelecekteki hayallerinizi anlatır mısınız?
Hayalleri peşinde koşan,hayatı yaşayarak ögrenmeye çalışan 3 çocuk annesi bir kadınım. 22 yaşında anne oldum. Kızımın doğumu ile hayatı tanımaya başladım. İlk çocuğumu bir cam fanus içinde büyüttüm diyebilirim. Ama bunun yanlış olduğunu kızımın büyüdükçe bu fanustan çıkmaya başladığında anladım. Kızım 4 sınıfdan beri hentbol oynuyordu. Deplasmanlara gitmeye başlayınca çok korkmuştum. Sanki hep benle kalacaktı. Ve bir şeylerin eksik olduğunu anlamaya başlamıştım.
O dönemde yoğun iş tempomdan çıkıp bir anaokul açmıştım. Bizler çocukluğumuzda sokak kültürü ile büyüdük. Fakat çocuklarımız kapalı mekanlarda büyüyordu. İkinci kızım ve oğlumun doğuşu ile artık hayatım değişmişti. En küçük çocuğum Cerebnal palsi tehşisi konmuştu. Ve artık gerçek hayatla tanışmıştım. Şile kabakozda tesadüf sonucu tanıştığım bir kamp alanı ile çocukların açık havada ögrenmeleri üzerine çalışmaya başladım. Kendi anaokul öğrencilerimi bu kamp alanına getirmek için anlaşmıştık. Daha sonrasında kamp alanı sahibi ile evlenerek hayatımızı birleştirdik. Artık her gün 24 saat yeni işim bu olmuştu ve bu arada çeşitli okulların kamp ve sınıf dışı etkinliklerini gerçekleştirerek bugunkü orman okullarının temelini atmaya başladık. Aslında Orman Okulu projesine farkında olmadan başlamıştık. Ve bu projeye bütün kabakozda köyü doğal atölye olarak ekibe katılmıştı. Kümesimiz, ahırımız, bahçelerimiz oluştu. Bunları doğal ortamında gerçekleştirmek ve herkesin kendi başarılı olduğu alanda ilerlemesi projenin başarılı olmasını sağladı. Köy pazarlarımız, doğa içinde atölyelerimiz, yaşam becerileri üzerine kurgulanmış derslerimiz.. Bunlar gerçekleştirirken farkında olmadan yolumuz bizi Orman Okullunu resmileştirerek kurmaya itti. 11 yıl boyunca verilen emekler sonucu Türkiyenin ilk Orman Okulunu kurmuştuk ve hayallerimizi gerçek olmuştu.
2020 yılında pandemi ile mücadele ederken eşimin hayatında başka bir kadın olduğunu öğrenince yollarımız ayrıldı. Ve çocuğum gibi büyüttüğüm, her çöpünde bile emeğim olan yıllarımı verdiğim Orman Okulu’ndan ceketimi alarak çıktım. Bu dönem içinde yapmış olduğum araştırmalar ve tecrübelerimle artık çıtayı daha yukarıya taşıyacak bir proje geliştirmem gerekiyordu, içinde Orman Okulu’nunda barındığı daha kapsamlı bir proje kurmak için kolları sıvadım, bütün hayallerimi ünlü bir reklamcı, gazeteci ve fotoğraf sanatçısıda olan Yaşar Şenyüz’e anlattım, kendisi ile ortak olarak bu projede aynı yolda yürüme kararı aldık. Yaşar bey kafamdaki projenin tam karşılığını bulmuştu. Toprak Akademisi Ekolojik Eğitim Atölyeleri, Evet yapmak istediğimi hayalin tam karşılığı buydu, ‘Toprak Okulu Ekoloji Eğitim Atölyeleri’ Herşey topraktan geliyordu ve bu oluşumun adı Toprak okulu olacak, bir adım ilerisi de Toprak Akademisi olacak, içinde orman okulu derslerini de barındıracaktı. Bundan sonraki hedefiim Yaşar beyin isim babası olduğu bu projeyi yaygınlaştırarak bütün ülkeye yaymak olacaktı. Bugüne kadar 10.000 den fazla çocukla sahada çalışma imkanım olmuştu. En büyük deneyimim yaşanmışlıklarımdı, her çocuk ayrı bir kitabın sayfası gibiydi. Ve ben bütün bu birikimimi Türkiye’nin ilk Toprak Okulu için kullanmaya hazırdım.
Ne yazık ki yetişen nesil el kol koordinasyonu geliştirmeyen, kendini ifade etmek de zorlanan bir nesil olarak geliyor. Biz neler yapabiliriz diye çıkılan bu yolculukta, çocuklarımız doğanın içinde kendi kimliklerini bulmaya çalışması için emek veriyoruz. İlk pilot okulumuz olan Toprak Okulu’nu kurgulanmamış bir alan olan Nişantepe Orman Park Alanı içinde kurduk. 480 dönümlük orman alan içinde açık sınıflarımız var. Okul psikologumuzun tanışma testi ile çocuklarımız aramıza katılıyor.
Eğitimcılerimiz çocuklarımızla sürekli sahada. Bir doğa yürüyüşü sırasında oynanan oyunlar, yapılan sohbetler her Toprak Okulunda, ders boyunca çeşitli deneyimler edinmelerini sağlıyoruz.
Hedefimiz ayakları yere basan, anı yaşamakdan mutlu olan, maddi değil manevi değerlere sahip çıkan, sanatçı ruhlu, topraga dokunan ve topragın kıymetini bilen bir nesil yetiştirmek. Artık günümüzde üniversiteyi okumanın yanında bireylerin hayatdakı deneyimleri, katıldıkları projeler önemli bir değer aliyor . Biz toprak okulu olarak geleceği için emin adımlarla ilerleyen yeni bir nesil oluşturmak için yola çıktık. Okulumuzda sanat en önemli vazgeçilmez kuralımızdır. Bizim yanımızda eğitim alan çocuklar bir gün balerin, ressam, besteci, heykeltraş, fotoğrafçı, müzisyen değil de, doktor, mühendis, eczacı, iş insanı, siyasetçi yada başka bir iş yapıyor olabilirler ama biz istiyoruz ki onlar önce sanatçı ruhuna, sanatçı inceliğine ve sanatçı bakış acısıana sahip bireyler olsunlar. Dünyamız sanatçı ruha sahip doktorlar, mühendisler, siyasetciler, iş insanları tarafından yeniden kurulursa daha güzel bir dünya olacağını hayal ediyorum… Bu amaç ile Türkiyede bugüne kadar hiç kıymet verilmeyen bir konuya el atarak 3-9 yaşları arasındaki çocuklar için Ulusal Altın Fırça Ödülleri resim yarışmasını başlattık. Ülkenin her yerinden yüzlerce resim geliyor ve ödülleri 23 Nisanda dağıtacağız. (ŞİKAD) Şile Kadınlar Derneği’nde ki çalışmalarımızı da daha aktif hale getirerek Toprak Okulları Ekolojik Eğitim Atölyeleri ile koordineli çalışması için projeler hazırlığı içindeyim. Bu arada Şile kadınlar derneği başkanı okarak köyle şehir arasında bir bağlantı oluşturuyorum, onların ürettiklerini satmaları için yıllardır onlara destek oldum. Kıbrıs daki kardeş derneğimiz (Mormenekşe Kadınlar Birliği Derneği) ile kadın ve eğitim üzerine bir çok proje gerçekleştirdik, gelecek zamanda daha çoğaltarak bu etkinliklere devam edecegiz.