Ve Dimitri dediğini yaptı.. Ayşe’nin arkasından vurdu kendini yollara.. Rum çetelerine katıldı.. Anadolu’da yaşayan Rum gençler Büyük Helen imparatorluğunu yeniden kuracaklardı..
Gavur dağının eteğine inmişti iyice.. Bahar gelmiş çiçekler açmış, her taraf yemyeşil olmuştu… Buralar ne kadar güzeldi. Ayşe kokuyordu her yer de.. Ayşe’nin teni kokuyordu kırlarda.. Daha çabuk olmalıydı daha çabuk… Gün dönmeden tekrar Gavur dağının tepesindeki inine çekilmeliydi Dimitris..
Ahırın kapısı aralandı Dimitri kapıdaydı. Ayşe sap samanın arkasına saklanmış bekliyordu.. Sevdiği erkeği gördü… Dimitri, Ayşe’nin gözünü kırpmadan canını vereceği erkek.. Uzun boylu, bembeyaz tenli, kapkara saç kirli sakal.. nasıl fırladı yerinden Ayşe, nasıl zıpladı Dimitri’nin boynuna, nasıl çekti göğsünün kıllarına burnunu sürerek; ter kir ve Dimitri’ye has erkek kokusunu içine…
Ayşe -Geldin!!. Ölürüm sana geldin!!…Kurban olurum sana geldin!!…
Sensiz dünya zindan bana.. Al götür beni buralardan. Uzaklara gidelim. Ağaçlı’dan ayrılırken bedenim ayrıldı oralardan, ruhum, kalbim kaldı.. Seni kapıda görene kadar bir ölüydüm ben… Adana’da yaşayan bir ölü…Canım tazelendi KARASEVDAM.. Al kaçır beni buralardan.. Götür beni, kaçır beni, gidelim buralardan..
Dimitri hiç konuşmuyordu.. Canını canına katmak istercesine sımsıkı sarılıyordu Ayşe’yi, hiç bırakmamacasına.. yüzünü boynunu dudaklarını, küçük burnunu öpüyordu, kokluyordu, sonsuz bir açlık, uzun süreli bir oruçluktu bu ve doyamıyordu Ayşe’yi koklamaya..
Ayşe -Dur burnumu yiyeceksin.
Bir an burnunu yokladı genç kadın, yerinde mi yoksa gerçekten Dimitris yedimi diye.. İki genç ayların verdiği hasreti bitiremediler.. Bu bir ilahi aşktı. Özlemişti burnunu öpeyim derken ısırmalarını; özlemişti sevdiği erkeğini..
Balkan harbi vardı Osmanlı’da.. İç huzursuzluğun vuku bulduğu kaos ortamında yetişmişti; Aydın Ağaçlı da başlayan.. Rum Dimitris ve Müslüman Ayşe’nin ilahi aşkı, !! Aileler istediler zira çok severlerdi birbirlerini ama çocuklarının öldürülme korkusu engel oldu onlara ve bir gece Ayşe’nin ve Dimitri’nin babasının beraberce aldıkları bir karar ile Ayşe’nin ailesi kaçtı Aydın Ağaçlı’dan.. Adana’ya kadar kaçtılar.. Büyük zorluklar ve imkansızlık içinde yerleştiler Gavur dağının eteklerinde bir köye.. Fakat 6 aylık zaman zarfında Dimitri evden ayrılmış ve Rum çetelerine katılmıştı.. Şimdi bir lider pozisyonundaydı.. Ve Ayşe’yi bulmuştu.. Babasının ve Ahmet amcasının (Ayşe’nin babası) tüm saklamalarına inat!!
Dimitris sabaha karşı evinden ayrılırken, bir daha asla ailesini göremeyeceğini biliyordu.. Ölene kadar asla görebilme ümidi kalmayacaktı.. Bu kapıdan adımını dışarı attığı anda.. Ayşe için yollara düştüğü anda yada ne bileyim falancanın kurduğu Rum çetelerine katıldıktan sonra…Ölse ölüsüne sahip çıkılmayacaktı…Ölmezde Ayşe’ye kavuşursa ve onunla yuva kurarsa asla ailesine dönemeyecekti.. Ailesi Dimitris yüzünden vatan hainleri olarak ilan edileceklerdi.. Eğer Midilli adasını kaçmayı başaramazlarsa belki de idam edilecelerdi, kurşuna dizileceklerdi… Velhasılı ailesinin akibetini bile bilemeden ölecekti Dimitirs…Kulaklarında çınlıyordu babasının ona veda ederken tekrarlayıp durduğu cümle. Tanrım bu nasıl bir sınavdı?? Ya Karasevda yada aile…. babasının ağlayarak tekrar tekrar söyleyip dilinde döndürdüğü cümleydi son duydukları babasından ona dair; o ana dair, son an ve son nefes olarak‘’ TAKTİR EDİLEN VAKİT BU KADARMIŞ!’’ Git oğlum sevdanın peşinden git!!!!!!
Not: henüz yayınlanmamış olan KİMSİN SEN? ΠΟΙΟΣ ΕΙΣΑΙ; adlı romanımdan