Kadın olmak tek bir yaşamın tamamı değil bir çok duygunun toplamıdır.

Kadın, sayısız yaşam şekillerinin binlerce yaşanılan duygu durumlarını kapsayan sürecin kahramanıdır.

Hepimizin hayatındaki en önemli isimdir; kadın.

Anne,eş,sevgili,kardeş,abla olarak hayatımızda hep birkaç kadın vardır.

Önemsediğimiz, varlığına diz çöktüğümüz, eşsiz sevdiğimiz yada üzdüğümüz, sevdiğimiz ama değer vermediğimiz yada sevgimizle öldürdüğümüz kadınlarımız.

Kadın olmak sabır denen şeyin tek ismidir.

Neslini devam ettirmek için evde aktif rollerde yorulan yorgun karakterin kendisidir.

Toplumda hal hareketine dikkat etmesi gereken yerini,namusunu koruyan erkeğin namus kurtarıcısıdır.

Hayatın sosyal projelerini hazırlayan uygulamasını yapan omuzları düşen, beli bükülen kadın.

Toplum içindeki bazı kadınlarımız;

‘’Zengin koca olsa da bana baksa!’’

‘’Bana bakacak bir koca arıyorum. Elimi soğuktan sıcağa koydurmayacak,işten çıkaracak koca lazım:’’

Diyen kadınlarımız da var.

Ne yazık ki kendi gücünü görmezden gelip bir başkası tarafından modern tutsak olma isteğini yaşayan kadınlarımız kendisi çalışıp kazanmak yerine koca parası yeme hazzını da meziyet sanabiliyorlar.

Türk toplumu içinde ‘’kadın’’ ikinci sırada yerini alıyor.

‘’Kadının yeri kocasının yanıdır. Kocası ne derse uymak zorundadır.’’

‘’Kadın iyi yemek yapmalı temizlik yapmalı.’’

Kısaca kadın eve ait her işi yapmak zorundadır.

Toplum kadın kadar erkeğe de görev ve sorumlulukları verse de kadından istenilenler beklenilenlerin çok üstündedir.

Kadından istenilenler koşulla şartlandırılmıştır.

Toplumun kadında görmek istedikleri kısa süre sonra kadını bağımlı hale getirmiştir.

‘’El alem ne der?’’ diye kendisine davranışlarına dikkat eden,mimiklerini bile kontrol altına alan kadın git gide psikolojik baskının altında kalmaya alışır. Hatta bu baskılardan keyif almaya bile başlar.

Kendi kendine karar verme yetisi kaybolur. Başındaki eşinin komutları ve toplum egosunun istedikleri gibi bir kadın oluverir.

Her geçen gün biraz daha yaşam kalitesi azalıp sadece evde sevgi dolu hizmetçi görevine bürünür.

Kocasının izni olmadan dışarıya çıkamayan, kendisine kıyafet alamayan, kişisel bakımını sadece kocası için yapan bu durumu toplum yaratmış olur.

Dolaylı istekler kadının yaşam kalitesini azaltıp,psiko şiddet altında istemsiz yaşamasını sağlar.

‘’Cennet anaların ayağının altındadır.’’ Hadisinde bahsedilen annelerimize hürmette kusur etmemeye çalışırken bazen de fark etmeden hayatlarını cehenneme çevirebiliyoruz.

Kadına seçme ve seçilme hakkını veren, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına verdiği önemi unutmuş olmalıyız ki; hala toplumda kadını görmezden geliyoruz.

Kadın toplumun istediği gibi ise övgüler sıralanır:

-Evine bağlı, Ayşe!

-Kocasına, çocuklarına bağlı Ayşe!

Gibi sözlerle psikolojik şartlanmalarla ülkemizde binlerce kadın bağımlı!

Madde değil psikolojik şartlanma bağımlısı halde ailenin annesi rolünü yaparken bağımlı sıkıntılı psikolojiye girmiş oluyor.

Anneyi toplum şartlandırıp, tutsak ettikten sonra anne neyi nasıl doğru yapabilir, düşünen yok!

Anne olan kadın bağımlı psikolojisi bozuk maskeli bir kadın olduğu zaman topluma nasıl iyi evlat yetiştirebilir ki?

Hangi çocuğuna kalite davranış eğitimini verebilir.?

Erkek çocuğuna cinsel eğitimi kendisi cinsel baskıyla bağımlı iken nasıl verebilir ki?

‘’Cinsel eğitim önce ailede başlar.

Çevreden cinsel konuları öğrenen çocukların yanlış iletişimlerle saldırılarda bulundukları aşikardır.

Sonrada cinsel istismarlar, taciz ve tecavüzler peşi peşine sıralanmakta.

Anne olan kadın kendi benliği ile toplum ve aile içinde değer görmüş kadın olma onurunu saygısıyla yaşıyorsa tabiî ki erkek çocuğuna da kadın önemini ve sınırlarını, örnekleyip öğretecektir.

Kadına yapılan küçük büyük tüm şiddetleri yapan tecavüzcü bir erkeğin temelinde annesinin yanlış, eksik yetiştirme yöntemi vardır.!

O zaman toplum kadınlara ne kadar yük verirse versin. Her anne her kadın önce kendi kimliği ile varlığını, sınırlarını göstermeli.

Toplum baskısından uzak ailesi için çocukları için her şeyden önce kadın gurur ve kimliği için en iyisini yaşamalıdır.

Kadın kendi duruşunu kendisi gösterir.!

Taciz ve cinsel istismarı yapan sözlü ve fiziki şiddeti uygulayan erkek çocuklarının bir anne bir kadın sayesinde dünyaya geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.

 Annesinden doğru eğitimi alan erkek çocukları anneleri gibi tüm kadınlara saygılı olmayı, cinsel terbiye ile düzgün bakışlarla kadınları rahatsız etmemiş olmayı ’’insanlığın,erkekliğin ilk temel kuralı olarak öğrenmiş olurlar.’’

Unutmayın!

Bir yerlerde çirkin şeyler yaşanıyorsa bir annenin kadının yanlış eğitimidir.

Bir yerlerde başarı mutluluk varsa da;bilin ki yine eli öpülesi sevgili kadınların başarısıdır. 

Hayatın olmazsa olmazı tüm kadınlarımızın her günü