Srebrenitsa soykırımının tüm gerçeklerini gün yüzüne çıkaran ve ilk sezonu 6 bölümden oluşan "Dayton" dizisi TRT'nin dijital platformu Tabii'de izleyicilerini bekliyor.

Tabii'nin orijinal mini dizisi "Dayton"

Tarihler 11 Temmuz 1995'i gösteriyordu. Ratko Mladic emrindeki Sırp askerler, 8 bin 372 Boşnak sivil vatandaşı acımasızca katlettiler. Tarihe kara bir leke olarak geçen Srebrenitsa Katliamı, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık dramı olarak kayıtlara geçti.

Tüm bu insanlık dramını gözler önüne seren bir diziden bahsedeceğiz sizlere. Tabii platformunun orijinal dizisi olan Dayton, tarihi ve biyografi türünde 6 bölümden oluşan mini bir dizi. Bosna Savaşı'nda yaşananları konu alan bu dizide, merhum Aliya İzzetbegoviç'in mücadelesi de işleniyor. Yönetmen koltuğunda Başak Soysal otururken, oyuncu kadrosunda ise Levent Öktem, Okday Korunan, Şehsuvar Aktaş, Şükrü Türen, Bülent Alkış, Ahmet Mark Somers, Başak Daşman, Mehmet Bilge Aslan ve Yıldız Kültür yer alıyor.

Senaryosunu Ümit Cihan Canpolat ve Rabia Bozkurt'un hazırladığı dizinin yapımcılığını M. Hakan Sancaktutan ve Şeref Diler üstleniyor.

Peki, yaşanan soykırım dizide nasıl anlatıldı? Senaryo ve çekim sürecinde neler yaşandı? Filmin senaristleri Ümit Cihan Canpolat ve Rabia Bozkurt ile yapımcı M. Hakan Sancaktutan tüm merak edilenleri Melike Eregizli'ye anlattı. İşte Dayton dizisiyle ilgili detaylar röportajımızda….

“Srebrenitsa'da yaşananlar katliam değil, bir soykırımdır”

Dayton dizisinin yapımcılığını üstlenen M. Hakan Sancaktutan, filmin konusuna değinerek, “Bu dizide, izleyiciler iki hikâye ile karşılaşacaklar. Bir taraftan 1992- 1995 arasında Bosna Savaşı’nda halkın yaşamış olduğu drama ve soykırıma, diğer taraftan ise 14 Aralık 1995 yıllarında Amerika'nın Dayton kentinde imzalanan Barış Antlaşması’na şahit olacaklar. Aliya İzzetbegoviç'in halkı için mücadelesine tanıklık edip, 1992-1995 yılları arasındaki süreci flashback'lerle izlemiş olacaklar.” diye konuştu.

Sancaktutan sözlerine senaryo sürecinden bahsederek devam etti. “Dayton dizisinin senaryo süreci 5-6 ay sürdü ama bunun ön hazırlık süreci de var. 2014 yılından sonra biz Bosna Hersek’te Aliya İzzetbegoviç'in ailesiyle ve 30’un üzerinde kişilerle röportajlar yaptık. Bizim bu dokümanları toplamamız 2014’ten 2021’e kadar devam etti. Daha önce yapmış olduğumuz “Alija” dizisinden dolayı da elimizde çok iyi doneler, belgeler, röportajlar vardı ve birçoğunu da yayınlamadık, yazmadık. Çünkü içlerinde özel bilgiler de vardı. Dolayısıyla tamamına baktığımız zaman belki 7-8 senelik bir sürece tekabül ediyor. Bu topladığımız bilgileri de 5-6 ayda senaryoya dönüştürme şansına sahip olduk.

Srebrenitsa’da yaşananların bir soykırım olduğuna da değinen Sancaktutan, “Biz 1992-1995 yılları arasını dizide anlatıyoruz. Yani bu süreçte savaş devam ediyor. Srebrenitsa katliamı dediğimiz yani soykırımın gerçekleştirildiği zaman temmuz ayına denk geliyor ve Barış Antlaşması Kasım ayında imzalanıyor. Dolayısıyla burada bir soykırımın yapıldığı 2014 yılına kadar bilinmiyor. Birleşmiş Milletler ’de bunu soykırım olarak kabul etmiyor. Aliya, Barış Antlaşması’nı imzalarken 7000’e yakın insanın öldürüldüğünü biliyor ama nasıl öldürüldüğüne dair bilgiye sahip değil. Bugün hala cenazelere ulaşılıyor. Dizinin içerisinde bir kere katliam kelimesini kullandık. Dizinin genelinde soykırım kelimesine yer verdik. Çünkü soykırımın üzerinde durulması ve bu soykırımın dünyaya anlatılması gerekiyordu. Zaten bizim gayemiz de Bosna'da yaşanılan zulmü insanlara anlatmaktı.” diye konuştu.

