İnsanlığın binlerce yıl önceki günlük yaşam nasıldı? İklimsel şartlar karşı ne gibi mücadeleler vermiştiler? Kurdukları medeniyetleri nasıl meydana getirdiler? Toplu yaşam ve toplumsal yaşamları nasıldı? Toplumlar arası ilişkileri nasıldı? Arkeoloji bu gibi sorulara bazı cevaplar verse de, elbette ki bu soruları cevaplayabilecek sadece ve sadece tarihtir ve tarihçilerdir. Yani bütün bu soruların cevabını ancak kendi zamanındaki olayları kaydeden birinin yazdıkları; eski insanların yaşam ve düşünüş tarzını anlamamıza yardım edebilirdi. İşte böyle biri yaklaşık 2.400 yıl önce yaşadı. Sanki bizim bu sorularımızı cevaplamak üstüne bir vazifeymiş gibi yazarak bizleri aydınlattı. Bu bilge insan M.Ö. V. yüzyılda yaşamış Anadolu’lu tarihçi Herodot’tur. En önemli eseri desek de zaten bir eseri vardı adı da Herodot Tarihi’dir. Herodot veya başka bilim adamları hakkında önemli bir şeyi hatırlatmadan geçmeyeceğim. Bilim adamlarını takdir ederken milliyetine ve inancına göre değil de yaptıklarının insanlığa fayda ve katkısıyla değerlendirmek bence çok önemlidir. İşte Herodot da böyle değerlendirilirse daha uygun olur kanaatindeyim.

Peki, kimdir bu -Tarihin babası- Herodot?

Yunanlıların yaptığı savaşların ve özellikle MÖ 490 ila 480 yıllarında, o daha küçük bir çocukken gerçekleşen Pers istilasının sebeplerini belgelemek için işe başladı. Perslerin ilerleyişinden etkilenmiş milletler hakkında elde ettiği bilgileri kaleme alarak, bu temel konunun dışında birçok ayrıntı da verdi. Herodot, yetenekli bir yazardı. Hikâyeyi tamamlayacak her detayı yazılarına titizlikle ekleyerek, istekle çalıştı. Herodot yazdıklarını o günlerde yaşanan olayları içeren resmi devlet kayıtlarına dayandıramadı, çünkü böyle kayıtlar nadir bulunuyordu. Bu açıdan onun başarısı dikkate değer.

Anıtların üzerine görkemli kahramanlık hikâyeleri yazılmasının dışında, eskiden çok az insan tarihi olayları kaydetmekle ilgilenirdi. Herodot yazdıklarını, belgelemek istediği olaylarla ilgili gözlemlerine, eski zamandan kalma bilgilere ve başka insanların tanıklığına dayandırmalıydı. Bilgi toplamak için birçok yere seyahat etti. Herodot şimdi Türkiye’nin güneybatısında bulunan Bodrum’da, o zamanlar bir Yunan kolonisi olan Halikarnas’da büyüdü ve Yunanistan’ın birçok yerini dolaştı.

Herodot, bilgi toplamak için birçok yere seyahat etti Herodot kuzeyde Karadeniz’e ve şimdi Ukrayna’nın olduğu bölgede yer alan İskit Ülkesine, güneyde Filistin ve Mısır’ın kuzeyine gitti; doğuda ise Babil’e kadar seyahat etmiş olabilir. Hayatının son günlerini, batıda şimdiki İtalya’nın güneyinde olan bir Yunan kolonisinde geçirdi. Gittiği her yerde gözlemlerde bulunup araştırma yaparken, en güvenilir gördüğü kaynaklardan da bilgi topladı.

Herodot’un kaydettiği bilgiler ne kadar güvenilirdi? Dolaştığı yerler ve şahsen tanık olduğu olaylar hakkında verdiği bilgiler doğru kabul edilebilir. Onun İskit kraliyet ailesinin cenaze törenleri veya Mısır’daki mumyalama teknikleri gibi uygulamalarla ilgili yazdıkları Yunanistan’da bilinmiyordu; fakat onun kayıtları bugün arkeologların bulduklarıyla uyum içindedir. Herodot’un Mısır’la ilgili verdiği bilgilerin, “bu ülkeyle ilgili geçmiş zamanda yazılan tüm kayıtlardan daha üstün olduğu” söylenir.

Herodot’un çoğunlukla şüpheli tanıklıklara güvenmekten başka çaresi yoktu. O zamanki insanlar, tanrılarının günlük hayatlarına müdahale ettiğine inanıyordu. Bu yüzden Herodot’un yazdığı her şey günümüzdeki tarihçilerin standartlarını karşılamayabilir. Yine de o, gerçeklerle efsaneleri birbirinden ayırmaya çalıştı. Zaten kendisi de söylenen her şeye inanmadığını kabul etti. Kaynaklarını eledikten ve elde ettiği bilgileri karşılaştırdıktan sonra sonuca vardı.

Herodot Tarihi, onun en önemli eseridir. Erişebildiği kaynaklar düşünüldüğünde bu, olağanüstü bir başarıdır. Herodot Tarihi o zamana kadar gerçekleşmiş olayları en geniş çapta anlatan eser olduğundan, Romalı yazar Cicero (MÖ 106-43), Herodot’u “Tarihin Babası” olarak adlandırdı. Bu gün bile ülkemizde Herodot resmi söylemle Tarihçi Herodot halk diliyle “tarihin babası” olarak bilinir.

İnkâr edilmez bir gerçek olarak söylemek gerekirse Herodot Tarihi, “ölümsüz bir başyapıttır. Bu eserde sadece tarih değil, aynı zamanda antropoloji, coğrafya, teoloji, felsefe, siyaset bilimi ve drama bulunur.” Tarihin bu kritik döneminde Herodot, Yunanistan, Batı Asya(Anadolu), İskitler(Saka Türkleri) ve Mısır’la ilgili ilk elden bilgiler verdi.

Ünlü tarihçi Arnaldo Momigliano Herodot’a önce şüphe ile bakıldığını sonra ise dünyayı tanıyan insan Herodot için şu kesin yargıya vardı; “Herodot’un yazdıklarının güvenilir olduğuna dair yeterince kanıt topladık” diyor. Çünkü “Tarihîn Babası” olmakla tanınmakla beraber, antik çağladan itibaren de eseri ve işlediği konulara tutumu üzerinde büyük tenkitlere uğramıştı ve Herodot’a bir diğer lakap olarak “Yalanların Babası” adı da verilmiştir.  Sonrasında ise; “Doğubilimciler, arkeolojinin ve Herodot’un anlamadığı dillerle ilgili elde edilen bilginin yardımıyla, onun yazdıklarını dikkatle incelediler. Gördüklerini ve duyduklarını doğru bir şekilde ve dürüstçe kaydettiğini tespit ettiler. Yanıldığı yerlerde ise ya bilgi aldığı kişiler onu yanlış yönlendirmişti ya da anlatılanları yanlış anlamıştı.”

Son sözü onu suçlayanlar için söylediğine inandığım ve de bugüne örnek olur diye onun cümleleri ile bitiriyorum; “insanda daha doğuştan itibaren bir kıskançlık hissi vardır. İnsanların imrenmesi acımalarından iyidir. Kendini beğenmişlik uğursuz bir şeydir, eldeki güç onu beşler ve haset insanoğluna daha doğduğu andan itibaren pençesini geçirir. Bu iki kusur insanı canavar haline getirir; cinayetlerin yarısı kendini beğenmişlikten, öbür yarısı hasetten gelir.”