Daha önce Corona virüsünden vatandaşların nasıl korunması gerektiğinden bahsettik. Bu sefer yanı başımıza kadar gelen bu virüsten bahsedelim. Tehdit yanı başımızda. İran'da 2 kişinin Corona virüsünden öldüğü belirtiliyor. Yanı başımıza kadar gelen bu virüse karşı devletin aldığı önlemler şahsen beni tatmin etmiyor. 

Corona virüsünün 14 günlük kuluçka süresi var. Bu süreçte belirtilerini göstermediği için havalimanlarındaki termal kameralarda kişinin ateşi olmadığı gözüküyor. Doğal olarak hasta değil gibi anlaşılıyor. İşin tehlikeli kısmı, kuluçka süresinde bile bulaşıyor olması. 

İstanbul kalabalık bir şehir. İstanbul gibi kalabalık şehirlerimizi de göz önünde tutalım. Farz edelim Corona virüsü İstanbul'da görüldü. Nüfusu 20 milyona yaklaşan İstanbul ve diğer büyük şehirler için acil durum planımız var mı? 

Bunu şu yüzden soruyorum, büyük şehirlerimizde iç içe yaşıyoruz. Olumsuz bir durumda virüsü nasıl kontrol altına alacağız? Biri çıksın mantıklı açıklamasını yapsın bende inanıyım.  Bu yüzden acil durum planı gerektiren bir mesele bu.  

Tüm bunlarla beraber virüs artık yanı başımızda. Ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum. Bunu da deprem gibi düşünebilirsiniz. Deprem aniden gelen bir şeyse bu da kısmen öyle. Hatta Corona virüsü, bak sana gelebilirim, sinyalini veriyor. Bunun gelişinden haberdarız. Halkı bilinçlendirmemiz gerek. Okullarda öğrencileri, iş yerlerinde çalışanları... 

DOĞRU YERDEN BAKMAK

10 yaşında bir çocuk çok fazla kitap okuduğu için ve yaşına göre yaptığı olgun yorumları sonrası sosyal medyada ilgi odağı haline geldi. Basın toplantısı gibi bir şey düzenleyerek çocuğa sorular  sormuşlar. Çocukta sorulara cevap vermiş, bazı konularda düşüncesini söylemiş.

Bu durumu sosyal medyada çok fazla eleştirenler de oldu, övenler de. İyi güzel ama bir şeyi unutuyoruz. Bu daha çocuk ve eğitim sistemimizin eksik olduğunun en büyük kanıtıdır bu çocuk. Okullarda bu tarz çocuklar var ama eğitim sistemimiz iyi olmadığı için çocuklar tatminsizlik yaşıyor. Aslında bu çocuk da tatminsizliğin dışa vurumu.Çocuk zaten normal bir okulda okuyor ve problem buradan çıkıyor. Çocuğu eleştirmek yerine eğitim sistemini eleştirmek daha doğru olur. Çocuk zaten bilgi anlamında kendini doyurabiliyor. 

Bir öğretmen sınıfta bulunan tüm öğrencilerin o konuyu bilmediğini düşünerek dersi anlatır. Peki sınıfınızda böyle bir çocuk varsa o iş nasıl olacak? Çocuk dersi dinlemeyecek çünkü sıkılacak. Aynı şeyleri gördüğü için okuldan soğumaya başlayacak. Çocukta da bunu görüyoruz zaten. 

 Eleştiri yaparken genelde aşırıya kaçmayı başarıyoruz. Sosyal medyada bu durum daha ağır. Her şeye yorum yapma hastalığı diye bir şey var artık. Şimdilerde TV'ye çıkan tartışmacılar da öyle. Uzmanlık gerektirten bir çok alanda aynı isimleri görüyoruz. Sosyal medya da aynı böyle. 10 yaşındaki çocuğu  eleştirmeyi  bunun gibi görebiliriz. Burada yorum yapması gerekenler alanında uzman eğitimciler. Bırakın onlar ilgilensin bu konuyla.