Son olarak Sancaktutan, dizinin neden Türkiye'de çekildiğine dair bilgiler verdi. “Biz Aliya İzzetbegoviç biyografi dramasını Bosna'da çektik. Aliya’nın dediği gibi, Bosna halkına nasıl bir deli gömleği giydirilmişse ben de deli gömleği giyip bu işe soyundum. Türkiye'de mini dizi yapılımı bir ilkti ve bunun tamamının yurt dışında çekilmiş olması bizi bir hayli zorladı. Ekipmanımız sınırda iki hafta bekletildi ve çekim izinleri almakta zorlandık. Setimizi basmaya kalktılar. Büyükelçiliğe haber verdik ve polisten yardım istedik. Otelimizi özel harekât bastı. Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik bizi terörist ilan edip filmini kendisinin yaptıracağını ilan etti. Dolayısıyla bu zorlukları görünce biz tercihimizi Türkiye'de çekmekten yana kullandık. Çünkü orada çekemeyecektik. Barış Antlaşması zaten otelde geçiyordu o yüzden oteli ayarlamamız, onu dekore etmemiz kolay oldu. Kahramanoviç ailesinin hikâyesini döndüğümüzde ise Türkiye'de de Boşnak Köyü var orayı tercih ettik. Kamp sahnelerini ise bir buçuk iki aylık bir araştırma neticesinde birebir benzerlerini bulduk.” dedi.    

“Müslümanlara yapılan bu zulmü gözler önüne serdik”

“Dayton” dizisinin senaristliğini üstlenen Rabia Bozkurt, “Biz halkın daha fazla bilinçlenmesi ve tarihte yaşananlara şahitlik etmesi için bu işi üstlendik. Bosna'da özellikle son üç yıldır bu manada bir dönüşüme şahitlik ettik. İzleyiciye tarihi bilinci, Aliya İzzetbegoviç'i, Srebrenitsa katliamında neler yaşandığını anlatmaya çalıştık. Müslümanlara yapılan bu zulmü gözler önüne serdik.” dedi.

Bozkurt, sözlerine senaryoya başlamadan önce pek çok kaynaktan yararlandıklarını söyleyerek devam etti. “Bu senaryoyu yazarken birçok doktora araştırmasından da faydalandık. Aynı zamanda bence en enteresan olan kısmı ise yüksek mahkemenin kayıtlarına ulaştık ve burada yargılamalara ilişkin savunmaları da okuduk. Bunlar ulaşılması son derece zor kaynaklardı. Çünkü bunlar halka açık değildi ve tamamen şehir efsanesi gibi ortada dolaşıyordu ama biz bu verileri yerinde görme şansı elde ettik. Özellikle (UCM'de yargılanan ve 'Bosna Kasabı' olarak tanınan Radovan) Karadzic'in ve (eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan) Milosevic'in savunmalarını okumak, hikâyeyi bir de kötünün ağzından dinlemek işimizi çok daha renkli kıldı. Çünkü biz hep mağdurun hikâyesini biliyoruz ama zalimin hikâyesini anlatan olmamıştı. Hem Amerikan kaynaklı dokümanları temin ettik hem de savaş sırasında çatışmada bulunmuş insanların anılarından yararlandık. Aliya'nın kendi ana kitabından da faydalandık. Pek çok kaynak okuduk ve en doğru, en gerçek şekliyle anlatmak için elimizden geleni yaptık.” diye konuştu.

Kamp sahnelerini törpülemek zorunda kaldık”

Dizinin senaristlerinden olan Ümit Cihan Canpolat , “Kamplarda yaşanan olayların birçoğunu dizide yansıtamadık. Çünkü tecavüzler, sakat bırakmalar, işkenceler bunları göstermek doğru olmazdı.” diye konuştu. Canpolat, Bosna Savaşı'nda insanlığa karşı işlenen suçları, işkence ve tecavüzleri ima ile geçtiklerini dile getirerek, "Normalde dizilerde bazı sahnelerin 'ajite' edildiğini görürsünüz. Biz ise genelde çok daha yüksek sahneleri birazcık törpüledik. Kamplarda yaşananları normal izleyicinin midesinin kaldırması çok zor." diye konuştu. Dizide gerçek hikâyelere ve olaylara da yer verildiğine dikkat çeken Canpolat, "Boşnaklar, Sırp komşularının ertesi gün kapılarına dayanıp evlerini basma hazırlığından habersizdi. Bu hazırlıksız hal, senaryo anlamında soykırımı daha inanılmaz hale getirdi." İfadesini kullandı. 

Dayton dizisine ilgi oldukça yoğun

Tabii’nin orijinal dizisi olan Dayton’a geri dönüşler şimdiden çok iyi. Sancak medyanın genel müdürü olan M. Hakan Sancaktutan, “Seyirciden reaksiyonu birazcık daha geç alabildiğimiz için önce sektördeki arkadaşlara genelde danışıp sorarız. Oradan aldığımız izlenim çok iyi ve gerçekten çok beğenilmiş bir proje. Tabii platformunda yayına girdiği zaman yurt dışından da iyi geri dönüşler aldık. TRT’ de de yayına girince de müthiş bir etkileşim oldu. Yani dünyanın her yerinden yazanlar oldu ve izlenme oranları bizi tatmin etmeye başladı. Mini dizi izleyicisi çok kısıtlı ve o yüzden beklentimiz biraz düşüktü ama şu an hamdolsun o beklentimizin üzerinde gidiyor.” diye konuştu. Gelecek projelerinden de bahseden Sancaktutan, “Haydar Aliyev'in hayatını yapmak istiyorum. Azerbaycan'ın kuruluşundan itibaren, Şuşa zaferine kadar olan süreci ve Boraltan Köprüsü'nde yaşanan dramı ekrana taşımak istiyorum. Bir taraftan da festival filmi hazırlığımız var, senaryosu bitti ve nasip olursa 2024’ün ocak ayında onu çekmeyi planlıyoruz. “ diye konuştu.