Devletin ve kurumların giderek daha otoriter olması, bireyleri arasında ayırım yapması, kendinden olmayanları dışlaması, uzun vadede toplumsal dinamizmin ve yaratıcılığın kaybolmasına yol açmaktadır.

Konya Karaman bölgesinde yaşayan bir kısım Türkler’in, Rum kültürü etkisinde kalarak, dillerini ve inançlarını değiştirmesi, bilinen tarihi bir gerçektir.

Rumca konuşan ve Hristiyanlığı seçen bu Türkler, Yunanistan’la yapılan mübadele (değiş-tokuş) yıllarında, zorla topraklarından sökülerek, Yunanistan’a gönderilmişti.

Yunanistan’da bir dönem başbakanlık yapan meşhur Karamanlis, Anadolu’dan giden, Türk kökenli bu ailelerin soyundan gelmekteydi.

Yunanistan’a sürgün edilen bu Karamanlı’lar, ağlayarak gitmişlerdi. “Biz Türküz” diye haykırıyorlardı.

Ermeniler, Türk Soyundan geldiklerini ve Bayındır boyundan geldiklerine inanıyorlar.

Hristiyanlığı kabul etmiş olmaları, Türkler’in onları dışlamasına neden olmuştu.

Gregoryan mezhebinden oluşları nedeniyle, Bizans, onları Konstantinopolis (İstanbul) kentine sokmamıştı.

Alparslan’ın 1071’de Anadolu kapılarına dayandığı dönemde, Ermeni Krallığı ordusuyla Alparslan’ın yanında yer almış ve Bizans’a karşı savaşmıştı.

Alparslan komutasındaki Türk Ordusu’nun 1071’de Anadolu’ya girişi ilk değil, Anadolu’ya son girişimizdi.

İstanbul’daki son kazılarda, Balkanlar üzerinden gelen Türk Boyları’nın 8 bin yıl önce İstanbul’a yerleştiği görülmektedir.

Yine Karadeniz üzerinden gelen Türk Boyları’ndan Çepni’lerin Trabzon yöresine yerleştiği ve şimdiki Çebi’lerin, bu Türkler’in soyundan olduğu bilinmektedir.

Osmanlı döneminde, gayri müslimlerin zabit ve paşa olabildikleri bilinmektedir.

Osmanlı Meclis-i Mebusan’ının %70’i gayri müslim, %30’u Müslüman milletvekillerinden oluşuyordu.

Osmanlı güçlü iken, bu orantı farkı, pek bir tehlike oluşturmuyordu, ama imparatorluk zayıflayınca, bu meclis yapısı felâketimiz oldu.

Bu korkularla girdiğimiz Cumhuriyet döneminde, kimseye güvenmeyen, korku içinde bir psikolojiye büründük.

Atatürk, Hazine’nin başına bir Ermeni’yi getirtmişti. Atatürk’ten sonra bu görevinden uzaklaştırılmıştı.

ABD her yıl değişik ülkelerden 50 bin dolayında göçmen kabul ediyor.

Bu davranış, bir ülkenin zenginliğidir.

PKK mensup veya sempatizanlarını askere alıyoruz, Subay, Yedek Subay olabiliyorlar ama Ermeni vatandaşlarımız subay olamıyor.

Bu burukluk, onların içinde bir yaradır.

Vatandaşlarımıza güven temelinde, ayırım yapmaksızın, layık oldukları göreve getirilmelerine tahdit koymamalıyız.

Türk zannettiğimiz insanların ihaneti, hiçbir mantıkla izah edilemez.

Devlet vatandaşlarına dışlama değil, kucaklama ile onları kazanabilir.